top of page

B - Türkçe Lazca

B harfi ile başlayan türkçe lazca sözcükler

b
baba: baba
baba olmak: babaÅŸi oqopinu
baca: om3'ole
bacanak: sicava
baÄŸ: baÄŸ
bağcı: mabağe
bağımsız: (serbest bırakılmış) oxoşkveri
bağımsız: dudmoşletineri, timoşletineri
bağımsızlık: (bağımsız olmak) dudmoşletinoba, oxoşkvoba
bağırarak: qureri
bağırmak: oquru
bağırmak: (yüksek sesle iğreti bir şekilde bağırmak) obecğu
bağırmak: (hayvanın bağırması) omğor(in)u
bağırsak: mç’u, ç’u
bağlamak: ok’iru
(bağlamak: (g)amak’iru
ipi bağla/tok’i kogomak’iri
ipe dolandım/tok’is kogamavik’iri)
(yandan bağlamak, bağlamak: gelak’iru
peştemalı bana bağla/peştemalımı bağla/go3’ak’iri kogelamik’iri)
(üzerinden bağlamak: gejak’iru
sepetin üstüne (üzerine) herhangi bir şey bağla/t’ik’inaş jin ar mutxani kogelak’iri)
(yandan bağlamak: elak’iru
sepeti yandan bağla ve götür/t’ik’inas akiri (yanişen) keluk’iri do komendiği)
(dibini bağlamak, bağlamak: dolok’iru
salıncağa ip bağla/ok’an3’uronis tok’i dolok’iri)
(bağlamak: gok’iru
şal tak (bağla)/şali kogek’iri)
(ortadan bağlamak, orta yerden bağlamak: goşak’iru
ineği ekineğe bağla/puci nap’iris kogeşak’iri)
(bağlamak: mek’iru
ineği bağla/puci konok’iru)
(kapalı yere bağlamak, bağlamak: molak’iru
danayı ahıra bağlamışlar/geni bak’is komolak’irerenan)
(bağlamak: mok’iru
odunu bağlamışlar/dişka mok’irerenan)
(üstünde bağlamak, üstüne bağlamak: mojok’iru
gügüme bağla (gügümün üzerine bağla)/k’uk’umas komejak’iri)
(önden bağlamak, ön tarafından bağlamak, tülbent (peştamal) bağlamak: go3’ik’iru
peştamal(ını) tak (bağla/go3’ak’iri koge3’ak’iri)
(birbirine bağlamak: ok’ok’iru
ipleri birbirine bağla/nok’epe kok’ok’iri)
bağlamak: (taşınacak herhangi bir nesneye ip bağlamak) got’k’u
bağlanmış: (taşınacak herhangi bir nesneye ip bağlanmış) got’k’eri
bağlanmış: (bağlı) k’ireri
baÄŸlamak: gok'iru
bağnaz: (karanlık görüşlü) ma3'k'uposimade
bağnazlık: (karanlık görüşlülük) ma3'k'uposimadoba
bahane: maana
bahçe: (ev ve benzeri yerin avlusu) steğo, çeremi
bahÅŸetmek: (esirgemek) omet'u
bahşiş: baxçişi
baht: bedi, igbali
bahtlanmak: oigbalu
bahtsız: (şanssız) ubeduri, uigbaloni
bahtsız: (bahtı yanık) bedigoç’veri
baka baka: (bakına bakına) menda3'k'omileri menda3'k'omileri
bakan: naziri
bakılmış: (araştırılmış) go3’k’omileri
bakım: (bakımlık) go3’k’omiloba
bakım: (bakış) go3'k'omila
bakımsız: umenda3’k’omileri, m3’vadela
bakınmak: o3’k’omilu
bakır: linci, t'angi
bakiye: amok'le
bakla: paxla
baklava: bak’lava
bakmak: o3’k’edu
(içeri bakmak, içeri bakınmak, içeri aralayıp kaçamak bakmak veya bakmak (kapıdan vb), gözleriyle süzmek: ama3’k’edu
kapıyı açtılar ve gizlice baktılar/kapıyı açtılar ve baktılar/nek’na gon3’k’es do ama3’k’edes)
(dışarı bakmak: gama3’k’edu
çocuk pencereden bakındı/çocuk pencereden dışarı baktı/berek oteşen kogamin3’k’edu)
(bakmak, yukarıya bakmak: go3’k’edu
pencereden baktılar/oteşen gami3’k’edes
ağaçlara baktılar/ncalepes kogo3’k’edes)
(yukarıdan aşağıya bakmak: gela3’k’edu
