top of page

K - Türkçe Lazca

K harfi ile başlayan türkçe lazca sözcükler

k
kab: xendo
kaba: (iri yarı kaba saba görünüşlü, kaba saba, medeni olmayan insan) ğocgo
kabadayılık yapmak: okimolu
kabak: (bal kabağı) oqore
kabakulak: (kabakulak hastalığı) qucimbara
kabalaşmak: (kaba saba olmak, kaba saba görünmek) oğocgu
kabız: ink'ip'azi
kabız olmak: (kabızlaşmak) onk'ip'azu
kabızlık: ink'ip'azoba
kabiliyetsiz: cuncuri, xebergi
kabuk: (kabuk veya salkım (fındık vb)) xeç’ep’a
kabuk: (ağaç kabuğu) kerki
kabuğuna çekilmek: (kabuğuna çekilmek (kirpi vb)) opurtinu
kaça: muk’o(nari)s
kaç edet: muk’o 3’ali
kaçak: mt'inale
kaçakcı: mamt'ine
kaçırılacak: (kaçırılması gereken) omt’inuşi, omt’inoni
kaçkın: (kaçmış) mt’ineri
kaçmak: (kaçırmak) omt’inu
kaç zamandır: muk’oti ren
…kadar/(……dek): şakis
…kadar: k'onari
kadeh: qvan3’i
kadın: oxorca
kadınlık: oxorcoba
kafa: kuni, ti
kafe: k’afe
kafes: k’afesi
kafkas engereği: (vipera kaznakovi: k'antxa)
kafkasyalı: k'avk'asuri
kağıt: kart’ali
kağıtçı: (mektupçu, postacı) makart’ale
kağıtçılık: (mektupçuluk, postacılık) makart’aloba
kahraman: gurami, guroni
kahverengi: ç’uburişperi, k’aveşperi
kalas: (mezarın üst tarafının iki yanına toprağın çökmemesi için konulan mezar kalası) lexti
kalan: (ardına kalan) genomskide
kaldırmak: (yukarıya doğru kaldırmak) e3'azdu
kaldırmak: (ortalığı ayağa kaldırmak, ortalığı velveleye vermek) gemxasinu, omxasinu
kalkan balığı: sirak’i
kale: cixa
kalem: oç’aruşi, k’alemi
kalın: mçxu
kalın: (katı) ğomu
kalın bağırsak: mç’umçxu
kalın gözlü: (iri gözlü) mçxutoloni, tolimçxu
kalınlaşmak: (büyütmek (insan büyütmek)) omçxvanu
kalın kafalı: (koca kafalı, yüksek mevki memuru veya görevlisi, kodaman) timçxu
kalıp: niğabi
kalk: kiseli
kalkık: moseleri
kalkmak: (kaldırmak) yoselu, moselu
kalmak: (durmak, evde kalma veya durmak vb) dodgitu
kalmak: doskidu
kalmak: (mirasçı kalmak, ardına kalmak) gyoskidu
kalmak: (sınıfta kalmak vb) geskidu
kalmak: (ardına kalmak) genomskidu
kamçı: k'amçi
kamçılamak: ok'amçu
kamufle edlmiş: (kamufle edilerek, saklanmış) mpuleri
kamufle etmek: molapu, ompulu
kamufle etmek: (üzerine örtmek (toprak vb)) gyolapu
kamufleli: (saklı, gizli, örtülü) trageri
kalp: guri
kalpak: kudi, p’ap’axi
kan: di3xiri
kanal: xargi
kanat: msva
kanat çırpmak: opatkalu
kanca: (eteklik veya sütyen kancası) k’op’ç’a
kanca: k’ok’ari
kancalı iğne: me3igale
kandırılmış: goçveri
kandırmak: oğerdinu, moğerdinu, oşletinu
kandırmak: (inek gibi otlatmak, inek haline getirmek, inek gibi kandırmak) gopucu
kandırmak: (sağa sola gönderme usulu ile kandırmak) goç(v)u
kanemici: di3xirma3'u3'onale
kantar: 3’vanci, o3’inuşi, o3’inale, k’antari
kanlı: di3xironi
kap: (büyük kap) batmani
kap: (derin kap) ka3’i
kap: (ekmek kabı) kakan3eli
kapak: k’ileli, k’apaği, motragale
kapalı: (kapatılmış) nk’ileri
kapatmak: genk’ilu, onk'ilu
(kapatmak: onk’ilu
kapıyı kapa/nek’na menk’ili)
(geçmek: mek’ilu
kız o tarafa geçti/k’ulanik ekole mek’ilu)
kapamak: (kapı kapamak, örtmek (kapı kapamak, kapıyı örtmek) mezdu
kapamak: (gözleri kapamak) ok’odvu
(üzerine koymak, üzerine bağlamak (kaymak vb), üzerine örtmek: mojodvu
sütü kaymak bağladı/mjas mojonome komojodu)
