top of page

A- Türkçe - Lazca

A harfi ile başlayan türkçe lazca sözcükler

a
abanmak: modgitu
abanoz ağacı: abanozi
abartmak: (lafı uzatmak, meseleyi uzatmak) gondginu
abhaz: abxazi
abhazca: abxazuri
abhazya: abxazia
abuk subuk: ç’ak’a ç’uk’a, et’a met’a
acaba: p’ia
acaristan: aç'ara
acele: mani
acele acele: mani mani
acemi: (başlanmamış, alışılmamış) umç’k’u
acı: (biber vb) mk'olo
acı: ç'vina
acıkmak: omşkironu
acımak: (içi gitmek) noç’u, naç’u
acılaştırmak: omk'olanu
açacak: gon3'k'imale
açalya: yeli
aç gözlü: (gözü doymamış) toluz’ğe
aç gözlü: (gözü doymak bilmeyen) xra3kela
acil olarak: (tez elden, acele) ordoÅŸen
açıklama(k): oxo3’onapu
açık saçık: dudit'ani t'et'eli
açmak: (yağmur, fırtına, kar vb meteoroloji vakasından sonra havanın düzelip tekrar eski haline gelmesi) gontanu
açmak: gon3’k’u
aç: mşkironeri
açık: gon3'k'imeri
açılış: gon3'k'ima(pa)
açılmamış: (açmaz, açılmaz) ugon3'k'e
aç kalmak: (aşırı derecede aç kalmak) amağzu
aç kalmış: (aşırı derecede aç kalmış kişi) amağzeri
açmak: gon3'k'(im)u
ada: k'un3'ula, k'ok'i
adak adamak: no3xu
adam: k’oçi
adamlaÅŸmak: (adam olmak) okimolu
adaÅŸ: (benzer isimli) coxomÅŸine, coxomengaperi
adem: ademi
adet: adeti
afedersiniz: mixat’irit, mixarsuvit
afet: afati
afkurarak: (afkurma vaziyetinde) laleri
aÄŸ: mosa
aÄŸa: aÄŸa
ağaç: ca
ağaçkakan: k'idi
ağaçlık: ca(l)epuna
ağcı: mamose
ağır: monk'a
ağırdan almak: (işi zoraki yapıverme) ontxişu
ağırlaşmak: omonk’anu
ağıt: (ağlama, ağlayış) mgara
ağıt: k’oro3xala
ağıt yakmak: k’oro3xalu
ağız: nunk’u, p’ici
aÄŸlamak: omgaru
aÄŸlatmak: omgarapu
ağlaya ağlağa: (ağlaya sızlaya) mgarineri mgarineri
ağlayıp sızlayan: mgarinace
ağrı: 3’k’uni
ağrılı: (ağrıma halinde) 3’k’uneri
ağrımak: o3’k’unu
aÄŸustos: maraÅŸina
ahali: ok'obÄŸala
ahır: bak’i
ahıskalı: mesxi, mesxuri
ahmak: gobangeri
ahÅŸap: pi3ari
aile: (ocak) ocaÄŸi
akbaba: k’erk’esi
akciğer: xçecigeri, purpu
akça ağaç: pukvela
akıl: nosi
akıllanmak: (aklı yerine gelmek) oğnosu
akıllı: noseri, nosoni, ç’k’uoni
akıllı olmak: nosişi oqopinu
akılsız: uğnose
akıl öğretmek: (yol yordam göstermek) nosiş oguru
akıl vermek: (akıl koymak) nosiş gedumu, nosiş meçamu
akıtmak: gobu
akit: ak't'i
aklına koymak: dolingonu, mongonu
aklını çıkartmak: noşiş gamaqonu
aklını yitirmek: nosiş omt’inu, nosiş o3xont’inu
akmak: (sıvı akması) gyolu
akmak: (dökülmek, dökmek, yere dökmek) dobu
akmak: (dam akması, kapalı bir yerden aşağıya su damlaması veya akması) gemç’imu
akraba: mocgire, mzaxali
akran: alani
akrep: ak'rep'i
akÅŸam: limci
aksi: anksi
akÅŸam vakti: getanap'ici
aktarmak: moçodu, moktu
aktivite: ak't'ivit'e
alabalık: k’almaxa
alacak: me3xa
alaca(lı): ç’ereli, gamanç’ereli
alacalı bulacalı: amanç’ereli-gamanç’ereli, goç'ereli
alan: gomorgva
alaşım: noxokte
alay etmek: gez'i3inu
albüm: albumi
alçak boylu: (yere yakın, bücür, kısa boylu, bodur) tapala
aldatılmış: goçveri
aldatmak: goçu, oğerdinu
alet: oxmare
alevlenmek: (ateşin sert bir şekilde ses çıkararak parlaması vb) ofarfalu
alfabe: alboni
alıcı: maeç'opale
alışık: gegaperi
alışkanlık: gegapinoba
alışmak: ogyagu, geginu
alışmak: (bağışıklık kazanmak) gegapinu
alışveriş: (satınalmak-satmak) yeç’opinu-gamaçamu
