top of page

O - Lazuri - Turkuli

O - Harfi ile başlayan Lazca Türkçe sözcükler

o
obadgalu: debelenmek
obadu: doÄŸmak, yaÅŸlanmak (bay)
obaxu: dövmek, dayat atmak
obalan3u: dengelemek, dengeye oturtmak
obandalu: sendelemek, tökezlemek
obandaru: bayrak ÅŸeklini almak
obangu: davul vb nesnelere vurarak ses çıkartmak
obarbalu: yüksek sesle anlamsız saçma sapan konuşmak
obardu: mısır sapı yığını yığma (kazık çevresinde)
obargu: yerleşmek, konuşlanmak, yerli yerine düzeltmek, taşınmak, yeni bir yere taşınmak, yeni bir yere yerleşmek, yerleşmek, toparlamak (ev eşyası vb)
obaru: esmek (rüzgar vb), şişirmek, şişmek
obaz'gu: dayamak (destek vermek), basmak (elle bastırmak), bastırmak
obecğu: yüksek sesle iğreti bir şekilde bağırmak, yüksek sesle iğreti bir şekilde nara atmak
obelu: bellemek
obergu: çapalamak, kazma ile kazımak
obÄŸe: yuva
obğu: dökmek, serpmek
(amobğu: içine atmak, içine doldurmak
guguliÅŸ tipi bagenis komobÄŸes/guguli otunu mereÄŸe doldurdular)
(gamabğu: dışarı dökmek, dışarı atmak
dişka gale kogamobği/odunu dışarı at (dök))
(gobğu: dökmek
çayis gyubre kogubğes/çaya gübre döktüler)
(gelabğu/gelobğu: biryere veya yan tarafa dökmek, bir şeyin üzerine dökmek (odun vb)
kinaris txiri kogelobğes/kenara fındığı attılar (döktüler))
(goşobğu: dağıtmak
let’a mo goşobğup!/toprağı dağıtma!)
(gejobğu: üzerine dökmek, tekrardan bir kat daha dökmek
gelaxunonis dişka kogejobğerenan/oturağın üzerine odun sermişler (atmışlar/dizmişler)
çonçis kogejobğerenan/kuru yaprakların üzerine atmışlar (sermişler))
(dobğu: dökmek
punçxa dobğeri dobğeri mo gulur/ekmek kırıntısı döke döke gezme)
(ejobğu: üzerine ilave etmek
txiris ejobğerenan/fındığın üzerine atmışlar)
(keşobğu: yukarıya doğru çıkarıp dökmek, kapalı bir yerden çıkartıp bir tarafa aktarmak
mskibuş ğurnis keşobğerenan/değirmen taşının oluğuna doldurmuşlar)
(meşobğu: kapalı veya gizli bir yere doldurmak
mtugik seriş gverdis xut’ulas txiri komeşobğeren/fare gece yarısında deliğe fındık doldurmuş)
(elobÄŸu: yandan biriktirmek, paralel istikamette biriktirmek, doldurmak, bir kenara biriktirmek, bir kenara doldurmak, bir kenara atmak
berepek kinaris k’vanç’alape kelobğerenan/çocuklar kenara çakıl taşlarını biriktirmişler)
(e3’obğu: ilave ederek doldurmak (ateş), altına dökmek altına sermek, altına doldurmak, kapalı bir yerin altına biriktirmek
balk’oniş tude dişka e3’obğerenan/balkonun altına odun dizmişler (biriktirmişler)
daçxiris dişka mo e3’ubğap/ateşe odun ilave etme)
(go3’obğu: önüne doğru sermek, önüne doğru vermek (inek vb), önüne doğru dökmek, önüne doğru ilave etmek
txiri p3xunupt’işi arçkva xolo go3’omibğes/fındık ayıklarken tekrar önüme ilave ettiler)
(mebğu/nobğu: ince ince sebzeler için tohum ekmek, dökmek, üzerine aktarmak, üzerine dökmek, bir yerden başka bir yere aktarmak
mo memobğap/üzerime dökme
ç’k’emi konobğes/tohum ektiler)
(mok’obğu: arka tarafa dökmek, arka tarafa biriktirmek
dişka oxorişi k’ap’ulaşk’ele komok’ubğes/odunu evin arka tarafına biriktirdiler (getirdiler))
(ok’obğu: herhangi bir açık arazide biriktirmek, herhangi bir yerde biriktirmek, herhangi bir yerde bir araya getirmek, bir araya getirmek, biriktirmek
ont’ules tipi kok’obğes/otu tarlada bir araya getirdiler (topladılar))
obiru: türkü söylemek, sarkı söylemek
obiÅŸxa: cuma
oblez'gu: midesi bulanmak, midesi ekÅŸimek
obodale: meşgale, vakit geçirme yeri
obodu: uğraşmak, oyala(n)mak, zaman geçirmek
obaÄŸu: yetmek, yetinmek
obonale: hamam
obonu: banyo yapmak, yıkamak (canlıyı yıkamak), yıkanmak, banyo olmak
obonz'olu: bolca tüylemek, bolca tüylü olmak
obri3’u: yırtmak, parçalamak
obundğolu: tüylemek, tüylenmek, yolmak
obundğulu: saldırma suretiyle bir kimsenin saçını başını dağıtmak
oburğu: küflenmek
oburu: yama yapmak, yamalamak
obutu: uyuÅŸuk olmak, uyuÅŸuklaÅŸmak
obuzalu: yürümek (karınca, böcek vb hayvanların yürümesi)
obuz’g(in)u: uyuşmak, buruşmak
obu3xu: tırmakla tarla vb şeyleri düzeltmek, tırmıklamak, tırnaklamak