yukarıdan baktılar/jindolen gela3’k’edes)
(aşağıya bakmak, tepeden tırnağa boylu boyunca bakmak, tepeden tırnağa boylu boyunca süzmek, çocuklara bakmak, çocuklara bakıcılık yapmak, bakarak kontrol etmek (yemek vb): gyo3’k’edu
yemeğe baktılar/yemeği kontrol ettiler/gyaris kogyo3’k’edes)
(yukarıya bakmak: keşa3’k’edu
tepeye baktılar (bakındılar)/rak’anis keşi3’k’edes)
(aşağıdan bakmak, çabucak yukarıya bakmak, bir nesnenin cismin altından yukarıya bakmak, bir hedefe bakmak: e3’a3’k’edu
pencereden bakarken bana aşağıdan yukarıya doğru baktılar/oteşen vo3’k’ert’işi e3’ami3’k’edes)
(bakmak, kapalı bir yere veya derin bir yere bakmak, kapalı bir yerin içine bakmak, kapalı bir şeyi açıp bakmak (dolap vb): dolo3’k’edu
çocuklar tuvalet kuyusuna bakmışlar/berepek tuvaletişi inç’es kodolo3’k’ederenan)
(üzerinden bakmak, üstünden bakmak: ejo3’k’edu
odunun üzerine baktılar/üst taraftan odunun üzerine baktılar/dişkas ejo3’k’edes)
(araya veya arasından bakmak, aşağıdan yukarıya bakmak, aşağıdan yukarıya bir hedefe doğru bakmak
: eşa3’k’edu
çatıya baktılar/ç’eris eşa3’k’edes)
(bakmak, yukarıya bakmak, yukarıya çıkıp bakmak: ela3’k’edu
hele bir bak bakalım ne yapıyor?/hele ar k’ela3’k’edi, mu ikips?) (yukarı bakmak, yukarı bakınıvermek, yukarı bakarak yukarıyı süzmek, bir şeye alt taraftan bakarak gözucuyla süzmek: keşa3’k’edu
çocuk alt taraftan bakınıverdi (baktı)/berek tudendo keşi3’k’edu)
(bakmak, açıp bakmak, açıp kontrol etmek: go3’k’edu
lahanaya bak/lahanayı kontrol etmek/luqus kogo3’k’edi)
(toplu veya birikmiş bir nesnelere bakmak veya bakınıvermek, çepeçevre bakınıvermek, etrafını süzmek, etrafına bir seferde öylesine bakmak: goşan3’k’edu
ormana girerken ilk başta bir bakınıver, kötü hayvan veya başka bir şey olmasın/mt’k’as amaxtaşi ipti ar k’ayi kogoşin3’kedi, pat’işi skindina va na çkva mutu va rt’as)
(ön tarafına bakmak, bakınıvermek, irdelemek, bakıp incelemek: go3’o3’k’edu
bir adam giderken ön tarafdan baktı/ar mitxanik nit’uşi tudendo kogo3o3’k’edu
seni büyüttüm yetiştirdim şimdi büyüyüp yetişince (ayakların üzerinde palazlandıktan sonra) beni beğenmiyorsun/dovordi dogomçxvani, a3’i koge3’i3’k’edişi va memik’ardep)
(bakmak, bakınıvermek: menda3’k’edu
bir bak hele, ne arıyor/ar menda3’k’edi hele, mu gorups)
(karşılıklı bakmak, bir arada bakmak, bir arada bakınmak: ok’o3’k’edu
hepbirlikte onlara baktılar ve güldüler/ok’i3’k’edes do entepes iz’i3es)
bakmak: (bakınmak) gyo3’k’omilu
bakmak: (bakış) gen3’k’omilu
bakmak: (gözü açıp kapama vaziyetinde bakmak) okirçolu
barkaç: (büyük bakraç) gerdeli
barut ağacı: luk’umxa
baktırtmak: o3’k’edapu
bal: topuri
balçık: (çamur, çamurlu toprak, çamur deryası) ç’anç’axi
balçıkla(n)mak: (çamurla(n)mak) oç'anç'axu
balçıklı: ç’anç’axoni
baldır: (bacak) t'rik'i, ğanci
baldız: çilişda, oxraskua
balgam: ç’k’vala, xvali
balık: çxomi
balıkçı: maçxome
balıklı köyü: (hopa’da bir köy) zendit
balık oltası: (tahtadan ağız tarafı dar biçimde balık oltası) xulexi
balkon: balk’oni, perçe, gamak’ideri