(biribirine örtmek, karşılıklı örtmek, gözlerini kapamak: ok’odvu
gözünü kapadı ve uyukladı (uyudu)/toli ok’odvu do liru)
(içeri kaptmak, kapalı yere bağlamak, kapalı yere kapatmak: molank’ilu
ahıra ineği bağlamışlar/bak’is puci komolonk’ilerenan)
kapasite: k'ap'asit'e
kapı: nek’na
kapı: (çit kapısı) t'ikşari
kapı: (odun kalaslarla açıp kapanan çeper kapısı) k’vata
kapışıvermek: (kapışmak) oncubalu
kaplan: k'aplani, qilo
kaplıca: abano, ilica
kar: mtviri
karabatak: k'uk'ulina
karaciğer: uçapurpu, çonçxi
karagöz balığı: p’lat’ozi
karakuş: (karatavuk) mzesku
karalamak: (rastgele çizmek) oğaru
karanlık: m3'k'upi
kararmak: (kararmak, hava kararması) om3'k'upu
karayemiş: m3'k'o
kardeş: (kız kardeş) da
kardeş: (erkek kardeş, yetişkin erkeklerin birbirine hitap sözü) cuma
kardeş: (evli erkeğin kız kardeşi) oxrasure
kardeş: (kocanın erkek kardeşi) oxraskiri
kardeş: (kocanın kız kardeşi) oxrasule
kardeşçe: cumaluri
kardeşlik: (kardeşlik, erkek kardeşilk) cumaloba
kardeşlik: (kız kardeşlik) daloba
kare: otxari
karga: qvari, qvaoci
karı-koca: çilikimoci
karın: kobra
karınca: dimç’k’u
karış: (avuç) mt'k'o
karışık: oxokteri
karışım: noxokte
karıştırılmış: (bir şey kataraktan karıştırılmış (çorba vb)) gelak'vançxeri
karıştırmak: oxoktu
karıştırmak: (sulu yemeğe ekmek vb bir şey katarak karıştırmak, bir şey kataraktan (çorba vb), bulamak)) gelak’vançxu
karmakarışık: oşirşoleri
karmakarıştırmak: (sistemi bozmak, dağıtmak vb) oşirşolu
karmançorman etmek: (elleyip bozmak, elleyip karıştırmak, karıştırmak, dağıtmak, birbirine geçmek) oşişolu
karşı: mele
karpuz: k’arp’uzi
karşıdaki: meleni
karşı durmak: nodgitu
karşılaşmak: ok’vagu
karşılaşmak: (karşı karşıya gelmek, rastla(ş)mak) onagu, nag(in)u, mag(in)u
karşılaşmak: ogagu
karşılaşmak: (yüz yüze karşılaşmak) o3’alu
karşı sahil: (karşı yön) meleni p’ici
karşılaşmak: (yüz yüze karşılaşmak) e3'alu
kart: ker3'ela
kartal: zağanozi
kartopu: k’ork’ot’i, mtvirişburti
kar vakti: mtvirora
karyola: k’avela
kasa: yaşik’i
kasaba: (küçük şehir) ç'it'anoğa
kasık: xari
kasılmak: (işi ağırdan almak, uyku sonrası gerilmek) ondri3'u
kasım: (ay) 3’ilva
kaşık: k’izi
kaşıklık: ok’izale
kaşınarak: (kaşınmış, kaşınma haliyle) nçamineri
kaşındırtmak: onçaminapu
kaşınmak: onçaminu
kaşıntı: nçamina
katı: (kalın, yoğun) p’eci
katık: gyari
katılaşmak: (kalınlaşmak, katı şekilde) mop’ecu, op’ecu
katır: cori
katıyürekli: gurp'eci
gonziku: giyili haldeyken gömlek, kazak vb elbiselerin kolunu katlamak/gömlek veya kazağı bel yerinden katlamak
katlamak: (giyili haldeyken eşyanın kolunu katlamak) gondrik’u
katlamak: (katlamak, elbiseleri katlayıp istif etmek) okitu
katmak: (karışmak, katılmak) ok’atu
katmak: (üzerine atmak, katmak, üzerine ilave etmek) gejadu
katmak: (üzerine katmak, ilave etmek, üzerine koymak) gedumu
katmak: (üzerine katmak, ilave etmek) ojodvu, mejodvu
kavga etmek: ok’ok’edinu, ok’obu, ok’vak’idu
kaval: p’ilili
kavşak: ok'ogza
kavun: şink’a
kavurmak: (kavurmak, kızartmak (balık vb)) ot’ağanu
kavurmak: (yağda kızdırmak vb) oç'vinu
kavurmak: (kömürleştirmek, kömür hale gelmiş şekilde yakmak) oxrak’u
kavurtmak: ot’ağanapu
kay: stvi
kaya: k’irda, p'lak'i, kva, kvadidi
kaya balığı: ğoç’k’o
kayalık: kvaepuna