ocacgu: ince ince parçalara ayırmak, saçmalamak, gereksiz yere ses çıkarmak, gereksiz yere konuşmak, cac cac ses çıkarmak (sesteş)
ocaÄŸi: aile, ocak
ocera: inanç
oceru: inanmak, iman etmek
ocaÄŸi: ocak
ocgialu: uğultu çıkarmak, çağlamak, dere, ırmak, nehir vb akışı veya akarken çıkardığı gürültü, gürültü (sesteş)
ocginu: yenmek, zafer kazanmak
ocğat'u: göze hoş gelmeden ışıldamak, cırtlak renkte olmak
ocoxinapu: seslendirtmek, çağırttırmak
ocox(in)u: seslenmek, çağırmak
(amacoxinu: yukarı doğru seslenmek, yukarı doğru çağırmak
emtumani amucoxi/yukarı tarafa doğru (ona) seslen)
(gamacoxinu: aşağıya doğru seslenmek, aşağı doğru çağırmak
gemtumani gamucoxi/aşağı doğru (ona) seslen)
(gelacoxinu: aşağııya doğru seslenmek
gemtumani gelavucoxi/aşağı doğru (ona) seslendim)
(eşacoxinu: yukarı doğru seslenmek
emtumani eşavucoxi/yukarıya seslendim)
(elacoxinu: aşağı doğru seslenmek
gemtumani elavucoxi/aşağıya doğru (ona) seslendim)
(e3’acoxinu: bir şeyin altından veya alt tarafından yukarıya doğru seslenmek, yukarı mevkideki üst bir yere seslenmek
ç’eris gexet’uşi e3’avucoxi/o çatıdayken ona seslendim)
(mok’ocoxinu: arkasına seslenmek, yüzüne doğru sertçe konuşmak
melendo kamuk’ucoxi/karşı tarftan seslen
nena mok’omicoxup/yüzüme sertçe konuşma)
(ok’ocoxinu: karşıdan karşıya veya karşılıklı seslenmek, karşıdan karşıya çağırmak, karşılıklı teyitleşmek, karşılıklı sözleşmek
mşkeşa kok’ovicoxit/mşkede buluşmak üzere teyitleşik)
ocok'oçi: dağadamı, margal mitoloji karakteri
ocund(in)u: öpmek, öpüşmek
oc(vin)u: otlamak, otlatmak
oçaçxalu: çağlamak, çağıldamak (sesteş)
oçaçku: ince ince doğramak, ince ince parçalara ayırmak, saçmalamak, çaç çaç ses çıkarmak (sesteş)
oçalamuru: gözü yaşarmak
oçalişu: çalışmak
oçanu: meyva vermek, mevcut olmak (meyvanın dalında mevcut olması))
(amaçanu: (cansız) dalında alt mevkide mevcut olmak (meyva vb), dalında alt kesimde mevcut olmak (meyva vb)
muperi mskva m3xuli amaçans/ne güzel armut var (dalında))
(gamaçanu: (cansız) dalında uzak yerde mevcut olmak, dalında yukarıda mevcut olmak (meyva vb)
dudis m3xuli gamaçans/yukarıda (ağacın zirvesinde) armut mevcut)
(goçanu: (cansız) dalında meyvanın mevcut olması, meyvanın yeyişmesi
mç’ipe mç’ipe txirepe koguiçanu/ufak ufak fındıklar yeyişti (dalında mevcut oldu))
(gelaçanu: (cansız) dalında mevcut olmak (meyva vb)
fındık dalında mevcut olmuş (dalında yeyişmiş)/txiri qapes kogeliçaneren)
(doloçanu: (cansız) derin bir yerde mevcut olmak (ot vb), batırmak, saplamak (ot vb)
oxoriş tude daz’ik’andğo doliçaneren/evin altında böğürtlen yeyişmiş)
(eşaçanu: (cansız) dalında arasında mevcut olmak, ortasında mevcut olmak, mevcut olmak, açmak (çiçek vb), sürümlemek (ot, yaprak vb)
pukirepe keşiçaneren/çiçekler açmış)
(elaçamu: yandan ilavelenmek, yanan mevcut omak (meyva vb), bela olmak, rahatsız etmek
ot türemiş/tipi eliçaneren
beres mo elaçap, raxati naçkvi (koxuşkvi)/çocuğu rahatsız etme, rahat bırak)
(golaçan: yandan mevcut olmak, paralel istikamette mevcut olmak (ot vb), filizlenmek (çay vb)
çayepe kogeliçaneren/çaylar filizlenmiş (yetişmiş))
(goşaçanu: mevcut olmak, açmak, sürülmemek, seyrek seyrek şekilde mevcut omak (ot vb)
o ne güzel çiçekler açmış öyle/em muperi mskva pukirepe goşiçaneren eşo
çayepe eşo aşo goşaçans/çaylar ara ara (seyrek seyrek) mevcut)
(meçan: mevcut olmak (meyva vb)
qas m3xuli meçans/dalda armut mevcut)
(meşaçanu: (cansız) dalında arada örtülü veya kamufleli bir yerde mevcut olmak (ot vb), ara ara seyrek şekilde mevcut olmak
daz’epunaş doloxe k’andğope meşaçans/dikenliğin içinde böğürtlenler mevcut
ğalis burği meşaçans/derede burği bitkisi mevcut)
(moçan: ayakkabıyı giyinmek, yerde veya alt mevkide mevcut olmak
modvalu komoiçani/ayakkabıyı giyin)
(mok’oçan: yandan mevcut olmak, arkadan mevcut olmak (meyva vb)
k’ap’ulaşk’elen gyuli komok’oçaneren/arka tarafta gül yeyişmiş (mevcut olmuş))
(mojoçanu: üzerinde mevcut olmak (ot vb), örtmek (kapak vb)
pot’lik’as k’apaği komojoçani/şişeye kapağı tak)