balkon: (ön balkon) 3’alemona
balta: arguni
balyoz: k’yuski
bana: çkimda
bana göre: çkimebura
bandırmak: gelon3’u
baraj: xurgi
bardak: qvan3’i, k'vin3i
bargi: eÅŸya
barışmak: mo3'qvu
banyo yapmak: (yıkamak (canlıyı yıkamak), yıkanmak, banyo olmak) obonu
basketbol: xeÅŸbulti, basketboli
basmak: (ayak basmak) gedgu, gedumu, gedgitu
basmak: (sel basmak, su baskını) gyamkvu
bastırmak: (yüklenmek (kuvvet vermek)) nacinu, nocinu
bastırmak: (elle bastıtmak) obaz'gu
basur: mayasili
bastırmak: (kuvvet vermek, ıkınmak) gyacinu
(yatmak, uzanmak, yüzükoyun yatmak: amacinu/gamacinu
odanın için yatıyor/odas amacans
sadece yatıyor uzanıyor, başka hiçbirşey yaptığı yok/ar xvala amacans do gamacans, çkva mutu skani va ikips)
(bastırmak, kuvvet vermek: gyacinu
bana ayağını bastırma/k’uçxe mo gyomacinap)
(kucağına oturmak, yanlamasına yatmak, paralel istikamette uzanmak, paralel istikamette yatmak: gelacinu
yatakta uyuyor/oncires gelacans
kucağıma uzanma/p’odias mo gelamicinap)
(ön tarafından yatmak, ön tarafından uzanma: ge3’acinu
önüme uzanma/3’oxle mo ge3’aminer)
(yere düşmek: dolocinu
aşağıya doğru inerken düşüverdi/gemti gelit’uşi kodolicinu)
(yan istikamette yatmak, yan istikamette uyumak, herhangi bir köşede uyumak, herhangi bir köşede yatmak: elacinu
köpek yerde yatıyor/coğorik tude elacans)
(ön tarftan bastırmak: e3’acinu
bana ön tarafından bastırma (yüklenme)/mo e3’amicinup)
(alta taraftan bastırmak: ke3’acinu
altan destek verdi (altına yattı)/tude ke3’acinu)
(yatay istikamette yatmak: golocinu
yatakya uyuyor/oncires golacans)
(ortada bir yerde oturmak, ortada bir yerde yatmak: goÅŸacinu
yatağın içinde yatıyor/yatağın ortasında yatıyor (oturuyor)/oncires goşacans)
(ön mevkide (kapı vb) oturmak: go3’acinu
köpek çatını altında yatıyor/coğorik ç’eriş tude go3’acans)
(kapalı bir yerde yatmak, arada yatmak: meşacinu
kedi dikenliğin içinde yatıyor/k’at’uk daz’eupunas meşacans)
(kapalı bir yerde yatmak, kapalı bir yerde kapatmak, kapalı bir yerde hapsetmek: molacinu
odaya tıkıştılar/odaya doluştular/odas komolicines
onu odaya tıkıştırdılar (attılar)/eya odas komolocines
odanın içinde uyuma süretiyle mevcut/odada uyuyor/odas molacans
(arka tarafta oturmak, yan istikamette oturmak: mok’acinu
ne oldu sana böyle yüklenme bana arkamdan/esteri mu gağaodu mo mok’amiciner
dışarı çıktı ve çocuğun arkasından ona seslendi (çocuğu çağırdı)/gale kogamaxtu do beres mok’ucoxu))
(sertçe cevap ermek: ok’ocinu
bana sertçe cevap verme/mo mok’amicinup)
bastırtmak: gyacinapu
baÅŸ: (kafa, sonek) ti
başaşağı: tik’op’ali
başaşağı: (balıklama, yüzükoyun halde, baş aşağıya, balıklama vaziyette) t'ik'undali
baÅŸbakan: dudnaziri
başı dönmek: tiş gokt(al)u
başka: çkva, çkvaneri
başka başka: (türlü türlü) çkvadoçkva
başka birşey: çkvamutxani
başka bir yer: (herhangi başka bir yer) çkvasotxani
başkalaşmak: çkvaneroba
baş kaldırmak: (isyan etmek) tiş moğumu
başka türlü: çkvapebura
başköy: (hopa'da bir köy) mxigi
başlamak: geç’k’u, gyoç'k'(in)u
başlangıç: moç’k’va