kaybetmek: (kaybetmek, kaybolmak, kaybetmek, yitirmek) gondinu
kayık: feluk’a, nişi
kayın: (kayın ağacı, halk dilinde gürgen ağacının ismi) 3’ipuri
kayın: (kocanın kardeşi) oxraskiri
kayınpeder: mtiri
kayıp: gondinapa
kaykık: (kopuk (toprak vb)) mejaxveri
kaymak: (süt kaymağı) mojonome
kaymak: (kopmak) gelastu, ostvu, mestvu
kaymak: (toprak kayması) ment'ru3u, ont’ru3’u
kaymak: (yerde sürünmek, kızakla kaymak) gosrialu
kaynak: odude
kaynana: damtire
kaynanalık: damtiroba
kaynatılmış: (ısıtılmış (su vb)) got'ibineri, mot’iberi, mot’ibineri
kaynatmak: mot’ib(in)u
kaz: ğorğoci
kaza: k'eza
kaza: (afet) k'at'ast'rofa
kazak: anteri
kazan: ç’uk’i, k’ardala
kazanç: mogapa
kazançsız: umogapa, umogu
kazandırtmak: omogapu
kazanmak: omogu
kazanış: gecgimapa
kazanmak: gecginu
kazaya kalmak: ok'at'ast'rofu
kazıcı: (çiftçi, emekçi) maxaçke
kazık: masari, p’alozi
kazık: (küçük direk kazık) mzguci
kazılacak: (kazılmaya müsait) oxaçkoni
kazılı: (kazılmış) xaçkeri
kazımak: oxaçku
(içeri doğru kazımak: amaxaçku
toprağı kazı/toprağı içeri doğru kazı/let’a amoxaçki)
(dışarı doğru kazımak: gamaxaçku
yağmur oluklarını (patikayı) dışarı doğru kazıyıver/ağori kogamixaçki)
(etraflıca kazımak, paralel istikamette kazımak: goxaçku
fidelerin etrafını kazı/nergepes guxaçki)
(aşağıya doğru kazımak, kazımak: gelaxaçku
merdiveni (aşağıya doğru) kazı/merdiveni kazıma suretiyle aşağıya doğru temizle/merdiveni kogelaxaçki)
(bir şeyin altını kazımak, alt tarafını kazımak: ge3’axaçku
rampanın altını kazı/tumbiş tude kogu3’uxaçki)
(tohum vb şeyleri kazımak, etraflıca kazımak: oxoxaçku
lahana fidelerini kazı/lahana fidelerinin etrafını kazı/luquş nergepes koxuxaçki)
(aşağıya doğru derince kazımak: doloxaçku
kuyu kazıdılar/inç’e doloxaçkes)
(küçük bir bölgeyi kazımak, darca bir etrafı kazımak, kazızmak: yexaçku, kexaçku
avlunun otlarını birazcık kazı/steğoşi tipepe ar m3ika kexaçki)
(etrafını kazımak, etraflıca kazımak, yandan veya paralel istikamette kazımak: golaxaçku
tarlayı güzelcene etraflıca kazı/ont’ule mç’ipaşaşi kogelaxaçki)
(etrafını kazımak, tek sıradan kazımak: goşaxaçku
tarlayı etraflıca kazıdılar/tarlayı tek sıra halinde kazıyıerdiler/ont’ules kogoşuxaçkes)
(ön tarafını kazımak: go3’axaçku
çok kötü yoruldum, önümü (ön tarafımdaki yeri) sen kazıyıver/dido p’at’i domaç’k’indu, si kogo3’amixaçki)
(kazımak, kazıma işlemi: mexaçku
boşu boşuna (yalandan yere) kazıma bana/m3udişişi mo mixaçkup)
(tekrardan kazımak, üzerini kazımak: mejaxaçku
tarlayı yeniden kazı/ofut’e arçkva xolo (tekrar) komojaxaçki)
(arka tarafı kazımak: mok’axaçku
elmanın arkasını kazı/elmanın etrafını kazı/uşkiris komok’uxaçki)
kazımak: (etraflarını kazımak, bir yerin parçalarını kazımak) elaxaçku
kazma: bergi
keçi: txa
kedi: k’at’u
kefal: cilari
kefal: (küçük kefal) 3’orvili
kek: ç’apuria
kel: tip'et'k'eleri
kelam: nena
kelebek: parpali
kelebekleşmek: oparpalu
kel insan: (kel insan veya adam) tik'ep'a
kelleşmek: (saçsız kalmak, saçı dökülmek) gop’et’k’elu, op’et’k’elu
kelleşmiş: (saçsız kalarak, saçsız kalmış) gop'et'k'eleri
kemençe: ç’ilili
kemer: got'k'apa
kemerlik: (pantolonda kemerlik) oşibale
kemik: qvili
kemirgen: maxvat'epale, xvat'oni, xvat’ura
kemirici: maxvat'e
kemirilmemiş: uxvat’u