alıştırma: oxomç’k’eşi
alış(tır)mak: oxomç'k'(in)u
alıştırma yeri: oxomç’k’eşale
alıcı: (müşteri) mayeç'ope
altıda biri: naaşani
alıştırmak: geginu, gyoginu
alıştırılmış: (alışmış, alışık) gegapineri
allah: ÄŸormoti, trangi
almak: (canlı bir varlığı geri almak) go3’oqonu
almak: (cansız bir nesneyi geri almak) go3’ağu
almak: (yukarıya doğru almak) yezdimu
almanca: germanuri
almanya: germania
alt: (alt taraf) 3’ale
alltaki: 3’aleni
altı: a(n)şi
altın: okro
altıncı: (altın işiyle uğraşan, kuyumcu) maokre
altıncı: maanşani
alt(ın(d))a: tude
altınlaşmak: gookronu
altınlaşmış: gookroneri
alt kısımdan: 3’alendo
altmış: sumeneçi
alttaki: tudeni
alt tarafdan: 3’alendo
ama: ala, mara
amaç: noğira
ambar: baÄŸu
amca: cumadi
amk’ata: böylesi
an: ÅŸvaci
anadil: nananena
anahtar: k’ila
anakara: nanadixa
anaokul: nandoguroni, nan3'opula
anarÅŸist: anarÅŸisti, anarÅŸik'i
anavatan: dobadona, nandobadona
anayasa: dudk'anoni
anayol: gzanana
ander kalmak: gamaç’k’adu
andırmak: (yad ettirmek) moşinapu
anı: (yad) şina
anı: gonoşine
anılmış: (yadedilmiş) şineri
aniden: (bir anda, bir solukta) arÅŸvacis
anlam: (anlayış) oxo3'ona
anlamak: oxo3’onu, onagnu
anlaşmak: (karşılıklı akitleşmek, karşılıklı sözleşmek, teyitleşmek) ok’otku
anlatmak: (anlattırmak) oxo3’onapu
anmak: (yad etmek, tekrardan hatırlatmak) moşinu, oşinu
anmak: (tekrardan konuyu gündeme getirmek, tekrardan hatırlatmak) molaşinu
anne: nana
annesiz: unane(li)
anonim: anonimuri
antika: ant'ik'a
antlaÅŸma: ak't'i
antreman: oxomç’k’eşi
aptal: bedixaman3a, gobangeri, kandara
araba: araba, mankana
aralık: xrist’ana
aramak: ogoru
araştırmacı: magoşogore
araştırmak: goşogoru, go3'k'omila
arayış: goşogora
arazi: dixa
ardeÅŸen: art'aÅŸeni
ardeşenli: art’aşenuri
ardına kalan: genomskide
ardına kalmak: genomskidu
argo kültürü: qolebura
arhavi: arkabi
arı: but’k’uci
arı: (erkek arı) muri
arı: (eşek arısı, yaban arısı) a3'iğe
arı: (oğul vermeyen arı) mavro
arı kuşu: k’vikva
arıza: ok'oxva
arka: (ard) k’ap’ula
arkadaş: cumak’oçi, manebra, megabre
arka tarfta(n): k’ap’ulaşk’ele(n)
armut: m3xuli
arpa: keri
arÅŸiv: arkivi
artan: genomskide, mojomskide
artı: num3xva
artış: (zam) monz’ina
art(tırıl)mış: monz'ineri
art(tır)mak: (artma) monz'inu, omzinu
asalak: (işe yaramaz insan, uzun çeneli) lapşa
asalak: (çapsız insan, uyuşuk insan, hiçbir işe yaramayan insan, iri yarı köpek) langona
asalak: labeÅŸa
asılı: gyok’ideri
asılmak: (asılmak, asılma suretiyle kendine doğru çekmek (yukarıdan aşağıya doğru)) o3’in3’u
asılmış: (sırtına almış vaziyette, asılı halde) mojok’ideri
asi: ansaneri
asker: askeri
askeri hastane: askeuri oxorz’abune
askı: gelak'idale
askı: (asılacak) go3’ak’iduşi
askı: (üzüm sucuğu askı düzeneği, üzüm sucuğu askısı) kyumeş xvani
askı: (kalas askı düzeneği) xvani
asla: (hiçbir zaman) p'ot'e
aslan: aslani, lomi
aslen: asti
asma: binexi
asmak: (üzerine asmak) mojok’idu
asmak: (takmak (elbise, para vb)) mek’idu
asmak: (asılmak (ip vb), germek, gerilmek) gyo3’in3’u
asmak: ((elbise, çamaşır vb) gyok'idu, gek’idu
(asmak: gok’idu
ayı için sırığa bezler asmışlar/mtutişeni xaşaris bezepe kogok’iderenan
çanta asılı neden geziyorsun?/çanta gok’ideri mot gulur?)