(ok’oçau: yan yana mevcut olmak, beraber şekilde mevcut olmak (ot vb)
gyulepe ok’oiçanerenan/gülleri üzerine takmışlar (yakasına vb))
oçxant'u: parlamak, ışıldamak
oçxap’alu: su sıçratmak, sıçratmak, suyun içinde su sıçratma haliyle yüzmek vb
oçxap’u: sıçratmak
oçxnonapu: rahmetli etmek, rahmetli olmak
oçxok’u: eski püsküleşmek, hurdalaşmak
oçxrialu: gürüldemek (su vb sıvı)
oçxu: yıkamak (bulaşık, sebze meyve vb)
(gamaçxu: yıkamak
oxori kogamaçxes/evi yıkadılar)
(gyoçxu: yıkamak
xe mo gyoçxip/elini yıkama)
(gelaçxu: aşağıya doğru yıkamak
merdiveni kogelaçxi/merdiveni yıka)
(ge3’açxu: ön tarafı yıkamak (su vb sıvı ile)
oxoriş 3’oxle koge3’açxerenan/evin önünü yıkamışlar)
(dolobunu: musallat olmak, bela olmak
oç’aruşi kodolomabonu/yazı yazılması gereken şeyden ötürü belaya kaldım/ona yazı yazma işiyle belaya kaldım)
oçxvinu: durulamak
oçiçk(an)u: yumuşamak
oçiçu: güvelemek, güvelenmek
oçildre: kuzey
oçildr(on)uri: kuzeyli
oçilu: evlenmek (bay)
oçiluşi: evlenmekle alakalı, evlenmesi gereken
oçinçolu: tahta vb maddelerin güvelenip eskimesi veya çürümesi
oçinadu: tembih etmek
oçinu: tanımak
oç’işi: (k’ap’ula) sırt
oçitapu: yardırtmak
oçitu: yarmak (odun vb), uzun uzun parçalara ayırmak
oçkinu: bilmek, yer seçmek, kendine ayırmak, tahsis etmek, sanmak, zannetmek
oçkv(in)u: yollamak, göndermek (canlı varlığı göndermek)
(amoçku: içeri göndermek, içeri almak, içeri sokmak
puci doloxe mo amoçkumer/ineği içeriye alma/ineği gönderme (sokma))
(gamoçku: dışarı çıkarmak, dışarı almak, dışarı göndermek
geni gale kogamoçkvi/danayı dışarıya çıkart)
(goçku: göndermek, gezdirmek
berepe goçkvi/çocukları gezdir
mankana gogaçkven i?/araba kullanabilir misin?) (geloçku: aşağıya doğru indirmek, aşağıya doğru göndermek
berepe gemtumani gelovoçkvi/çocukları aşağıya doğru gönderdim)
(doloçk(v)u: derin bir yere sokmak, derin bir yere indirmek, derin bir yere göndermek, kapalı bir yere indirmek, kapalı bir yere göndermek, kapalı bir yere sokmak
bere ğalis kodoloçkves/çocuğu dereye indirdiler (soktular))
(eloçk(v)u: yukarıdan göndermek, yukarıya göndermek
bere jilendo keloçkves/çocuğu yukarıya gönderdiler)
(mok’oçk(v)u: yan taraftan göndermek, karşı tarafa getirmek veya göndermek, arkadan göndermek
bere komok’oçkveren/çocuğu göndermiş)
(keşoçk(v)u: yukarıya doğru çıkartmak, yukarıya doğru göndermek
bere jile mot keşoçkvi/çocuğu yukarıya niye gönderdin
bere cas mot keşoçkvi/çocuğu ağaca niye çıkarttın)
oçod(in)u: bitmek, bitirmek
oçu: korumak
oçuçunu: ılıklamak, ılıklaşmak
oçumu: beklemek, kollamak
oçunçolu: ufalamak
oçvala: bekleyiş
oçvale: bekleme yeri, durak
oçvalu: beklemek
oçvapu: bekletmek
oçvu: beklemek, korumak
oç'abu: yapışmak (sıvının yapışması), musallat olmak ve/veya olunmak
oç’aç’u: ezilmek, ezilmek büzülmek, ezilip büzülmek
dibadaşi nunk’u teneke steri dogiç’aç’asunon/yaşlandığında yüzün teneke gibi ezilip büzülecek
oç'anç'axu: balçıkla(n)mak, çamurla(n)mak
oç'and(in)u: müzik çalmak, müzik vb yayını yapmak
oç'angu: tırnak ve/veya pençe atmak
oç’arale: yazıhane
oç’aru: yazmak
oç’aruşi: kalem
oç’at’ale: (o3afale) çatallık
oç’qanu: kuvvetlenmek
oç’qip’u: ezilmek, ayaklarıyla ezmek veya ayak topuklarıyla ezmek, çise yağması, çiselemek
oç’xak’u/oçxik’u: ezilmek, arasına kalıp ezilmek, ezilip büzülmek
oç'ik'ç'ik'u: cikciklemek
oç’ik’onu: yolup parçalamak
oç'inaxu: çiğnemek (ayakla), ezmek (ayakla)
oç’inç’qvalu: gıdımlamak
oç’irç’inu: ç’ir ç’ir ses çıkarmak (sesteş), kendi kendine söylenip durmak/sürekli sitep etmek (bayanlar için kullanılır)
oç’irt’olu: sessizce konuşmak, kulağa fısıldamak
oç'iru: lazım olmak
oç'it'anu: küçülmek, küçültmek
oç’k’adu: çakmak, mısır vb mahsülün dalında olgunlaşması
oç’k’ap’u: su sıçratmak, su sıçratmak, deniz suyunun taş veya kayalara çarpması (dalganın kayalara vurması ile oluşan su çarpması veya sıçraması vb)
oç’k’iralu: gıcırdamak
oç’k’irapu: doğratmak, doğratırmak, kestirmek, kestirtmek
oç’k’iru: doğramak, biçmek, kesmek, yoğurdun mayalanması vb yoğurt olma süreci