kemirilmiş: (kemirerek) mexvat’eri, xvat’eri
kemirmek: mexvat’u, oxvat’u
kemirtmek: oxvat’apu
kenar: k'um3xi
kendi kendine: (kendi kendine, sana göre) skanebura
kendi kendine: muşebura
kendileri: mutepe
kendileri: (ergatif) mutepek
kendine ayırmak: (tahsis etmek) meçkinu, oçkinu
kendini beğenmiş: (gururlu) timo3’onderi
kendir: k’epri
kendisi: (ergatif) muk
kendisine: (datif) mus
kene: ğanç'k'a
kenetlenmiş: (birbirine geçmiş) ç’aberi
kenevir: k’ipi
kepçe: k’op’a
kepçe kulaklı: quci palaska
kepek: kart'o, kir3a
kepeng: maxe
keresteci: (tahtacı, ağaççı) mapi3are
kerkenez: ank'e
kermes: mpinale
kerpiç: angura
kertenkele: txalari
kese: (banyo kesesi) k’irç’ole
keselemek: ok’irç’olu, ok’riç’u, oxriç’u
kesen: maok'vatapale
keser: laşungi
kesici: mak'vate, mç’k’irula, mk’vatura
kesik: (kesilmiş, kopuk) k’vateri, mek’vateri
kesilecek: (kesilmesi gereken, kesme işine yarayan, kesilecek) ok’vatuşi
kesilmemiş: (kesmeden) umek’vatu
kesilmiş: (kesilerek) ç’k’ireri, meç’k’ireri
kesimlik: meç’k’iruşi
keskin: k’vatura, mk’vatura
kesmek: mek’vatu, ok’vatu
(yukarıya doğru kesmek, kesivermek: amak’vatu
ekinekte (dışarıda) odun kestiler/nap’iris dişka kamek’vates)
(kesivermek: gamak’vatu
odun kestiler/dişka gamak’vates)
kesmek: (ot biçmek, ot kesmek, ekmek kesmek vb) meç’k’iru, oç’k’iru (yoğurdun mayalanması vb yoğurt olma süreci)
kesmek: (makasla veya kesici bir aletle kağıt vb nesneyi kesme suretiyle ince ince parçalara ayırmak) oğvanç’u
kestane: ç’uburi
kestane kabuğu: (kestanenin dikenli kabuğu) pen3ka
kestanekargası: çxvik'i, mçiki
keşke: k’oi
ketenkuşu: ğvamç'it'a
kıkırdak elması: (boğazdaki kıkırdak elması) qirqint’i
kılıf: p'uzuri
kımıldama: oxank'ana
kımıldamak: (yerinden oynatmak, kıpırda(t)mak) oxonk'anu
kırdırtmak: ot’axapu
kırıcı: mat'axe
kırıcılık: mat'axoba
kırık: (kırılmış) mot’axeri, t’roxeri
kırılacak: (kırma/kırılma ile alakalı, kırılması gereken) ot’axuşi
kır(ıl)mak: ot'roxu
kırılmış: (kırık) t’axeri
kırıntı: (ekmek kırıntısı, kuru gıda kırıntısı vb) punçxa
kırıntılamak: (ince ince parçalara ayırmak (ekmek vb)) opunçx(ol)u, mopunçxolu, gopunçxolu
kırk: jureneçi
kırlangıç: mşridona, mşkirdoni, k’udelmak’asi
kırmak: (kırılmak) mot’axu, get’axu, ot’axu
kırmak: (dağıtmak, kırıp dökmek, darmadağan etmek (ağız, burun vb)) onçxvaru
kırmızı: mç'ita
kırmızılı: mç’itoni
kırmızılı: (kızarmış) gomç’it’aneri
kırmızı pul: mç’ita k’ant’o
kırmızı yanaklı: ğvamç’ita
kısa: mk'ule
kısalık: (küçük boyluluk, ufak boylu olmak) mk'ule(no)ba
kısalmak: (küçülmek, kısaltmak) omk’ulanu
kısaltılmış: omk’ulaneri
kısal(t)ma işlemi: (küçül(t)me işlemi) omk’ulanoba
kısık sesli: xonari mestikeri
kısıtlamak: om3ikanu
kısır horoz: k'varuli, qvareli
kısırlaştırlmamış: (sünnetsiz) uqvaru
kısırlaştırmak: oqvaru
kıskanmak: ok'isk'anu, ot'amaxu
kıstırmak: (araya sıkış(tır)mak, daral germek, sıkılmak) molakaçu
kış: (soğuk mevsim) qinoba
kıvılcım: no3in3xale
kıvırcıklaştırılmış: (kıvırcık halde) k’irk’oleri
kıvırcıksaçlı: tomak’irk’oleri
kıyamet: k’yameti, velen3a
kıymet: ğirsi
kıymete binmek: (yok derecede az olmak/bulunmak, ulaşılamamak, ulaşılamayacak hale gelmek vb) oşikyaru
kız: (yetişkin kız, genç kız) k’ulani
kız: (kız çocuğu) bozo, 3ira
