top of page

O- Türkçe Lazca

O harfi ile başlayan türkçe lazca sözcükler

o
o: eya
o: (ergatif) emuk
obur: korbala
ocak: (sülale, aile) k’era, ocaği
ocak: (ocak ayı) 3’anağani
ocak ayı: tutamorderi
ocak taşı: ok’rebule
oda: (taş duvar) k’ida, oncirale, oda
odaklanmak: nufok’usu
odaklanmış halde: nufok’useri
odun: diÅŸka
odun kırıntısı: (ince ince odun parçaları) no3in3xale
odun kırıntısı: noxanç'k'ule, noxap’ule
ok: isinci
ok atmak: (oklaÅŸmak) osincu
o kadar: ek’o(nari)
okul: (öğrenilecek, öğrenilmesi gereken) doguroni
okul: 3’opula, mektebi
okumak: ok’itxu
okumamış: (cahil, sorulmamış) uk’itxeri
okumuş: (eğitim görmüş, okumuş halde) k’itxeri
olgunlaşmak: (meyvanın dalında olgunlaşması) monç’u, omonç’u
olgunlaşmak: (mısır vb mahsülün dalında olgunlaşması) oç’k’adu olgunlaşmamış: (meyvanın dalında olgunlaşmamış hali) umonç’u
olgunlaşma zamanı: (yaz) monç'inoba
olgunlaşmış: (yeyişmiş (meyva vb)) monç’eri
olmak: (müktedir olmak) oqopinu
olmak: (umurunda olmak, enterese etmek, özlemek) onç’elu
olmak: (mevcut olmak, üzerinde durmak) oz'inu
olmak: (gücü kuvveti yerinde olmak, işlevini yerine getirmek) meqopu
mundi va megoqups do m3udişişi mot ikaçer/kıçın tutmuyor (gücün kuvvetin yerinde değil de) da ne diye debelenip duruyorsun (kendini paralıyorsun)
oluk: (yağmur suyu akışı ve/veya oluğu, yağmur oluğu, yağmur suyu akış güzergahı) ğvari
olmaksızın: uqopumu
oluk: (pınar suyuna yapılan tahta oluk) maçxa
oluk: (deÄŸirmen oluÄŸu) ÄŸurni
olukla(ÅŸ)mak: (su vb, sel basmak) oÄŸvaru
olumlu: k'ainoboni
olumsuzluk öneki: va
oluşturulmuş: 3’opxeri
omurilik: k'usk'uli
omuz: mxuci
omuz verme: (yardım etmek, yardımlaşmak) mxuciş meçamu
omuz vermek: (destek olmak, destek vermek) nomxvacu, omxucu
on: vit
onarmak: tamiriÅŸ oxvenu, on3'uranu
on(d)a: (datif) emus
onda biri: navitani
onlar: entepe
onlar: (ergatif) entepek
onlar(d)a: (datif) entepes
onuncu: mavitani
onun için: emuşeni
onun(ki): emuÅŸi
opiÅŸmanu: piÅŸman olmak
op’up’uzu: sivilcelenmek
or(a)da: ek
oradan: ek(ona)ÅŸen
orak: mangali
oralı: ekoni, ekonuri
orman: mt'k'a
orman adamı: (Margal mitoloji karakteri) mt'k'ak'oçi
orman güllüğü: mşkerepuna
orman gülü: (yaban gülü, kumar ağacı) mşkeri
orman tavuğu: (çulluk) mt’k’aşkotume
orospu: 3'urak'a
oruç: p’içva
oruç tutmak: op’içu
orta: (meydan, alan, saha) oÅŸkena
ortacı: m(a)oşk'ende
ortahopa mahallesi: (hopa’da bir mahalle) ortaxopa
ortak: artotoburi, ortaği, oşk’endari
ortalama: ÅŸkaburi
ortalamak: eÅŸkenu, oÅŸkenu
ortalatmak: oÅŸkenapu
ortanca: oÅŸkenani
ortanca akÅŸam: oÅŸkena seri
ortanın: oşkaşi
ortaya çıkarmak: (ortaya koymak) oşkenas gamaqonu
oset: oseti, osi
osetce: oseturi
osurmak: ot'k'orinu
osurmak: (sessiz kokulu ÅŸekilde osurmak) oskinu
osuruk: (sessiz osuruk) skini
osuruk böceği: (osurukçu) skinura
osurukçu: (sessiz ve kokulu osuran) skinale
o taraf(a): ekole