oç’k’omale: yiyecek, katık, besin
oç’k’omu: yemek yemek
oş’k’omuşi: yeyilecek, yenmesi gereken
oç'opinale: av yeri, av diyarı, tutma yeri, av sahası
oç'opu: yakalamak, tutuklamak
oç’u: fırında veya sobada pişirmek, elbise dikmek
oç'umare: sabah, sabak vakti
oç’urç’ulu: ç’ur ç’ur ses çıkarmak (sesteş), kendi kendine söylenip durmak (bayanlar için kullanlır)
oç’utura: evin dış tarafındaki merdiven eşiği
oda: oda
oç'vinu: kavurmak, kızdırmak (yağ vb)
oç’vu: yakmak
odagu: musallat olmak, illetlenmek, ince ince kesmek, ince ince doğramak, ince ince kesmek suretiyle dağıtmak
odelu: delirmek
oderdu: dertlenmek
odidanu: çoğalmak, büyümek
odude: veri, done, kaynak
oduzanu: düzlemek, düzeltmek
odvinu: tutuşturmak, tutuşturmak, yakmak (lamba, sigara, ışık vb)
ofarfalu: alevlenmek (ateşin sert bir şekilde ses çıkarak parlaması vb)
ofilu: dilimlemek
ofi3iuri: resmi
ofi3iroba: resmiyetçilik
ofi3iru: resmi olmak, resmileÅŸmek
ofloru: bitki örtüsüne bürünmek
ogagu: karşılaşmak
ogargu: yaramak, faideli olmak
ogibu: piÅŸirmek
ogigant'u: dev olmak, dev gibi olmak
oglicu: el sürmek, sıvazlamak (avuç vb)
oginz’anu: uzamak
ogoru: aramak
ognapa: duyuru, ilan
ognapu: duyurtmak
ognu: duymak
ogricu/ogrişu: temizlemek, paspaslamak (döşeme vb tahtaları bezle temizleme işlemi)
ogri(mo)nu: yuvarlamak
ogulu: gezmek, dolaşmak, etraflıca çevirmek, karşı durmak, diklenmek
ogumu: çepeçevre etraflıca çapalamak, seyreltmek (mısır vb), dolaştırmak
oguru: öğrenmek, öğretmek
ogvap’u: birbirine geçmek, sarmaş dolaş olmak (ip vb), birbirine dolanmak
ogverdu: yarı hale getirmek, yarımlamak
ogyagu: alışmak
ogyare: yemekhane, mutfak
ogzala: tutuÅŸturulan, tutuÅŸturma iÅŸine yarayan, gitme iÅŸine yarayan
ogzalu: yollanmak, gitmek
ogzu: yakmak, tutuÅŸturmak
oğabu: kalıp şeklini almak, kalıba bürünmek
oğaminu: hazımsızlık (balık vb yedikten sonra)
oğapu: götürtmek, renk değiştirmek
oÄŸarÄŸalu: konuÅŸmak
oÄŸaribu: maÄŸdur olmak, garipleÅŸmek, garip olmak
oğaru: çizmek, rastgele çizmek, karalamak
oğerdinu: kandırmak, aldatmak
oÄŸinde: engel
oğindu: engellemek, alı koymak, mani olmak
oÄŸirÄŸolu: ellemek (eÅŸya vb nesneleri ellemek)
oğirsu: değerle(n)mek, kıymetle(n)mek
oğiru: hırlamak
oğmale: yük
oğmalu: götürmek, taşımak
oğmaluşi: götürülecek, götürme ile alakalı, gütürülmesi gereken, getirilmesi gereken, yük
oğnosu: akıllanmak, aklı yerine gelmek
oğobu: çitle çevirmek, etrafını çevirmek, çembere almak
oğocgu: kaba saba olmak, kabalaşmak, kaba saba görünmek
oğoderi: edilmiş, davranılmış
oğodoba: davranış, hal, durum
oÄŸodu: davranmak, etmek
oğu: götürmek
(amağu: (cansız) içeri almak, içeri götürmek, içeri getirmek
dişka kamiği/odun getir/odunu içeri al
tipi bak’is amiği/otu ahıra al)
(gamağu: (cansız) dışarı almak, dışarı çıkarmak, dışarı getirmek, dışarı götürmek
odaşen dişka gamiğerenan/odadan odun çıkarmışlar
dolokunepe gale kamiği/eşyaları dışarı çıkart)
(goğu: (cansız) çepe çevre çevirmek, çepe çevre çevrelemek, etrafını çevirmek
ont’uleşi luqu koguğes/tarladaki lahanayı çepeçevre sarmışlar (etrafını sarmışlar)
luqus koguğes/lahananın etrafını çevirdiler/lahanayı çevirdiler)
(gelağu: (cansız) aşağıya indirmek, aşağıya taşımak
oğmale kogelaviği/yük indirdim/aşağıya doğru yük taşıdım
gyari kogeliÄŸi/yemek indir)
(keşağu: yukarı çıkarmak, yukarı almak, yukarı götürmek, yukarı getirmek
dişka emtumani keşaviği/odunu yukarı doğru çıkardım
oç’k’omale keşiği/yemeği çıkar (yukarı çıkar)
(gejadgu: (cansız) üzerine koymak, üzerine almak, üzerine koymak
sobas k’uk’uma kogejadgi/sobanın üzerine gügümü koy)
(doloğu: çukur bir yere indirmek, dip bir yere indirmek, dip bir yere sokmak, derin veya kuyu bir yere indirmek, kapalı bir yere sokmak (el vb)
k’uyis xe kodoloviği/kuyuya elimi indirdim (soktum)
xe mo doloÄŸap/elini sokma)
(eşağu: (cansız) aşağıdan yukarıya doğru çıkarmak
mgvana muepeten na eşaviği ar kogiçkit’ik’on!/gübreyi ne zorlukla yukarıya çıkardığımı bir bilseydin!