kızamık: elemi3’a
kızarmak: (kırmızılaşmak) gomç’it’anu, omç'itanu
kızgın: şumeri
kızılacak: (kızma ile alakalı, içilecek, içme ile alakalı, içilmesi gereken) oşumoni
kızılağaç: txomu
kızılyıldız: mç’itamuru3xi
kızıştırılmış: (tava vb cisimde) ç’k’vin(ap)eri
kızıştırmak: (yağda kavurmak, sıvı kızıştırmak (yağ vb)) gyoç’k’vinu
kızıştır(t)mak: (yağda kavur(t)mak, sıvı kızıştırtmak (yağ vb)) gyoç’k’vinapu
kızlık: bozoba
kibir: dudmo3'onda, kibiri
kibirli: (gururlu) dudmo3'onderi
kibrit: ebzali, kifit’i
kilit: franguli
kim: mi
kim: (ergatif) mik
kim(d)e: (datif) mis
kimden: mişen
kime: mişa
kimin: mişi
kimin için: mişeni
kiminle: mik’ala
kimler: mi(e)pe
kimler: (ergatif) mi(e)pek
kimler(d)e): (datif) mi(e)pes
kimlerden: mi(e)peşen
kimlere: mipeşa
kimler(in) tarafından: mipeşk’elen
kimlerle: mi(e)pek’ala
kimler için: mi(e)peşeni
kimse: miti
kimse: (ergatif) mitik
kimse: (herhangi biri) mitxani
kimse: (ergatif) mitxanik
kimseden: mitişen
kimseler: mitxanepe
kimseler: (ergatif) mitxanepek
kimseler(d)e: (datif) mitxanepes
kimselerden: mitxanepeşen
kimsesiz: umiteli
kimseye: mitişa
kimseye: (kimsede (datif)) mitis
kimseye/kimsede: (herhangi birine, kimseye (datif)) mitxanis
kin: ink'raxi
kinin şurubu: (kinin, sıtma için kinin şurubu) xina
kir: lebi
kiraz: buli, mbuli
kiraz ayı: (kiraz mevsimini ifade eden zaman birimi) buloba
kireç: k'iri
kiremit: k’eremuli
kiremit: (ahşap kiremit) xart’oma
kiriş: ongure
kirlenmek: (kirletmek) golebu, olebu
kirlenmiş: gopinteri
kirli: leboni, pintoni
kirli: (kirlenmiş, kirletilmiş) goleberi
kirpi: buz’gi
kirpik: 3’am3’ami
kitap: 3’igni, svara
kitlemek: genk’ilu, onk'ilu
kobay: ge3ade
koca kafalı: (merek kafalı) tibageni
koca kafalı: (aptal, anlamasız insan) timangana
koç: boçi
koçan: (mısır koçanı) p'ark'i
koklamak: oşuru
koku duymak: (koku almak) şuraşi omat’u
kokulu: şuroni
kol: xe, xanç’ali
kolay: k’olayi, cidaxi, perpu
kolayca: (kolaylıkla) cidaxi, cidaxeburi
kolaylamak: (kabasını almak, kolaylaştırmak) operpu
kolaylaştırmak: ok’olaru
kolaylaştırtmak: ok’olorapu
kolaylık: cidaxoba, perpoba
kolhalı: (kolkha özgü, laz-margal’a özgü, kolkhca) k'olxuri
kolhluk: (laz-margal olma şuuru veya bilinci) k’olxoba
kollamak: oçumu, oçvu
kollektif olmak: (hepberaber dayanışma içinde çalışmak) ok'ellekt'ifu
kolon: k'oloni
komik: oz’i3inoni
komşu: manz'ageri
konak: k’onaği
konuş: ğarğali
konuşmak: oğarğalu
konuşmak: (yüksek sesle anlamsız saçma sapan konuşmak) obarbalu
konuşmak: (anlaşılmaz şekilde yükse sesle (p’ar p’ar) konuşmak (sesteş)) op'arp'alu
konuşmak: (anlaşılmayacak şekilde saçma sapan konuşmak, t’ir t’ir ses çıkarak abuk subuk konuşmak (sesteş)) ot’k’ialu
kopmak: mestvu, ostvu
kopmak: (yüksek yerden kopmak (toprak vb), yüksek yerden düşmek) mejixu, mejoxu
kopmak: (koparmak, kurtulmak (beladan vb)) meç'k'vidu
kopmak: (kaymak, heyelan) mejaç’k’vidu
kopmak: (kayarak kopmak (heyelan vb)) go3'ostu
kopmak: (yerinden çıkmak (kol vb)) goşastu
kopmak: (kopmak, yok olmak) meç'k'odu
(yukarıdan aşağıya kopmak, kırılmak, kopmak (dal vb), aşırı derecede inat etmek: gelaç’k’odu
dal koptu/dal kırıldı/qa kogelaç’k’odu
inat etti ve çarşıya gitmedi/gelaç’k’odu do noğaşa va idu)