(asmak, askıya asmak/gyok’idu
eşyaları dışarıya astılar/dolokunepe gale kogyok’ides)
(asmak, askıya asmak: gelak’idu
askıya eşyaları astılar/gelak’idales dolokunepe kogelok’ides)
(asmak (ağaca asmak vb), üst bir yerde asılı şekilde takılmak: gejak’idu
ağaca bezleri asmışlar/ağacın üzerine bezleri asmışlar/ncas bezepe kogejok’iderenan)
(takmak, asmak, asılmak (boğaz vb): dolok’idu
boğazına beşibinlik astılar/qalis beşluği kodolok’ides)
(ardısıra asmak, yan yana asmak, ardısıra yan yana yola koyulmak (insan vb): golonk’idu
kadınlar ardı sıra yola koyulup çarşıya gidiyorlar/oxorcalepek kogolonk’iderenan do noğaşa nulunan)
(ardı sıra asmak, peşpeşe asamak, asmak: golok’idu
mantoyu as/manto kogelok’idi)
(asmak, asılmak, asılı halde mevcut olmak: go3’ok’idu
salatalıklar asılmışlar/salatalıklar meyve vermişler/şuk’ape kogo3’ik’iderenan)
(üzerinden, üsten aşağıya doğru sarkıtmak, üstten aşağıya doğru asılmak: mejok’idu
pencereden halı astılar/oteşen noxi komejok’ides)
(asmak, asılmak, sarkmak, sarkılmak, sırtlanmak, üzerne almak, omzuna almak (sepet, yorgan vb): mojok’idu
yorganı as/yorganı sırtına al/otvale komojok’idi)
asmak: asılmak (asılmak, insanın aslılamsı) go3’ok’idu
asmak: (asmak, dizmek (yerden yüksek bir halde ip vb nesneye dizmek, germek (ip vb)) gondvu
asmalık: binexona
aşağı: (taraf) 3’ale
aşağı(ya): (bayır aşağı, rampa aşağı, yokuş aşağı (bayır)) gelamti, gemti
aşağıdaki: 3’aleni
aÅŸağı taraftan: (alt kısımdan, alt taraftan) 3’alendo 
aşçı: (yemekçi) magyare
aşık: qoroperi, maqoropale
aşılamak: (meyva aşılamak) gyomp’onu, gemp’onu
aşılı: (aşılanmış meyca, aşılı meyva) gyomp’oneri, gemp’oneri
aşındırtmak: oşirapu
aşınmak: geşiru
aşınmak: (şırıldamak, yormak, erimek) oşiru
aşınmak: geşiru
aşınmak: (sürterek ses çıkarmak (sesteş), sertçe sürtmek, sürterek temizlemek, ovmak) oxri3ku
aşırtmak: (üzerinden aşırtmak, üzerinden geçirtmek) mejolapu
aÅŸk: qoropa
aşmak: (üzerinden aşmak, üzerinden geçmek) mejilu
aÅŸure: termoni
at: 3xeni
ata: p’ap’uli
atasözü: andazi
ateist: uÄŸormotoni
ateş: daçxiri
ateş: (büyükçe ateş) pangara
ateş böceği: tanura
ateÅŸ alevi: paluri
ateşböceği: 3'i3'inati, p’inç’k’u, tanura
ateşli: daçxironi
atıcı: ma(o)stole
atık: ç’aç’a
atılmış: (atık, savruk, savrulmuş) met’k’omileri
atılmış: (bırakılmış, terk edilmiş) met’k’oçeri
atlamak: o3xont’u
atlet: osare, fit'ik'ozi
atlı: 3xenoni
atmaca: sifteri
atmaca: (erkek atmaca) mamuli3’i
atmaca: (dişi atmaca) daduli3’i
atmaca tuzağı: (bir tür atmaca avlama yapılandırması) neferi
atmak: (savurlamak) met’k’omilu
atmak: (savurlamak, atmak, , sallamak) met’k’oçu, ot’k’oçu
(içeriye doğru atmak: amat’k’oçu
odunu içeriye attı/dişka doloxe amat’k’oçu)
(dışarıya doğru atmak: gamat’k’oçu
çocuğu evden attılar/bere oxorişen kogamat’k’oçes)
(aşağıya doğru atmak: gelat’k’oçu
odunu attılar/dişka kogelat’k’oçes)
(üzerine atmak, rastgele biçimde üzerine atmak, rastgele biçimde yukarıya atmak: gejat’k’oçu