dişka keşiği/odunu çıkar (odunu yukarı çıkar))
(elağu: (cansız) yukarıya çıkarmak, yukarıya götürmek, yukarıya getirmek
e k’ulani, oğmale keşiği/e kızım, yükü çıkar(ıver)
arguni keliği/baltayı aşağıı indir)
(goşağu: (cansız) arasından seçmek, ortasından çıkarmak, ortasından seçmek, arasından seçip çıkarmak, arasından seçip ayıklamak (ot vb)
lazut’iş doloxe tipi kogoşiğes/mısırın içinde(ki) otu çıkardılar (temizlediler/seçtiler)
tipi goşiğes/otu seçip çıkardılar (ayıkladılar))
(go3’ağu: almak (para almak, borç para almak vb), geri almak, önünden almak
andğa osmanişen para kogo3’avuği/bugün osmandan para aldım/bugün osmandan ödünç para aldım)
(onağu/gonağu/gomağu: engel olmak, mani olmak, ayak altına dolanıp bela olmak, musallat olmak
ey gidi bere mo gomağer/ey gidi çocuk bana ayak bağı olma/ey gidi çocuk başıma bela olma
k’uçxes mo gomağer/ayak altında dolaşma/ayağıma dolanma)
(moÄŸu: getirmek
3’k’ari komomiği/bana su getir)
(mejoxu: yüksek bir yerden yuvarlanmak, bayır bir yerden yuvarlanmak, rampa bir yerden yuvarlamak, rampa bir yerden dökmek, rampa bir yerden itelemek
dişka komejoxves/odunu yuvarladılar)
(mok’ağu: arka tarafa veya başka tarafa aktarmak, arka tarafa veya başka bir yere getirmek (götürmek), güneşin batması, karşı tarafa veya karşıdan karşıya getirmek/götürmek
oxoriş 3’ale leta mok’iğes/evin altına toprak taşıdılar
mjorak komok’uğu/güneş battı)
(moşağu: arasından/aradan çıkarmak, aradan seçip çıkarmak
dişka moşağuşi miğunan/çıkartmamız gereken odun(lar) var/odun çıkartma işimiz var)
(mojoxu: yık(ıl)mak (ev vb), yüksek bir yerden yuvarlanmak, bayır bir yerden yuvarlanmak, rampa bir yerden yuvarlamak veya dökmek, rampa bir yerden itelemek, yıkılmak
oxori mojixveren/ev yıkılmış)
(ok’oğu: bir araya getirmek, biriktirmek
geç’areri kok’oğes/para biriktirdiler)
oÄŸulu: yanlaÅŸmak
oğuminu: sızmak
oğurapu: öldürtmek
oğuru: ölmek
oğvanç’u: makasla veya kesici bir aletle kağıt vb nesneyi kesme suretiyle ince ince parçalara ayırmak, traş etmek
oÄŸvaru: olukla(ÅŸ)mak (su vb), sel basmak
oqazu: yontmak, sivirileştirmek (ağaç vb)
oqinoba: soğukluk, soğuk vakti, soğuk zamanı
oqinoreri: donuk, mat, soÄŸuk (soÄŸuk halde), soÄŸumuÅŸ
oqinu: üşümek, soğumak, soğuklaşmak
oqiru: ötmek (horoz vb kanatlı hayvanların ötmesi)
oqomeqonu: zincirleme, zincirleme kaza
oqomeqonuş k’eza: zincirleme kaza
oqominu: kurak olmak, kuraklaÅŸmak
oqond(in)u: beklemek, oyalanmak, gereksiz yere zaman geçirmek
oqonu: götürmek (canlı)
(amaqonu: içeriye doğru götürmek, içeri sokmak (canlı)
berepe doloxe amiqones/çocukları içeriye soktular
pucepe bak’is amaqonu va giçkin i?/inekleri ahıra almayı bilmiyor musun?)
(gamaqonu: dışarıya doğru çıkartmak, dışarı götürmek (canlı)
berepe gale gamiqones/çocukları dışarıya çıkardılar
pucepe bak’işen kogamiqonerenan/inekleri ahırdan çıkartmışlar)
(goqonu: etraflıca gezdirmek, gezdirmek, dolaştırmak (canlı)
em berek, arabaşi goqonu dido k’ai uçkin/o cocuk araba sürmeyi çok iyi biliyor
berepe gale kogoqones/çocukları dışarıda gezdirdiler)
(moqonu: getirmek (canlı)
manz’agerepe ak komuqoni/komşuları buraya getir
ekole goqoni, akole moqoni aya mu tkvala ren a3’i!/o tarafa gezdir, bu tarafa getir bu demektir şimdi!)
(gelaqonu: bir kişiye eşlik ederek onu aşağı doğru indirmek (canlı)
k’oçik mzaxali muşi memet’iş oxorişa kogeloqonu/adam akrabasını mehmet’in evine indirdi)
(eşaqonu: canlı bir varlığı yukarıya doğru çıkarmak (canlı)
pucepe qonaşa keşiqoni/inekleri tarlaya (yukarıdaki tarlaya) çıkart
pucepe qonaşa keşiqones/inekleri tarlaya (yukarıdaki tarlaya) çıkarttılar)
(elaqonu: bir kişiye veya canlıya eşlik ederek onu yukarı doğru çıkarmak
txalepe keliqoni/keçileri yukarı doğru çıkar)
(golaqonu: yan tarafa (paralel istikamette) gitmek, ardı sıra gitmek (canlı)
berepek eşo akirite golaqones/çocuklar öyle paralel istikamette (istikamet boyunca) gittiler)
(goşaqonu: bir şeyi veya bir varlığı kapalı bir yerden yukarıya doğru çıkarmak
qonas 3’k’ari kogoşaqones/yukardaki tarlada su çıkardılar (su buldular))
(go3’oqonu: geri almak
coğori kogo3’avuqoni/köpeği ondan geri aldım)
(moşaqonu: bir şeyi veya bir canlıyı kapalı bir yerden bulup yukarı doğru çıkarmak