(aşağıdan yukarıya kopmak, çekip veya sıkı halde koparmak, çekip veya sıkı halde kopmak: keşaç’k’odu
keneyi kopar/ğanç’k’a keşoç’k’vidi)
(kopmak, hiç kalmadan kopuvermek, yok olmak, soyu tükenmek, ulaşılamamak: yeç’k’odu
bu sene armut olmadı/an3’i m3xuli yeç’k’odu)
(yandan çatlamak, yandan kopmak: elaç’k’odu
ayakkabım koptu/modvalu elamiç’k’odu)
(unutmak: goç’k’ondu
neden unuttun/mot gogoç’k’ondu)
(sıralı kopuvermek, dizili kopuvermek, uzunca bir nesnenin kopması, kopmak, patlamak, kopuvermek: golaç’k’odu
duvar patlamış/duvar kopmuş/duvari kogolaç’k’oderen)
(kapalı bir yerden kopmak, aradan kopmak, aradan kopuvermek, aradan patlamak: goşaç’k’odu
elbisesinin lastiği patlamış/elbisenin lastiği kopmuş/porçaşi last’ki’i goşuç’k’oderen)
(ön taraftan kopmak veya çekmek, işleminden sonra kopuvermek: go3’aç’k’odu
ip koptu/tok’i go3’aç’k’odu)
(kopmak, arasına kopmak, çekme işleminden sonra kopuvermek: meç’k’odu
asılma, ip kopar/mo 3’in3’up, tok’i komeç’k’odun)
kopmuş: (kopmuş (toprak), heyelanmış, dizlerin üzerine çökmüş) ment'ru3eri
kopuk: mestveri
kopuk: (kopmuş, kaymış, heyelanlı) mejaç’k’videri
kopuk: (kopmuş) ç'k'oderi, gelastveri
kopukluk: mestvoba
korkak: mşkurinace, maşkurinale
korkmak: (korkutmak) oşkurinu
korku: şkurna
korku bilmez: gurami
korkulacak: oşkuroni
korkunç: oşkurinoni
korumak: oçu, oçvu
koşarak: (koşma haliyle) k’ap’ineri
koşmak: (koşmak, dalmak (insan boğazına vb)) onk’ap’(in)u
(dışarı atlamak, dışarı fırlamak, hızlıca içeri girmek, hızlıca dalmak, hızlıca atlayıvermek (boğaz vb), bir şeyi başkasından almak veya kapmak: gamonk’ap’u
evden dışarı fırladı (çıktı/atladı)/oxorişen gamunk’ap’u)
(koşmak, koşuvermek, koşuşturmak: gonk’ap’u
koşma/mo gonk’ap’ur)
hızlca aşağıya doğru koşmak, rampa aşağı koşmak: gelonk’ap’u
ona yukarı taraftan koştum/ona doğru yukarıdan koştum/emus jindolek’elen kogovunk’ap’i
aşağıya doğru 3’k’aqenialara koş (aşağıya 3’k’aqenialara çabucak gitte) bana peynir çıkar (getir)/3’ale 3’k’aqeniapeşa gelunk’ap’i do ar qvali keşamiği)
(içeri atlamak, içeri hızlıca girmek (oda vb), hızlıca kapmak, çabucak koşmak, hızlı şekilde koşmak, aniden elinden kapmak: amonk’ap’u, gamonk’ap’u
odaya hızlıca girdi/odas kamunk’ap’u
bu çocuklar dünya görmemişler mi, o ne biçim ekmek için koşuverdiler öyle!/am berepek kiyana uz’iramu renan i, em muç’oşi kuvali şeni amink’ap’es eşo!
çocuklar sabahtan akşama kadar koştular koşuşturdular ve oynamakla (oyuna bir güzel doydular) doydular/berepek ç’umanişen serişakis amunk’ap’es gamunk’ap’es do osteruten ar k’ayi diz’ğes
allah aşkına ne oldu sana böyle, ekmeğimi neden almaya (kapmaya) çalışıyorsun/mu gağodu esteri kuvali mot gamamink’ap’up
(öne doğru atlamak, öne doğru hamle yapmak, öne doğru hızlıca atlamak: ge3’unk’ap’u
öne doğru bir hamle yap ve hızlıca gel/ge3’unk’ap’i do k’ap’ineri komoxti)
(hızlıca koşmak, aniden üzerine atlamak: gejank’ap’u
çabucak (erkenden) geldi ve yemeği kaptı)/ordoşen komoxtu do oç’k’omale kogejank’ap’u)
(ön taraftan hızlıca dalmak, ön taraftan atlamak, ön tarftan almak, ön taraftan kapmak: go3’onk’ap’u
o kadar zor kaçtım ki (ön tarafından ayrıldım ki) bana ne olduğunu ben de bilmiyorum!/ek’o zori kogo3’avunk’ap’i ki man ti va miçkin mu na mağodu!)