başlanmış: (başlatılmış, eğitilmiş, terbiye edilmiş) mç’k’eri
başlanmış: geç’k’eri
başlangıç: geç'k'ala, geç’k’apule
başlangıç olarak: (ilk başlangıç, başlama işine yarayan) geç’k’apuroni
başlatılmış: geç’k’apineri
başlatmak: geç’k’apu
başlattırmak: gyoç’k’apu
başlık: (insan başlığı) p’ap’axi, kudi
başlık: dudgedvala
başoba köyü: (hopa’da bir köy) mxigoba
başöğrenci: dudmamgure
başöğretmen: dudmamgurapale
başörtüsü: (eşarp, bayan başörtüsü) şarba
başörtüsü: (bayan baş örtüsü) yazma
baş yardımcı: (baş yaver) dudmaşvele
baş yazar: dudmamç'arapale
baş yazı: dudnoç'are
bataklık: ç'anç'axepuna
batı: gyulva
batılı: gyulvanuri
batırılmış: (saplamış) me3igeri
batırmak: (saplamak) me3igu
batırmak: (ortasına batırmak veya saplamak (bıçak vb)) goxunu
batırmak: (sıcak suya batırmak, durulamak (elbise, çamaşır vb)) gyolibinu
batırmak: (ince çubukla ve/veya cisimle batırmak, ince bir çubukla saplayıp çıkarmak) go3xik'u
batmak: gyant’onu, gyont'unu
batmış: (batık) gyant’oneri
battaniye: (başlık, örtü) ortvali
bavul: camudani
bay: (beyefendi) k'oçumçane, dudp'axi
bayan: dudmandi
bayat: ndÄŸili
baygın: ok'onağureri
bayılmak: ok’onağuru
bayır: emti
baykuÅŸ: ololi, mÄŸu
bayrak: bandara
bayraklaÅŸmak: (bayrak ÅŸeklini almak) obandaru
bayram: bayrami
bazen: (bazıkere, bazı) namtini
bazı: (bazen) bazi
beddua etmek: genç’k’u
beddua ettirmek: genç’k’apu
beddualı: genç’k’eri
bedduasız: ugenç’k’e
bedel: bedeli, pasi
beÄŸeni: mo3'onda
beğenmek: mo3’ondu
beğenmemek: (anti hayranlık) umo3'onoba
bekar: (evlenmemiş erkek) uçilu
bekar: (evlenmemiÅŸ bayan) ukimoce
bekçi: mamçumale, mçmu
bekleme: çvala
beklemek: oçvu, oçumu, oçvalu
beklemek: (oyalanmak, gereksiz yere zaman geçirmek) oqond(in)u
beklemek: (heyecanla veya korkuyla istim halinde beklemek veya olma durumu, diken üstünde olmak (mecazi) z’ismoxunu
çocuğum uzakta, başına bir şeye gelecek diye istim üzerindeyim (korkmaktayım)/bere mendra miğun, ar mutu ağodasunon yado z’ispxer.
beklenti: medi, çvala, meşvena
bekletmek: oçvapu
bekleyiş: oçvala
bel: ÅŸka
bela: bela, ğurz’uli
bela olmak: (üstelemek, bela aramak) noçkinu
bela olmak: dolvabonu, belaÅŸ onoktu
bellemek: obelu
belge: rabisk'a
belki: mondo, bekim
ben: ma
benek: ç’ere
benim için: çkimişeni
benim(ki): çkimi
bensiz: uçkimeli
benzer: mengaperi
benzer oyun: baba3’aroni
benze(t)mek: mengap(in)u, ongap(in)u
beraber: (birden) artot
beraber(ce): (birlikte) ok'ok'ateri
bereket: bereketi
bereketli: bereketoni
besin: (gübre) mgvana
beÅŸ: xut
beşik: on3’eli
beÅŸinci: maxutani
beÅŸte biri: naxutali
beşyüz: xutoşi
beter: uproÅŸi
bey: beyi, aÄŸa
beyan: (konuşma ile alakalı sözlü beyan) ğarğalgedvala
beyaz: (ak) xçe
beyazlaşmak: gexçanu, mexçanu, oxçanu
beyazlaşmış: gamaxçaneri, gexçaneri
beyefendi: k’oçumçane, unçaşk'oçi
beyin: kuni, ti
beyinfırtınası: kunfurt'una
bezelye: frasuli
bıçak: xami
bıçak: (sakal traş bıçağı) skuafi
bıldırcın: ot’rik’e
bırakılmış: (serbest bırakılmış, azad edilmiş) oxuşkumeri, oxoşkveri
bırakmak: (koymak) dodvu