kvaşi tude(le) qap’a moşuqonu/taşın altından dana burununu (bulup) çıkardı)
oqopinu: müktedir olmak
oqopu: olmak, sinmek
oqore: kabak (bal kabağı)
oqoropu: aşık olmak, sevdalanmak, sevmek
oqoz(din)u: boğazını sıkmak
oqucale: küpe
oqucu: kulak vermek, dinlemek
oquru: bağırmak
oqvaru: kısırlaştırmak
oqvilapu: öldürtmek
oqvilu: öldürmek
oqvinçu: dermanı gelmek, kuşlaşmak
oxaçkoni: kazılacak, kazılmaya müsait
oxaçku: kazımak
(amaxaçku: içeri doğru kazımak
let’a amoxaçki/toprağı kazı/toprağı içeri doğru kazı)
(gamaxaçku: dışarı doğru kazımak
ağori kogamixaçki/yağmur oluklarını (patikayı) dışarı doğru kazıyıver)
(goxaçku: etraflıca kazımak, paralel istikamette kazımak
nergepes guxaçki/fidelerin etrafını kazı)
(gelaxaçku: aşağıya doğru kazımak, kazımak
merdiveni kogelaxaçki/merdiveni (aşağıya doğru) kazı/merdiveni kazıma suretiyle aşağıya doğru temizle)
(ge3’axaçku: bir şeyin altını kazımak, alt tarafını kazımak
tumbiş tude kogu3’uxaçki/rampanın altını kazı)
(oxoxaçku: tohum vb şeyleri kazımak, etraflıca kazımak
luquş nergepes koxuxaçki/lahana fidelerini kazı/lahana fidelerinin etrafını kazı)
(doloxaçku: aşağıya doğru derince kazımak
k’uyi doloxaçkes/kuyu kazıdılar)
(yexaçku/kexaçku: küçük bir bölgeyi kazımak, darca bir etrafı kazımak, kazımak
steğoşi tipepe ar m3ika kexaçki/avlunun otlarını birazcık kazı)
(golaxaçku: etrafını kazımak, etraflıca kazımak, yandan veya paralel istikamette kazımak
ont’ule mç’ipaşaşi kogelaxaçki/tarlayı güzelcene etraflıca kazı)
(goşaxaçku: etrafını kazımak, tek sıradan kazımak
ont’ules kogoşuxaçkes/tarlayı etraflıca kazıdılar/tarlayı tek sıra halinde kazıyıerdiler)
(go3’axaçku: ön tarafını kazımak
dido p’at’i domaç’k’indu, si kogo3’amixaçki/çok kötü yoruldum, önümü (ön tarafımdaki yeri) sen kazıyıver)
(mexaçku: kazımak, kazıma işlemi
m3udişişi mo mexaçkup/boşu boşuna (yalandan yere) kazıma)
(mejaxaçku: tekrardan kazımak, üzerini kazımak
ofut’e arçkva xolo (tekrar) komojaxaçki/tarlayı yeniden kazı)
(mok’axaçku: arka tarafı kazımak
uşkiris komok’uxaçki/elmanın arkasını kazı/elmanın etrafını kazı)
oxak'aru: bir cisimle kazıma suretiyle temizleme, kazılı şekilde temizleme (tabak, çanak vb)
oxalu: yakmak, kavurmak (yemek vb)
oxaman3u: budalalaÅŸmak, aptallaÅŸmak, savsaklaÅŸmak
oxampu: zenginleÅŸmek
oxamrelu: hamlanmak
oxandu: çalışmak (ağır bir işte çalışmak)
oxank'ana: hareket, eylem, kımıldama
oxat’iru: özür dilemek
oxant'u: resim yapmak
oxarcapu: harcatmak
oxarcu: harcamak
oxarxalu: fokurdamak
oxaru: yırtmak
oxaziru: hazırla(n)mak
oxçanu: beyazlaşmak
oxçinu: yaşlanmak (bayanın yaşlanması)
oxelalu: helal etmek
oxelu: sevinmek
oxen3ale: devlet
oxerxu: biçmek
oxer3elu: ortaya çıkarmak, ortaya koymak, oluşmak
oxesap'u: hesap etmek, hesaplamak
oxezmet’u: hizmet etmek
oxin3’u: hızlı hızlı sıvı içmek
oxircinu: zırhlanmak, savaş kıyafetleri giymek
oxirxinapu: güldür(t)mek, kahkaha attır(t)mak
oxirxinu: gülmek, yüksek sesle gülmek, kahkaha atmak, kişnemek
oxiroba/maxiroba: hırsızlık
oxiru: çalmak
oxit’inu: gıdıkla(n)mak
oxit’onu: kurcalamak
oxizmet’oni: hizmet edilmesi gereken, hizmete muhtaç
oxlip’u: pervasızca yutmak, yudumlamak
oxmarapu: kullandırtmak
oxmare: demirbaÅŸ, alet
oxmaru: kullanmak
oxodu: mikmek
oxoxu: (henüz gezemeyen çocuğun yerde sürünmesi veya emeklemesi) sürünmek
oxokteri: karışık
oxoktu: karıştırmak
oxol(os)u: yakınlaşmak, yakın durmak
oxomç’k’eşale: alıştırma yeri
oxomç’k’eşi: alıştırma, antreman, deneme
oxomç'k'(in)u: alış(tır)mak
oxomineri: kurutulmuÅŸ
oxominapu: kuruttur(t)mak
oxominu: kurutmak
oxomu: kurumak
oxonaru: seslemek
oxonk'anu: yerinden oynatmak, kıpırda(t)mak, kımıldamak
oxon3u: gök gürlemesi, gök gürlemek
oxorca: kadın
oxorcoba: kadınlık
oxorç’k’ura: evin akıllısı
oxordorinale: doÄŸumhane, doÄŸumevi
oxorgamamçkumala: yayınevi
oxorgamaçkvala: matbaa, yayınevi
oxori: ev
oxork'era: evin ocağı
oxork'ina: demirhane
oxormance: ev sahibi
oxormancoba: ev sahipliÄŸi
oxoroxomç'k'e: evcil
oxoronu: horon oynamak
oxosaru: gözetlemek, göz ucuyla süzmek
(amaxosaru: içeriyi gözetlemek, gözetlemek, bakmak
berek bak’iş pencereşen pucepes amaxosaru/çocuk ahırın kapısından ineklere baktı)