o taraf(ta): emk’ele
ot: tipi
otçul: (ot yiyen, ot yeyici) tipimç’k’omura
otlak: (otluk) tipepuna, oncvale
otlamak: (otlatmak) oc(vin)u
otorite: avt'orit'e
otur: doxedi
oturak: gelaxunoni
oturarak: doxuneri
oturmadan: (oturmaksızın) udoxunu
oturmak: (oturtmak) doxunu
(ön tarafa oturmak, ön tarafına oturmak: go3’axunu, go3’axedu
ekinekte (tarlada) iş yaparken geldi ve önüme oturdu/nap’iris dulya vikipt’işi moxtu do kogo3’amixedu)
(önüne doğru düşmek, rastgelmek: go3’alu
hiçbir yere kaçma, düş önüme/soti mo imt’er, 3’oxle go3’amili)
(oturmak: doxunu, doxedu
eve yeni kiracı oturttular/oxoris ağani kiraci kodoxunes)
(içeride avarece oturmak, içeride oturmak: (g)amaxedu
evin içinde oturuyor ve gereksiz yere konuşuyor/oxoris amaxen do m3udişişi ğarğalaps)
(yüksek bir yerde oturmak, yüksek bir yerde durmak, birşeyin üzerime oturmak: gelaxunu
dalda oturup bağırıyor/qas gelaxen do quraps)
(örtülü bir yerin altında oturmak: ge3’axunu
ağacın altında durma (oturma)/ncaş tude mo go3’axedur)
(üzerin(d)e oturmak: gejaxunu
çatının üzerinde oturuyor/ç’eriş jin gejaxen)
(otur(t)mak: doxunu
çocuğu oraya oturtma/bere ek mo doxunap)
(yıkmak: doloxvu
ev yıkılmış tabi ki, terk edilmiş evin başına başka ne gelebilir ki!/oxori kodolixvereren tabi, naşkvineri oxoris çkva mu ağoden ki!)
(bir köşede oturmak, bir yerde oturmak, yüksekte oturmak, oturmak: elaxunu
burada oturuyor yemek yiyor (yer)/burada oturup yemek yiyor (yer)/ak elaxen do gyari imxors)
(örtülü bir yerin altında oturmak: e3’axunu
yağmur gelince saçağın altında oturduk/mç’ima moxtuşi saçağiş tude e3’apxedit)
(bir yerde oturmak, birlikte veya hep beraber oturmak, ardı sıra oturmak: golaxunu
orada oturuyorlar ve konuÅŸuyorlar/ek golaxenan do ÄŸarÄŸalapan)
(arasında oturmak, içinde otur(t)mak: goşaxunu
evin içinde oturuyor ve tıpki kadınlar gibi konuşuyor/oxoris goşaxen do muç’o eşo oxorcalepe steri ğarğalaps)
(önünde oturmak: go3’axunu/go3’axedu
önümde durdu/önüme oturdu/3’oxle kogo3’amixedu
hele çocuk git öteye önüme oturma/hele bere igzali ekole mo go3’amixedur)
(kapalı bir yerde oturmak, içinde oturmak: meşaxunu
fare xaroya girmiş ve fındık yiyor/mtugik xaros meşaxen do txiri imxors)
(kapalı bir yerde oturmak, içeride oturmak, kapalı bir yere hapsetmek: molaxunu
odaya kapattılar/odaya hapsettiler/odas komoloxunes)
(arka tarafta oturmak: mok’axunu
arka tarafımda oturma/k’ap’ulaşk’ele mo mok’amixedur)
(bir araya gelip oturmak, bir arada oturmak, topluca oturmak: ok’oxunu
kadınlar dışarıda topluca oturuyorlar/kadınlar dışarıda bir arada oturuyorlar/oxorcalepek gale ok’oxenan)
oturmak: doxedu
(oturmak: amaxedu/gamaxedu
boşu boşuna oturuyordular/m3udişişi amaxedut’es)
(yüksek yerde oturmak, yüksek bir yerde durmak: gexedu
çocuk dala oturdu/berek qas kogexedu)
(yüksek yerde oturmak: gelaxedu
çocuklar çitte oturuyordular/berepek ğoberis gelaxet’es)