bırakmak: naşkvinu
bırakmak: (salık vermek) oxoşkvu
bırakmak: (ardına bırakmak, payına ayırmak) get’alu, gyut’alu, dot’alu
bırakmak: (üzerine bırakmak, üzerine koymak) gedvalu
bırakmak: (serbest bırakmak) oxuşkvinu
bırakmak: (ardına bırakmak) dot’alu
bıyık: oşmeşi
bıyıklı balığı: pon3’o
biçmek: oxerxu
biçmek: (kesmek) oç’k’iru
bildiri: (konuÅŸma bildirisi) ÄŸarÄŸala
bilek: xeqali
bilevlemek: olasiru
bilevlenmiÅŸ: gamalasireri, lasireri
bilgi: çkina, çkinapa, informa3ia
bilgili: çkineri
bilgin: (bilgili, bilmiş) çkinaperi
bilgi vermek: (açıklamada bulunmak) oxo3’onapu
bilinç: (var olma bilinci, kimlik bilinci, benlik) minoba
bilmeden: (bilinmeden) uçkinapu
bilmek: oçkinu
bilmiş: çkineri
bilye: mili, bilya
bin: (1000) ÅŸilya
bin: (otur, üzerine otur) gexedi
binlerce yıll(ar): şilya şilya 3’anape
bin yıl: şilya 3’ana
binici: (binek) gemaxvenci
bininci: maÅŸilyani
binmek: (at vb) gexunu
binmek: (üzerine oturmak) gexedu
bir: ar
birayaklı: ark’uçxoni
biraz: m3ika
birazcık: arm3ika
birazdan: m3ikaÅŸ k'ule
biraz önce: (demin) mdğura
biraz sonra: (birazdan) m3ika çkvaşi
birbirini(zi): artikarti
birbirini(zi): artimajura
birbirlerine: (birbirinize) artikartis, artimajuras
birçok: ardido
bir daha: (bir kez daha) arçkva
bir dahakinde: (birdahaki sefer(d/e)) arçkvaneris
birebir: artarti
birer: tito
birer birer: (teker teker) tito tito
biriktirilmiş: (bir araya getirilmiş, topluca, toplu şekilde) ok’obğeri
biriktirmek: (toplamak) ok’orobu
(biriktirmek, toplamak, bir araya getirmek: ok’orobu
mşkeye çıkmışkar ve fındık toplamışlar/mşkes eşaxterenan do txiri dok’oroberenan)
(içeride bir araya getirmek bir araya toplamak: amak’orobu
odunu ince ince parçalara ayırdım (böldüm) ve eve doldurdum/dişka mç’ipe mç’ipe dopçiti do oxoris amap’k’orobi)
(aşağıda toplamak, yerde toplamak, yerde biriktirmek (fındık vb), ardı sıra toplamak: gelak’orobu
ekinekte fındık topla/nap’iris txiri kogelak’orobi)
(orta yerde toplamak, ortasında toplamak, ortasında biriktirmek, aşağıda toplamak, yerde toplamak (fındık vb): geşak’orobu
çayda (çayın arasında) fındık topla/çayis txiri kogeşak’orobi)
(üzerinden toplamak, üzerinden almak, üzerinden biriktirmek (fındık vb): gejak’orobu
üzüm topla (üzerinden ala ala üzüm toplayıver)/qurz’eni kogejak’orobi)
(biriktirmek, yerden bir şey toplamak: dok’orobu
tavuklar ekmek kırıntılarını bir güzel biriktirdiler (yediler)/kotumepek punçxape ar k’ai dok’orobes)
(çukur yerde toplamak, derin bir yerde(n) toplamak, derin bir yerde biriktirmek: dolok’orobu
taşları kuyunun altında biriktirdim/kvape inç’eş tude kodolop’k’robi)
(arada biriktimek, kapalı bir yerde bir araya getirmek, tamamını almak, ardına hiçbir şey bırakmamak: keşak’orobu
o mevcut olan cevizin tamamını toplamışlar ve hiçbir şey bırakmamışlar/em na ren k’ak’alişi mteli xolo keşak’oroberenan do mutu skani va naşkverenan)
(alttan toplamak, aşağıdan toplamak, aşağıdan biriktirmek: e3’ak’orobu
fındığı silkele ve önümde(n) topla/txiri dopatxi do e3’amik’orobi)