(gamaxosaru: dışarıya doğru gözetlemek, gözetlemek, bakmak
pencereşen gale gamaxosaru/pencereden dışarıyı seyretti/pencereden dışarıya baktı)
(gelaxosaru: yukarıdan aşağıya gözetlemek, bakmak
gemtumani kogelaxosares/aşağıya doğru (rampa aşağı) bakınıverdiler (bakındılar/baktılar))
(e3’axosaru: aşağıdan yukarıya doğru gözetlemek (bir hedefe doğru)
mot e3’amixosarup/beni neden aşağıdan yukarı doğru gözetliyorsun/neden bana aşağıdan yukarıya doğru bakıyorsun (bakınıyorsun))
(keşaxosaru: yukarı doğru gözetlemek, yukarı doğru bakmak, yukarı doğru bakınmak, aşağıdan yukarı doğru herhangi bir şeyi arama niyetiyle etrafı süzme niyetiyle bakmak, bakınmak
balk’onis gelaxen k’ulanis mot keşaxosarup/balkonda oturan kıza neden bakınıyorsun (bakıyorsun))
(gejaxosaru: üzerinde bakmak, üstünde bakmak, bir hedefin üzerine bakmak, bir hedefin üzerine gözetlemek
k’oçik ç’uç’ulepes kogejoxosaru/adam civcivleri gözetledi)
(doloxosaru: derin bir yere bakmak, çukur bir yerden bakmak, kapalı bir yer(d)e(n) bakmak,, kapalı bir yerden gözetlemek, kapalı bir yerden incelemek, kapalı bir yerden irdelemek
k’uyis kodoloxosares/kuyuya baktılar/kuyuyu incelediler)
(meşaxosaru: kapalı bir yere bakıp gözetlemek, gözetlemek, göz ucuyla bakmak
bak’is komeşoxosares/ahırı gözetlediler/ahıra göz ucuyla baktılar)
(ok’oxosaru: bir arada bakmak, beraberce bakmak, karşılıklı şekilde bakmak, karşılıklı gözetlemek, karşılıklı incelemek
artikartis kok’oxosares/birbirlerine karşılıklı bakındılar (baktılar))
oxoskidu: payına kalmak, payına düşmek, ardına kalmak
oxorşkaguri: evin ortagöbeği
oxoşkveri: bağımsız, serbest bırakılmış
oxoşkvoba: bağımsızlık
oxoşkvu: salık vermek, salmak, bırakmak
oxraskiri: kayın (kocanın kardeşi)
oxraskua: baldız
oxrasure: evli erkeğin kız kardeşi, görümce
oxormeğureri: evi ölmüş, sitem sözcüğü
oxorz’abune: hastahane
oxo3'ona: anlam, anlayış, mana
oxo3’onapu: anlatmak, anlattırmak, açıklamada bulunmak, açıklama(k)
oxo3’onu: anlamak
oxrak’u: kömürleştirmek, kavurmak
oxraskiri: kocanın erkek kardeşi
oxrasule: görümce (kocanın kız kardeşi)
oxre3'u/oxve3’u: yalvarmak
oxriç’k’u/oxriç’u: keselemek, sürterek temizlemek
oxri3kapu: ovdurtmak, aşındırtmak
oxri3ku: sürterek ses çıkarmak (sesteş), sertçe sürtmek, sürterek temizlemek, çizilerek aşınmak, ovarak aşındırmak, ovmak
oxro3ku: gebermek
oxruk'u: kuru hale gelerek kötüleşmek, kabuğuna çekilerek ufalmak veya küçülmek, pörsümek
oxtimu: gitmek
(amaxtimu: içeri girmek
oxoris amaxtu do gyari ç’k’omu/eve girdi ve yemek yedi)
(gamaxtimu: dışarı çıkmak
gale kogamaxti do ar m3ika goxti/dışarı çık ve birazcık gez (dolaş))
(gelaxtimu: aşağıya inmek, aşağıya doğru inmek, aşağı istikamette inmek
3’alendo kogelaxtes/aşağıya doğru indiler)
(keşaxtimu: yukarıya çıkmak
germas keşaxtes do dişka k’vates/dağa çıkıp odun kestiler)
(doloxtimu: kapalı bir yere inmek (girmek), derin bir yere inmek (girmek), çukurı bir yere inmek (girmek)
ÄŸalis kodoloxtes/dereye indiler (girdiler))
(yextimu: yukarı çıkmak, yukarı tırmanmak
ncas kayextes/ağaca çıktılar (tırmandılar))
(eşaxtimu: yukarıya çıkmak
rak’anis keşaxtes/tepeye çıktılar)
(elaxtimu: yukarıya çıkmak, yukarıya gitmek
emtumani elaxti/yukarıya çık (git))
(e3’axtimu: altına girmek (yük vb)
oğmales ke3’uxti/yükün altına gir)
(goxtimu: gezmek
mÅŸkes kogoxtes/mÅŸkede gezdiler)
(golaxtimu: önünden geçmek, önden geçmek, önüne geçmek, geçmek, yarış yapmak
ma manişa va malen, golamixti/ben hızlı gidemem beni geç (önüme geç))
(go3’axtimu: önünden geçmek, önden geçmek, ön tarafın(d)a(n) geçmek, geçmek, önünden çekilmek
rak’anok’vaçxes mevit’işi go3’amixtu do igzalu/rak’anok’vaçxede giderken önüm(d)e(n) geçti ve gitti)
(mextimu: gitmek, varmak, uÄŸramak
andğa noğaşa gextaşi mağazaşati komexti/bugün çarşıya inince dükkana da uğra)
(meşaxtimu: içeriye girmek, kapalı bir yere girmek, girmek
mtugik ÄŸormas komeÅŸaxtu/fare deliÄŸe girdi)
(mendaxtimu: gitmek
xopaÅŸa mendaxtes/hopaya gittiler)
(moxtimu: gelmek
ak komoxti/gel buraya)
(mok’axtimu: karşı tarafa geçmek, yandan geçmek, geçmek
meleni oxorişa kamok’axti/karşıdaki eve gel (geç))
(moşaxtimu: kapalı bir yerden çıkmak, gizli bir yerden dışarı çıkmak