(yüksek (ağaç vb) yerde oturmak: geşaxedu
ağacın zirvesinde oturdular/caşi dudis kogeşaxedes)
(üzerinde oturmak: gejaxedu
ağaçta oturuyor/cas gejaxen)
(oturmak: doxedu
orada oturma/mo doxedur)
(derin bir yerde oturmak, oturmak: doloxedu
kuyuda (kuyunun içinde) oturuyordular/k’uyis doloxedut’es)
(üstöne oturmak, üzerinde oturmak, daral getirmek, bunaltmak: ejoxedu
bunaltma beni/yüreğimin üzerine oturma/şuris mo ejamixedur)
(arada oturmak, arasında oturmak: eşaxedu
fındıklığın içinde duruyorlardı/fındıklığın ortasında duruyorlardı/fındıklığın ortasında oturuyorlardı/txirepunas eşaxet’es)
(yan(da) oturmak, kenarda oturmak: elaxedu
serin yerde oturuyordu/çuçuna svas elaxet’u)
(altında oturmak: e3’axedu
ağacın altında oturuyordu/caşi tude e3’axet’u)
(sıvıya veya çamura batmak, saplanmak, batmak, üzerine konmak: goxedu
çamura batmış/çamura oturmuş/t’alaxis kogoxederen
arı çocuğa konunca çocuk öyle zor çığlık attı ki zannedersin ki dilimi yuttum/çocuk kendine arı konunca öyle bir çığlık att ıki az daha ödüm patladı/berek but’k’ucik guxeduşi eşo p’at’i 3’iru ki giçkin ki nena memamt’i)
(paralel istikamette oturmak, oturmak: golaxedu
kuşlar dalda oturuyorlardı/k’vinçepek qas gelaxet’es)
(arada oturmak, avarece boş boş oturmak, ardısıra oturmak: goşaxedu
tarladaydılar ve boşu boşuna konuşuyordular/qonas goşaxet’es do m3udişişi ğarğalapt’es)
(önüne oturmak, ön tarafında oturmak: go3’axedu
tarlada (işte) benle beraber (benim önümde) işe koyuldu ve erkenden işini bitirdi/nap’iris kogo3’amixedu do ordoşen doçodinu)
(kapalı bir yerde saklanmak, kamufle olmak, kapalı yerde oturmak: meşaxedu
fındıklıkta çakallar vardı (duruyordu)/txirepunas lap’ardepek meşaxet’es)
kapalı bir yerde oturmak, kapalı bir yerde mevcut olmak, kapalı bir yerde var olmak: molaxedu
inekler ahırda duruyordular/pucepek bak’is molaxet’es)
(arka tarfta oturmak: mok’axedu
arkama oturdu/k’ap’ulas komok’amixedu)
(topluca oturmak, karşılıklı oturmak, arka tarafta oturmak, istikametinde oturmak: ok’oxedu
karşılıklı oturuyorlar ve boşu boşuna konuşuyorlar/ok’oxenenan do m3udişişi ğarğalalapan)
oturtmak: (içeriye doğru tıkmak, içeriye doğru oturtmak, içeriye doğru sokmak, içeriye doğru var olmak) meşoxunu
ovdurtmak: (aşındırtmak) oxri3kapu
ovmak: oxri3ku
ovmak: (kafayı ovmak, insan kafasını cimcikleme şeklinde masaj yapmak) ot'işonu
oyalana-oyalana: qondineri-qondineri
oyalanarak: (gereksiz yere zaman kaybetmiÅŸ halde) qondineri
oyala(n)mak: (zaman geçirmek) obodu
oyalanmış: (oyalanarak) boderi
oyalıyor: bodups
oynamak: oster(am)u
oynaÅŸmak: (meÅŸk etmek) osrimu
oynattırmak: osterapu
oyun: stera(pa)
oyuncak: (oynanılacak) osteramoni, strap’ina
oyuncak bebek: baba3’a
oyuncu: masaÄŸale, mastere
oyunculuk: masaÄŸaloba, masteroba
o zaman(d)a: (o vakit) emoras

Please reload

Lazuri Doviguram

bottom of page