( toplamak, toplanmış br şeyi tekrar toplamak: gok’orobu
fındığı tekrar (bir sefer daha) topla/txiri arçkva xolo gok’orobi
çocuklar fındık topladılar/berepek txiri gok’orobes)
(yandan toplamak, paralel istikamette toplamak, toplamak, ardı sıra toplamak: golak’orobu
elbiseleri topladı/dolokunepe golak’orobu)
(yukarıdan toplamak, toplamak: kelak’orobu
odunu toplamışlar/dişka kelak’oroberenan)
(arada toparlamak, bir istikamette toparlamak, yandan toparlamak, bir yerde toparlamak: goşak’orobu
mısır topladılar/lazut’i(s) goşak’orobes)
(önünde toplamak, altında toplamak: go3’ak’orobu
önümdeki eğrelti otunu topla/limxana kogo3’amik’orobi)
(herhangi bir yerde rastgele toplamak, toplamak: mek’orobu
ceviz toplamışlar/k’ak’ali komek’oroberenan)
(kapalı bir yrede toplamak, kapalı bir yerde biriktirmerk, gizli bir yerde toplamak, gizli br yerde biriktirmek, gizli bir yerde toplamak, yer yer toplamak, yer yer biriktirmek, arada biriktirmek, arada toplamak, toplamak, kapalı bir yerdeki bir şeyi toplama haliyle almak: meşak’orobu
çayları kenar(ını) kenar(ını) topla/çayepe kinari kinari komeşak’orobi
odaya elma doldurdular (biriktirdiler)/odas uşkirepe komeş’ak’orobes
odadaki elmaları bir güzel almışlar (alıp götürmüşler)/odaşi uşkirepe ar k’ai komeş’ak’oroberenan)
(tümsek bir yerde toplamak, tümsek bir yerde biriktirmek, rampa yerde toplamak, rampa bir yerde biriktirmek, yüksek bir yerde üzerinden toplamak, yüksek bir yerde üzerinden biriktirmek, yüksek bir yerde üzerinden almak: mejak’orobu
rampada cevizleri topla/tumbis nez’epe komejak’orobi)
(bir araya getirmek, biriktirmek/ok’ok’orobu
otu bir araya getir/ot topla (bir araya getirme haliyle)/tipi kok’ok’orobi)
biriktirmek: (bir araya getirmek) ok’obğu
biriktirmek: (bir araya getirmek (para biriktirmek)) ok’omalu, ok’oğu
biriktirmek: ok’imu
birim: arturi
birinci: maartani
birin(d)e: aris
birisi: (bir kimse) armitxani
birisi: (bir kimse (ergatif)) armitxanik
birisine: (bir kimseye, (datif)) armitxanis
birkaç: arjur
bir karış: (bir avuç, az miktarda) armt'k'o
birlik: birlik beraberlik) artoba, artneroba
bir önceki yıl: (geçmiş yıldan bir önceki yıl) go3'o3'ox
bir sefer: (bir defa) arfara, arÅŸa
birÅŸey: mutu
birÅŸey: (herhangi bir ÅŸey) armutxani
birtek: (bir tane) arteri
bir yan(dan): (bir taraf(dan), bir yönde(n)) ark’ele
bit: mt'i
bitirmek: (bitmek,) oçod(in)u
bitki: mzguda
bitkilemek: (otların yeşermesi) omzgudu
bitkili: mzguderi
bitli: mt’ioni
bitirici: (sonuncu, sonlandırıcı, sonlandıran) maçodinale
bitiş: çodina
bitkin: doç'k'inderi
bitki örtüsü: flora
bitmek: meçodu
bitmiş: (bitirilmiş) çodineri
biyografi: biografi
biz: çkin
bize göre: çkinebura
bizim için: çkini şeni
bizim(ki): çkini
blüz: buluzi
boğa: k’uro
boÄŸan: (boÄŸucu) maÅŸkvidale
boğaz: (insan boğazı) qali
boğazını sıkmak: qaliş oqozdu
boğazlı: qaloni
boÄŸdurtmak: noÅŸkvidapu
boğmaca: (hastalık türü boğmaca) k’ok’i3’a
boÄŸmak: noÅŸkvidu, oÅŸkvidu
bohça: boxça
bok: (inek boku) lazma