otun üzerine diken atmışlar/ota rastgele diken atmışlar/tipis daz’i kogejat’k’oçerenan)
(üzerine atmak: mojat’k’oçu
mısırın üzerine ot atmışlar/lazut’is tipi mojat’k’oçes)
(içeriye doğru atmak, kapalı derin bir yere doğru atmak: dolot’k’oçu
kuyuya mısır sapı attı/inç’es ğeri kodolot’k’oçu)
(yan tarafa atmak, paralel istikamette atıvermek, para veya herhangi bir şeyi bir köşeye atma eylemiyle biriktirmek: elat’k’oçu
çok fazla para yeme, bir köşeye atıver (bir köşede biriktir) yetecek kadar/para dido mo imxor, ar sotxanis elat’k’oçi dobağineşeni
odunu herhangi bir yere attılar (sallayıverdiler)/dişka ar sotxanis elat’k’oçes)
(önüne doğru atmak: go3’at’k’oçu
onun önüne doğru attım/ona doğru attım/3’oxle kogo3’avut’k’oçi)
(yukarıdan aşağıya doğru atmak (atıvermek): mejat’k’oçu
üst taraftan ona taş attım/ona doğru üst tarafına taş attım/jindole kva komejavut’k’oçi)
(kapalı bir yere rastgele atmak: molat’k’oçu
onun için ambara odun attım/ambarlık odunu onun için atma süretiyle doldurdum/axiriş dişka komolavut’k’oçi)
atmak: (atmak (kurÅŸun atmak vb)) osto(mi)lu
atmak: (yukarıya atmak, yukaruıya savurmak) mejot'k'oçu
atmak: (içeriye doğru atmak) dolot'k'oçu
atmak: (ağzından içeri atmak) moladumu
atmak: (herhangi bir nesneyi kapalı bir yere atmak veya bırakmak) moladvu
atmak: (bir hedefe doğru atmak, sallamak, isabet ettirmek) mot’alu
(yukarıya doğru atmak, bir hedefe doğru yukarı istikamette atmak: amat’alu
armuta taş attı/artmut ağacına taş isabet ettirdi/m3xulis kva amut’alu)
(aşağıya doğru atmak, bir hedefe doğru aşağı istikamette atmak, atmak suretiyle aşağı istikamete göndermek: gamat’alu
teleferikle (hava hattıyla) aşağıya doğru gönderdi/varangelite gemtumani gamut’alu
baltayı rampanın altına savurlamışlar/arguni tumbiş 3’ale gamut’alerenan)
(bir hedefe sallamak, ardına bırakmak: got’alu
orada burada ardına bırakıp durma, işini düzgünce yap/ekole akole mo gut’alep, dulya skani mç’ipaşaşi qvi)
(aşağıya doğru sallamak, ardına (ardından) veya arkasına (arkasından) bırakmak: gelat’alu
aşağıya doğru taş salladılar/aşağıya doğru ona doğru taş salladılar/gemtumani kva gelut’ales)
(üst bir yerde herhangi bir şey bırakmamak, üst bir yere veya yıkarıya doğru herhangi bir nesnenin arasına bir şey (şeyler) karıştırmak: geşat’alu
çayın üzerine bir şey katma (karıştırma)/çayiş jin mutu mo geşat’alup)
(üzerine atmak, üzerine katmak: gejat’alu
üzerime odun düştü/üzerime odun attı/dişka kogejamit’alu)
(ardına bırakmak: dot’alu
benim içinde ayır (bırak)/çkimişeniti kodomit’ali)
(yukarıdan aşağıya doğru yere atmak, ardına bırakmak, dibinde bırakmak, dibinde bir şey bırakmak: dolot’alu
kayayı aşağıya doğru itelediler (attılar)/k’irda gemt’i dolot’ales)
(üzerine atmak, üzerine isabet ettirmek: ejat’alu
at ve üzerine isabet ettir/istoli do kejut’ali)
(arkasına atmak, önüne atmak, ardına bırakmak: ke3’at’alu
yolda giderken arkama (arkamdan) çubuk salladılar/gzas mevit’işi k’ap’ulas k’et’i k’e3’amit’ales)
(hedefe doğru yan taraftan sallamak: golat’alu