(yan veya arka taraftan koşmak, yan taraftan atlamak (koşmak, koşuşmak): mok’ank’ap’u
hızlıca koş/k’ap’ineri mok’unk’api
beni hızlıca takip et/bana doğru hızlıca koş)/k’ap’ineri mok’amink’ap’i)
(yandan veya paralel istikamette koşmak, ardı sıra koşmak veya koşuşmak: golonk’ap’u
çocuklar dışarıda (dışarıya) koştular (koşuştular)/berepek gale kogolunk’apes)
(üzerinden koşmak, üzerinden atlamak: mojonk’ap’u
üste sıçradı ver üzerime doğru uçtu (koştu)/yukarı sıçradı ve üzerimden atladı)/jin mejo3xont’u do mojamink’ap’u)
koşu: k’ap’ina
koşumluk hayvan: (at arabası atı) raşi
kovalamak: (koşuşmak, ardından koşmak, ardından yetişmek, kovalamak) o(n)ç'işu, meç’işu
kovan: bogina
kovmak: (def etmek) noxurapu
kovmak: (takip etmek, ardından gitmek) gyotxozu, atxozu, metxozu, otxozu
koymak: dodgu, gedgu, (odgu: birisine aşırı derecede palavra atma)
(arka tarafından basmak, basmak (ayak vb): ge3’adgu
ayağıma basma/k’uçxes mo ge3’amidgir)
(araya koymak, içine koymak (soba vb): geşadgu
sobaya tencere koy/peşkos tencere kogeşadgi)
(üzerine koymak, üzerin(d)e durmak: gejadgu
ayağımın üstünde durma/k’uçxes mo gejamidgir)
(kurmak, koymak: dodgu
saati kurdular/saat’i dodges)
(durdurmak: dodginu
yola in ve bir araba durdur/gzas kagexti do ar mankana kododginu)
(içeriye veya kapalı mekana koymak, içeriye veya kapalı bir mekana bırakmak, dik vaziyette koymak: dolodgu
çuvalın (içine) soba bezlerini koydu/ç’uvalis peşkos bezepe kodolodgu)
(koymak: dodvu
yükü yere koy/oğmale tude kododvi)
(üzerin(d)e koymak: ejodvu
sobanın üstüne tencere koymuşlar/peşkoş jin tencere kogejodverenan)
(araya koymak, araya doldurmak: eşadgu
sobaya odun sokmuşlar/peşkos dişka eşadgerenan)
(araya koymak, içine koymak: meşadgu
kilere (taroya) kavanoz koy/taros k’avanozi komeşadgi)
(yandan koymak, yanına koymak: eladgu
sandalyeyi kenara koy/troni kinaris keladgi)
(altına koymak, altına dur(dur)mak, örtülü bir şeyin altına bırakmak: e3’adgu
mereğin altına sepet koydular/bageniş tude t’ik’ina e3’adges)
(yandan koymak, yandan dur(dur)mak: goladgu
sandalyeyi koy/troni kogoladgi)
(araya koymak, araya sokmak, araya geçirmek, durdurmak: goşadvu
iğneye ip sok/iğneye ip geçir/iğneye ip tak/iğeneye benim için ip tak/lemşis nok’epe goşamidvi
tarlaya sandalye soktu/sandalyeyi tarlaya soktu/ofut’es troni kogoşadvu)
(önünde durmak, altına koymak, altına ilave etmek: go3’adgu
parçanın altına parça ilave et benim için/parças tude parça go3’amidgi
önümde durma/3’oxle mo go3’amidgir
ineğin önüne kuru guguli otu koydular fakat beğenmedi/pucis xomula guguliş tipi go3’udges mara va nik’ardu)
(koymak, ilave etmek, eklemek, yama yapmak: medgu
parçaya yama yap/parças konudgi)
(içine koymak: meşadgu
su testisini xaroya koy/k’van3a xaros meşadgi)
(üzerine koymak, üzerine katmak (para vb) , üzerine ilave etmek: mejodgu, mejodvu
dönemece taş koy/oktis kva komejodvi
kız kardeşime para kattım ve elbise aldı/da çkimis para ejovudvi do dolokunu yeç’opu)
( kapalı bir yere koymak, kapalı bir yere bırakmak, kapalı bir yere hapsetmek, esir etmek: moladvu (cansız), moloxonu
(onu) hapishaneye attılar)/moloxunales komoloxunues)
(yandan durmak, arkadan koymak, arkadan durmak, arkadan ilave etmek: mok’adgu, mok’odgitu
önümde durma az biraz çekil kenara/mo mok’amidgi(tu)r, ar m3ika kelanç’i)
(biribirine ek yapmak, birbirine yakınlaştırmak, karşılıklı yüzleştirmek: ok’odgu
kulaklarını birbirine yakınlaştırdılar ve konuşuşuyorlar/quci ok’odges do ğarğalapan
çay bezinin yanında bir araya getirdiler/çayiş bezişk’ala ok’odges)
koymak: (üzerine koymak, tek omuzuna koymak) mojadvalu
koyuca: (koyu renkli) dolom3’k’upineri
koyulmuş: (üzerine koyulmuş, tek omuzuna koyulmuş) mojadvaleri
koymak: (içine koymak, içine yerleştirmek) moladgu