bok: (insan boku) k'undi
bok: (insan, ayı veya köpek tarafından bırakılan irice bok) koşori
bok: (ishal, sıvı şeklindeki bok) t'ra3'a
bok: (tavuk boku) 3’k’int’ili
bok böceği: (bok hayvanı) k'undişskindina
boklanmak: (boka bürünmek) ok’und(on)u
bok yiyen: k’undimç’k’omu
bol: (y)opÅŸa, boli
bollanmak: ombolanu
bolluk: (meyvanın bolca mevcut olması) o3ingolu
bol miktarda: (bayağı miktarda) eperi
boksör: (dövücü, döven) mabaxe
boncuk: moni
boncuk gözlü: (boncuk gözlü insan) tolimoni
borç: e3xa, borci, no3xe
borc almak: (borç vermek) no3xu
boru: purengi
bostan: getasule
boş: (dolmamış, dolmadan) upşu
boşaltma(k): (aktarmak) moçodu
boÅŸu boÅŸuna: (gereksiz ÅŸekilde, gereksiz yere, tamamen boÅŸu boÅŸuna, tamamen yalandan yere) mtelm3udiÅŸiÅŸi
boy: t’ani
boya: çisti
boynuz: kra
boynuz atmak: kraş geçamu
boyun: ciniki
boyun eğmek: (baş eğmek) tiş gendrik’u
boz: bresti
bozgun: ok'oxvala
bozmak: ok’oxu
bozrengi: boziÅŸperi
bozuk: (bozulmuÅŸ) ok'oxveri
böbrek: dirk'u
böcek: ğandala
böğürerek: (bağırarak (hayvan)) mğorineri
böğürmek: (bağırmak (hayvan)) mğorinu
böğürtlen: daz'ik'andğo
böğürtü: becğa
bölge: pağa, gomorgva
bölmek: (paylamak, pay etmek) ok'ortu
bölü: k'orta
bölücü: (ayırıcı) ma(o)k'orte
bölüm: no3'ile
bölünmüş: (pay edilmiş, paylanmış) ok’orteri
börek: bureği
böylece: (bu şekilde) aşote
böylelikle: (böylece) aşopete
böylesi: amk'ata
böyle(si): aşo, asteri
bu: (işaret sıfatı) am
bu: (iÅŸaret zamiri) aya
bucak mahallesi: (hopa'da bir köy) bucaği
budak: qaÅŸtoli
budala: bedixaman3a, kandara
budalalaÅŸmak: (aptallaÅŸmak, savsaklaÅŸmak) oxaman3u
budamak: goxvu
(içeriye atmak, içeriye almak (odun vb): amaxvu
odunları içeri al (at)/dişkape doloxe kamaxvi)
(delmek, dışarı almak, dışarı atmak (odun vb): gamaxvu
bu duvarı matkapla del bana/am daraba mat’k’ap’ite kogamamixvi
odunları dışarı atmışlar (almışlar)/dişkape gale kogamaxverenan)
(budamak, yapraklarını dökmek: goxvu
ağacı buda/nca kogoxvi
ağaçların yaprakları tamamen dökülmüş/ncapeşi but’k’apek mteli xolo koguixveren)
(gömmek: doxvu
rızayı bugün gömecekler/rıza andğa doxvasunonan)
(aşağıya doğru itelemek, aşağıya doğru yuvarlamak (odun vb): gelaxvu
odunları yuvarladılar (aşağıya doğru itelediler)/dişkape kogelaxves)
(yukarıdan aşağıya doğru ve bayırdan, yukarıdan aşağıya doğru rampadan itelemek, yukarıdan aşağıya doğru yuvarlamak, yukarıdan aşağıya doğru bayırın veya rampanın üzerinden itelemek veya yuvarlamak, üzerine atarak başka yere aktarmak (toprak vb): gejaxvu
toprağı aktarmışlar/toprağı kazıyıp aşağı doğru dökmüşler/let’a kogejaxverenan)
(yıkmak, dökmek: doloxvu
odunları dökmüşler/odunları yıkmışlar/dişkape kodoloxverenan)
(rampa veya dik bir yerden aşağıya doğru itelemek veya dökmek: gelaxvu/yexvu
odunları aşağıya doğru dök (salla/gönder)/dişkape gemtumani kogelaxvi
evin arkasındaki rampanın toprağını evin arkasına dökmüşler/jimok’aşi let’a oxoriş k’ap’ulas yexverenan)
(alttan yukarıya doğru çıkarmak, alttan yukarıya doğru atmak, alttan yukarıya doğru aktarmak (toprak/odun vb): eşaxvu