bana tahta attılar/bize tahta attılar/pi3ari kogolamit’ales)
(araya laf sokmak, uzaktan atmak, araya atmak, araya sokuşturmak: goşat’alu
dinlemeyi bil (bilesin) boşu boşuna bana laf sokma/osiminu giçkit’as, m3udişişi nena mo goşamit’alup
deliğe bez soktular/ğormas bezi koguşut’ales
yerde serili olan çaya diken karıştırdılar/tude na norçun çayis daz’i koguşut’ales
taş attılar/ona taş attılar/kva kogoşut’ales)
(önüne atmak, önüne karıştırmak, önüne tıkamak: go3’at’alu
yolda giderken bana top isabet ettirdiler/yolda giderken önüme top attılar/gzas mevit’işi topi kogo3’amit’ales)
(herhangi bir gizli yere atmak, araya atmak: meşat’alu
çocuğu odaya gizle/bere odas komeşut’ali)
(üzerine aşırarak sallamak, üzerine aşırarak atmak: mojot’alu
üzerime (üzerimden) kalınca toprak attılar/k’ardi mojamit’ales)
(atmak, isabet ettirmek: mot’alu
tüfekle isabet ettirdiler/ona silah attılar/ona ateş açtılar/pistolite mut’ales)
av: (avlama, yakalama) ç’opina
avanak: kandara
avcı: (yakalayıcı) maç'ope
avlu: steÄŸo
avrupa birliÄŸi: avrup'aÅŸi arto(no)ba
avuç: mcixi, xeşguri, xupa
avuç içi: t’at’i
ay: tuta
av yeri: (av diyarı, tutma yeri, av sahası) oç'opinale
aya: (avuç içi) t’at’i
ayak: k’uçxe
ayak diremek: (yerinden kıpırdamamak) k'uçxeş obaz'gu
ayak izi: nok’uçxeni
ayakkabı: modvalu
ayaz: (ayaz ıslaklığı, kırağı) şetxi
ayaz vurmak: oÅŸetxu
aybalta: burç’uli
aydınla(n)mak: (aydınlanma(k), gün doğumu) gotanu, otanu
aydınlanma(k): (aydın görüşe ulaşmak) gamantanu
aydınlanmak: (mecazi anlamda aydınlanma) gamantanoba
aydınlanmış: (aydın) gamantaneri
ayı: mtuti
ayıcık: tuntia
ayıklamak: o3xunu
ayıklamak: (balık ayıklamak vb) me3xot'u, o3xot’u
ayıklamak: (mısır ayıklamak, ufalamak, ufacık parçalara ayırmak) okiçolu
ayıklanacak: (ayıklanması gereken) o3xunuşi
ayıklanmış: 3xuneri
ayıotu: (ayıotu bitkisi) mtutiluqu
ayıp: oncğoro
ayışığı: tutaste
ayı rengi: mtutişperi
ayırmak: (içeriden dışarıya doğru seçip ayırmak) goşamalu
ayırmak: (kesilmiş bir ağaç vb bir nesneyi dallarından ayırma işlemi) eşatxozu
ayırmak: (odunu ince ince parçalara ayırmak) dişkaş op’in3’k’olu
ayırmak: (bölünmek, biribirinden ayrılmak) ok’o3’k’u
ayırmak: (ince ince parçalara ayırmak, saçmalamak, gereksiz yere ses çıkarmak, gereksiz yere konuşmak, cac cac ses çıkarmak (sesteş)) ocacgu
ayırmak: (ince ince ufacık parçalara ayırmak (odun vb)) op’in3’k’olu
ayırmak: (yarmak, uzun uzun parçalara ayırmak) oçitu
ayırtmak: (söktürmek) ok’o3’k’apu
ayna: yali
aynı: artneri
ayran: ayrani
ayrılmak: ok’osk’u
aza: mak'ature
azaltılmış: dork’ineri
azaltmak: dork'inu, dvark’inu, gyok’ordinu, gek’ordinu
azar azar: (yavaÅŸ yavaÅŸ) tamo tamo
azat etmek: naÅŸkvinu
azerbaycanlı: (azerbaycan dili) azerbaycanuri
azeri: azeri
azgın: (azmış) eğrinderi
aziz: 3'k'onda
az kalsın: az kalsın/az daha (şaşırma veya hayret sözcüğü) mt'ura
azmak: eÄŸrindu
az önce: (biraz önce, demin) dğura
az önceki: (biraz önceki, deminki) dğuraneri

Please reload

Lazuri Doviguram

bottom of page