koymak: (dokunmak, el sürmek, el koymak) xeş gedvu
koyun: mçxuri
koyuncular köyü: (hopa’da bir köy) zaluna
koza: (ipek böceği kozası) kukuda
kök: cinci
kök: (çürümüş ağaç kökü) kapiş cici (kyoki)
kömür: noşkeri, aşırı yanık
kömürleşmiş: (yanık) xrak’eri
kömürrenkli: (yanık) xrak’a
köpek: coğori
köpek: (dişi köpek) 3'una
köpek: (gereksiz yere havlayıp duran ve hiçbir işe yaramayan köpek) mura coğori
köprü: xinci
köpük: popoci
kör: (gözsüz) utole
kör yılan: k’veri
köse: (sakalsız) upimpile
köşe: (duvar, evin girişi) ğoci
köstebek: muxuxi, xuxuli
kötü: p’at’i
kötülemek: (kötü referans vermek) oşalu
kötüleşmek: (kötü olmak, bozuşmak) op'at'u
kötülük: p’at’(in)oba
kötü olmak: p’at’işi oqopinu
köy: kyoyi, oput’e
köyağası: anzavuri
köylü: oput’uri
köz: maxva
köz: mt’ut’a
köz: maxva
kral: mapa
kros: (koşu) k’ap’inoba
kucak: (insan kucağı) p’odia
kucaklaşmak: (birbirine sarılmak) dolokit’inu
kucaklaştırmak: dolokit’inapu
kudurmak: eğrindu
kudurmuş: eğrinderi
kuduz: laşari
kuduzlanmak: olaşaru
kuduzlu: (iri yarı köpek, köpek gibi insan) laşaroni
kukla: kukla
kuklaca: kuklauri
kulak: quci
kulaksız: uquconi
kulak vermek: (dikkatini vermek vb) quciş meçamu
kulak vermek: (dinlemek) oqucu
kule: dudira
kuledibi mahallesi: (hopa’da bir mahalle) k’uledibi
kullandırtmak: oxmarapu
kullanılmamış: uxmare
kullanmak: oxmaru
kullanılmış: xmareri, noxmare
kullanışsız: (eski püskü, kaba saba) xamarunga
kullanmak/araba kullanmak: goqonu, manganaş goqonu
kuluçka: monç'va
kuluçkalaşmak: (kuluçka olmak) omonç'vu
kulübe: cargvali, barak’a
kulübe: (uzaktaki mısır vb tarla kulubesi (yüksek bir yerde)) k'alivi
kum: mxişili
kuma: nokterisa
kunduz: munçkvi
kurak: qomini
kurakça: qomineri
kuraklaşmak: (kurak olmak) oqominu
kurbağa: (toprak kurbağası) mjvabu
kurbağa: (su kurbağası) maqaqi
kurbanın olayım: (kulun kölen olayım) gogixta
kurbanın olayım: (sana yazılayım) gogaç’ara
kurcalamak: oxit’onu
kurmak: (inşa etmek) ok’idu
kurmak: dodgu
kurnaz: anaç'i
kursak: qirqint’oni
kurt: mgeri
kurtarmak: (kurtulmak) moşletinu
kurtçuğa bürünmek: (çürümek) munt'uriş geçamu
kurtçuk: (böcek) munt'uri
kuru: xomula
kuruçay: xomulaçai
kusmak: ontxoru
kutsamak: oxvamu
kutsal: (dualı, kutsanmış) xvameri
kutu: baç'k'a
kurtulmak: (beladan musibetten kurtulmak, kurtulmak) moçitu
kurtuluş: moçitoba, moçita
kurucu: mak'ide, mamk’idale, mk’idale
kuru götlü: (aşağılama sözü, küçük çocuklar için bir ihtam) mundixomula
kurulmuş: (kurul, kurulmuş (ev vb)) k’ideri
kurum: (kuruluş) k’idala
kurumak: oxomu
kurutmak: oxominu
kurutulmuş: (kurumuş) gamaxomineri, oxomineri
kuruttur(t)mak: oxominapu
kuş: k’vinçi
kuş kapanı: (kuş yakalama kapanı, atmaca avlamasında kullanılan buğdaycı kuşunu veya herhangi bir kuşu yakalamaya yarayan kuş kapanı) ragi
kuşlaşmak: (dermanı gelmek) oqvinçu
kuş tuzağı: (bir tür atmaca avlama yapılandırması) ok'vinçe
kuş yavrusu: vari3a
kuvvet: menceli, ç’qani
kuvvetlenmek: omencelu, oç’qanu
kuvvetlice: (güçlüce) menceluri
kuvvetli: (güçlü, dermanlı) menceloni, mangari
kuvvet vermek: (yüklenmek (kuvvet vermek)) nacinu, nocinu
kuyruk: k’udeli
kuyruklu: k’udeloni
kuyu: inç’e, orome, k’ui
kuzen: eksale
kuzey: jilentuna, oçildre
kuzgun: quri, k'uri
küçücük: ç'iç'it'a
küçük: ç’it’a
küçük: (daha küçük) uk’laşi
küçülmek: (küçültmek) oç'it'anu
küçülmüş: (kuru hale gelerek kötüleşmiş, kabuğuna çekilerek ufalmış veya küçülmüş) xruk'eri
küflenmek: oburğu
küflenmiş: (küflenerek) burğeri
küfür edilmiş: gyok’itxeri
küfür etmek: gyok'itxu, gek’itxu
kül: mt’veri
küllük: omt’varale
kül rengi: mt’verişperi
küme: cogi
kümes: okotumale
künye: z’ia
küp: dergi
küpe: oqucale
kürek: xop’e
kürek çekmek: xop’eş osiru
küskünlük: dolomar3’oba
küsmek: dolomar3’u
küsmüş: dolomar3’eri
küt: pok’va
kütük: cirek’i

Please reload

Lazuri Doviguram

bottom of page