
E- Türkçe - Lazca
E harfi ile başlayan türkçe lazca sözcükler
e
ebe: mamuni
edebiyat: ç'aranoba, lit'erat'ura
eder: (değer) ğirsi
egzema: msirsu
egzeması olmak: (egzema olmak) omsirsu
eğik: drik'eri
eğitimli: gamantaneri
eğitim vermek/almak: (kültürel aydınlanmak, rönesans) gamantanu
eğlence: ç’anda
eğlenti: (zaman geçirme eylemi) meşgale
eğreltiotu: limxana
eğreltiotu: (gövdesiz eğrelti otu (sulak yerlede görülür)) bilon3a
eğreti: mudara
eğreti: (sıra dışı, marjinal) e3xala
eğreltiotluğu: limxanapuna
eğri: ğula, drik’eri
ejderha: ajdiari, gverşap’i
ek: (ilave edilen, çömenilen yer) mem3xva, ok'um3vale
ekinek: (kazı yeri) xaçkona
ekin ekmek: (ekin ekmek, çocuk yapmak (bereşi otasu)) otasu
ekmek: (dikmek, meyva ekmek vb) morgu, orgu
ekmek: (buğday ekmeği) kuvali
ekmek dilimi: not’exi
eksi(-): dork'a
eksik: dork’ineri, ork'ine
ekşi: mjari, mç'oxa
ektir(t)mek: (diktir(t)mek) morgapu
el-ayak: xe-k’uçxe
el baltası: xeş arguni
elbette: moro
elbise: (giysi, giyecek) dolokunu
el(d)e: xes
eldiven: xeşt'at'i
ele gelen: (ele ait) xeşi
elemek: on3iru
eleminasyon: 3onoba, on3iroba
elenmiş: (hamur, un vb) 3oneri
eleştirmen: (kritikçi) mak'rit'ik'e
el gücü: (iş gücü) xeşmenceloba
eliboş: xeupşu
elma: uşkiri
el sıkmak: xeş okaçu (el tutmak), xeş yeç’opu (uzatılan eli kabul etmek)
elsiz: uxereli
el sürmek: (el(ini) gezdirmek, dokundur(t)mak) xeş osumu
elti: nisağa
elyapımı: (sanat) xeşnoxvene
ekim: (ekim ayı) gimua, guma, gumatuta
eklem: mem3xvala
eklem: (kol eklem yeri) dik’u
eklemek: (ilave etmek) ok’um3xu, om3xvu
ekli: (ilaveli) mem3xveri
ekşime: (mide ekşimesi) blez'ga
el: xe
el becerisi: xeşmoxtima(pa)
elek: on3irale, on3ire
elleçleme: istok’inu
ellemek: (eşya vb nesneleri ellemek) oğirğolu
emek: emeği
emeklemek: (kıpırdamak, elini kolunu kıpırdatmak, yerde debelenip durmak) opa3xalu
emir: geçinadva
emmek: o3’u3’onu
emzirmek: buz’iş koçu, buz’iş o3’vapu
endüstriyel: xelosnuri
en fazla: irişen dido
engebe: (hafif engebe, evin arka bayırı) tumbi
engel: oğinde
engellemek: (alı koymak, mani olmak) oğindu
enişte: sica
en iyi: irişen k'ai
en küçük: (daha genç) umk’ilaşi
ense: ciniki
entari: fork’a
entellektüellik: (eğitimlik) gamantanoba
enterese etmek: (merak etmek) merağişi oqopinu
entia: fıtık
epey: epto
ergatif ek: k
erik: qomuri
erimek: (eritmek) ondğulu
erimiş: dğuleri
erkek: (erkek çocuk) biç’i, 3ire
erkek adam: (erkek eş) kimoli
erkekçe: (erkeğe özgü) biç’eburi
erkeklik: kimoloba
erken: ordo
erken oluşmuş: ordonali
ertesi gün: (yarından bir sonraki gün) gendğani
ertesi günkü: gendğaneri
esenkıyı köyü: (hopa'da bir köy) azlağa
esirgemek: oşlu
eski: mcveşi
eskice(ne): (eskiye ait, eski tarzda) mcveşeburi
eskiden: 3’oxle
eskimek: omcveşu
eski insan: msursu
eskimek: (diş vb bazı cansız maddelerin eskimesi, kesme işlemini yerine getiremeyerek eskimek) oker3elu
eski püskü: (hurda) çxok’a
eski zaman: (eski vakit) mcveşora
esmer: (aşırı esmer) p'aruxa
esmerleşmek: (aşırı esmerleşmek) op'aruxu
esnek: onkore
esnemek: omkoru, onkoru
esmek: (rüzgar vb) obaru
eş: (kadın eş, karı) çili
eş: (erkek eş, koca) kimoci
eşarp: şarba
eşek: girini
eşelemek: opu3xolu
eşik: (evin dış tarafındaki merdiven eşiği) oç’utura
eşkiya: pirali, eşkiya
eşmekaya köyü: (hopa’da köy, eşmekaya+çimenli köyü) ardala
eşya: (eşya) bargi
eşyanın kalınları: mop’ecura
et: xor3i
etçil: (et yeyici, etyiyen) xor3imç’k’omura, xor3imç’k’omu
eteklik: şka3’aleşi
etli: xor3oni
etmek: oğodu
ev: oxori, qude
ev: (sazdan ev) pa3xa
evcil: oxoroxomç'k'e
evet: (tamam) ho, ko
evhamlı: çuçuna
evin akıllısı: oxorç’k’ura
evin ocağı: oxork'era
evin ortagöbeği: oxorşkaguri
evi ölmüş: (sitem sözcüğü) oxormeğureri
evlat: (evlat, erkek evlat) skiri
evlat: (kız evlat) skua
evlatlı: skironi
evlendirmek: (kız çocuğu evlendirme suretiyle evden göndermek, kız çocuğu evlendirmek vb) gamatxvu
evlenmek: (erkeğin evlenmesi) oçilu
evlenmek: (bayanın evenmesi) okimocu
evlenmesi gereken: (evlenmekle alakalı) oçiluşi
evli: (evli erkek) çileri
evli: (evli bayan) kimoceri
ev sahibi: oxormance
ev sahipliği: oxormancoba
evvel zaman: 3’oxlenora
eylem: oxank'ana
eylemek: (kılmak, dönüştürmek) goxadu
eylül: staroşina
ezilmek: (ezilmek büzülmek, ezilip büzülmek) oç’aç’u
yaşlandığında yüzün teneke gibi ezilip büzülecek/dibadaşi nunk’u teneke steri dogiç’aç’asunon.
ezilmek: (ezilmek, arasına kalıp ezilmek, ezilip büzülmek) oç’xak’u, oçxik’u
ezik: (ezilmiş (ayakla)) cğimeri
eziyet çekmek: (zulum görmek, acı çekmek, süzmek) on3’iru
ezmek: ozu
ezmek: (ezmek, ezilmek, ayaklarıyla ezmek veya ayak topuklarıyla ezmek) oç’qip’u
ezmek: (ayakla çiğnemek, ayakla ezmek) oç'inaxu
ezmek: (ezilerek paramparça olmak, ezmek, ayakla ezmek, ayak topuklarıyla ezmek, ezerek ufak ufak parçalara ayırmak, elle veya elin avuç içiyle ezmek) oncğimu