odunları yukarıya doğru at (aktar)/dişkape emtumani keşaxvi)
(aşağıdan (tümsek bir yerin altından) tümsek bir yere aktarmak: yexvu
otu yukarıya doğru attı (aktardı)/tipi emtumanis kexvu)
(delmek, yuvarlaklaştırmak, bir aletten yardım olarak dikmek: goşaxvu
sırıkları demir sille dik/xaşarepe lomite kogoşaxvi)
(atmak, rastgele dökmek: mexvu
yukarıdan at (dök)/jindolen komexvi)
(yukarıdan aşağıya dökmek, bir şeyin üzerinden yukarıdan aşağıya doğru dökmek (atmak/aktarmak): mejaxvu
yukarıdan dök(ül)müş)/jindolen komejaxveren)
budanmış: goxveri
bu gece: am seri
bugün: andğa
bugünkü: andğaneri
buÄŸday: dik'a
buhar: keÅŸuri
buket: (adet) k’ak’ali
bulamak: (sulu yemeğe ekmek vb bir şey katarak karıştırmak) gok'vançxu
bulanmak: omÄŸiru, gomÄŸinu, mÄŸiru
bulanmış: gomğineri, mğireri
bulanık: mğiri
bulantı: (mide bulantısı) blez'ga, txora
bulaşıcı: k’limura
bulaşık: menoçxe
bulaşmak: (hastalık bulaşmak) dvak’linu, nak'limu, nok’limu, mek’limu
bulaşmış: dvak’lineri, nak’limeri
buluÅŸmak: (biraraya gelmek) ok'oxtu
bulut: p'ula
bulvar: k’azoni
buruşmak: (pörsümek) o3xuk'u
buruşmak: oncğimu, obuz’g(in)u
buruşturarak: (şapurdatarak, buruşturma haliyle (ağız vb)) t’ak’eri
buruşturmak: (ağzını buruşturmak) ot'ak'u
buruşuk: (ezik büzük) ncğimeri
but: buti
but: (tavuk butu, tavuk kalçası) t’ut’uli
butlamak: ot'ut'onu
bu taraf(a): akole
bu tarafdan: amk’elendo
bu kadar: ak’o
bunalmak: (daral gelmek, sıkılmak) onadu, madu, nadu
bunamak: (bunamak, aklını yitirmek) noşiş elastumu, nosiş oxostimu
bunamak: opant’u
bun(d)a: amus
bundan böyle : (bundan sonra) a3’işk’ule
bundan sonra: amuÅŸk'ule
bunlar: antepe
bunlar: (ergatif) antepek
bunlar(a): (datif) antepes
bunun: amuÅŸ
bunun için: (bu sebepten (dolayı/ötürü) vb) amuşeni
burada: ak, akonaÅŸi(s)
buradan: akolen(do), ak(ona)ÅŸen
buralı: akonuri
buraya: ak, akonaÅŸi(s)
burası: ak, akonaşi
burgu: mok'irk'a
burun: çxundi
burun kıvırmak: nik'ardinu
burun pisliği: 3’k’int’ili
buruÅŸmuÅŸ: 3xuk'eri
buruşturulmuş: 3xuk’ineri
buruşuk: 3xuk’eri
bu akÅŸam: amseri
bu sabah: amç'umani
bu sene: an3’i
bu seneki: an3'ineri bu yıl: an3’i
bu yılki: an3'ineri
buz: doÄŸi, buzi
bükmek: (karşılıklı bükmek, karşılıklı bükülmek, bükülmek) ok’ondrik’u
bükmek: (bükülmek, eğmek) mendrik'u, ondruk'u
bükük: (eğik, ikibüklüm) drik'eri, mendrik’eri, ok’ondrik’eri
bülbül: mapşalia
bürünmek: noktu
bürünmek: (bitki örtüsüne bürünmek) ofloru
bürünmek: (kalıp şeklini almak, kalıba bürünmek) oğabu
bütün: (büsbütün, herşey) mteli
büyük: didi
büyük: (daha büyük, evin byüğü, en büyük olan) umçane
büyükanne: dinana, nandidi
büyük ay: didituta
büyük ayı üzümü: 3anqo
büyükçe küp: ariani
büyükdüzlük: (ova) zendidi
büyük şehir: didnoğa
büyüme durumu: (büyüme hali) rdala
büyümek: ordu, odidanu
büyü(t)mek: (kalkınmak, gelişmek) ordu, mordu, omordu
büyüttürtmek: (geliştirtmek, yetiştirtmek) ordapu
büyüt(türü)lmüş: mordaperi
büzmek: oxup'u

Please reload

Lazuri Doviguram

bottom of page