3’i3’ilapek obğe mutepeşişen komoşaxterenan/yılanlar yuvalarından çıkmışlar)
(ok’oxtimu: bir araya gelmek, toplanmak
ok’oxtes do noderi doqves/bir araya gelip (toplanıp) imece yaptılar)
(goxunu: batırmak, saplamak (bıçak vb)
(k’oçis xami kogoxunes/adama bıçak sapladılar)
oxup'u: büzmek
oxurgu: setlemek
oxurxu: genizle(n)mek
oxusuravu: özür dilemek
oxuşkumeri/oxoşkveri: serbest bırakılmış, azad edilmiş
oxuşkvinu: serbest bırakmak
oxut’inu: horlamak
oxvalapu: öksürttürmek
oxvalu: öksürmek
oxvaluşi: öksürme ile alakalı, öksürük ile ilgili
oxvame: ibadethane
oxvamu: dua etmek, kutsamak
oxvat’apu: kemirtmek
oxvat’u: kemirmek
oxelu: sevinmek, sevindirmek
oxvenu: yapmak, ifa etmek
oxvenuşi: yapılacak
oxve3’inapu: yalvartmak, yalvarttırmak
oxve3’(in)u: yalvarmak
oxzabune: hastahane
ox3apu: çürütmek
ox3u: çürümek
oigbalu: bahtlanmak
oirkiane: uluslar arası
ojilu/mejilu: aşmak, üzerinden aşırmak, üzerinden geçmek, üzerinden düşmek
ojodvu/mejodvu: üzerine katmak, ilave etmek
okaçu: tutmak, yakalamak
(amakaçu: aşağıdan yukarıya doğru tutmak, yukarıya doğru yola koyulmak
mşkeşk’ele emtumani amukaçu/mşke istikametinde yukarıya doğru yola koyuldu)
(gamakaçu: yukarıdan aşağıya tutmak, yukarıdan aşağıya doğru yola koyulmak
mşkeşk’ele gemtumani gamukaçu/mşke istikametinde aşağıya doğru yola koyuldu)
(elakaçu: yandan tutmak, paralel istikamette tutmak
bere kelikaçeren/çocuğu tutmuş)
(e3’akaçu: altına tutmak, kucağında tutmak
bere ke3’ukaçun/kucağında (ellerinde) çocuğu tutuyor)
(goşakaçu: ortasına tutmak, ortaya sıkışmak, ortaya tutuvermek
berek oncires kogoşikaçu/çocuk yatağa sıkıştı/çocuk yatağın ortasında sıkıştı)
(go3’akaçu: kucağında tutmak (çocuk vb), ön tarafında tutmak
oxorcak bere go3’akaçeri mulun/kadın kucağında çocuk tutmuş halde geliyor)
(meşakaçu: iki elini çapraz şekilde tutmuş halde yapıştırarak tutmak, sıkılmak, daralmak, daral gelmek, kapalı yerde sıkıştırmak, kapalı bir yerde sıkışmak
mk’yapu germas komeşakaçes/çakalı dağda sıkıştırdılar
berek oxoris dido komoşikaçu/çocuk evde çok fazla sıkıldı)
(molokaçu: kapalı bir yerde kapatarak tutmak, sıkılmak, daral gelmek
berek oxoris dido komolikaçu/çocuk evde cok sıkıldı)
okançu: sırnaşmak, yalakalaşmak
oker3elu: rüzgar ve/veya güneş sebebiyle insan vücüdunun sertleşip pul pul olma hali, kesme işlemini yerine getiremeyerek eskimek, eskimek (diş vb bazı cansız maddeler)
oki: madem
okiçolu: mısır ayıklamak, ufalamak, ufacık parçalara ayırmak
okiminu: hamur yoÄŸurmak
okimocu: evlenmek (bayan)
okimolu: adam olmak, adamlaşmak, kabadayılık yapmak
okirçolu: gözü açıp kapama vaziyetinde bakmak
okiru: soğumak (sıvının soğuması veya ılıklanması, yemeğin soğuması vb)
okitu: katlamak, elbiseleri katlayıp istif etmek
okosale: süpürge
okosapu: süpürttürmek
okosu: süpürmek, temizlemek
(amakosu: içeriye doğru süpürmek, içeride süpürmek
oxori amakosu/evi sipürdü/evin içini sipürdü)
(gamakosu: dışarıya doğru süpürmek, dışarıda süpürmek
steğo gamakosu/avluyu süpürdü)
(gelakosu: etraflıca süpürmek, aşağıya doğru süpürmek
oxori kogelakosi/evi süpür)
(gukosu: bir nesnenin etrafı süpürmek, süpürmek
sobas gukosi/sobayı sil (temizle))
(go3’akosu: üst bir mevkii temizlemek
tavani (gen3xodore) go3’akoses/tavani süpürdüler (temizlediler))
(gejakosu: üst tarafı temizlemek, üst tarafı süpürmek
sobaş jin kogejakosi/sobanın üstünü temizle)
(elakosu: bir köşeyi temizlemek, silip süpürüp bir köşeye toparlamak
kinaris kelakosi/süpürüp bir kenara toparla)
(golakosu: paralel vaziyette (duvar vb) temizlemek veya süpürmek
duvari kogolakos/duvarı temizle (süpür))
(goşakosu: arayı temizlemek, ara bölgeyi temizlemek
oxoriş oşkena kogoşakosi/evin ortasını süpür)
(mekosu: bir şeyin üst tarafını silmek, silmek, süpürmek
duvari komekosi/duvarı sil (süpür))
(mojakosu: üzerinden temizlemek, süpürmek
ç’eri komejakosi/çatıyı temizle)
(ok’ok’osu: karşılıklı süpürmek, topluca süpürmek, ortayeri temizlemek, bir yere süpürüp toparlamak
kok’okosi do gale mendiği/süpür ve dışarı götür)
k’ulanepek steğo dido mç’ipaşaşi kok’okoses/kızlar avluyu teferruatlıca (güzelcene) süpürdüler)
okoşoru: büyükçe sıçmak
okotumale: kümes
okro: altın
oktaloba: idarecilik, yöneticilik
oktalu: yönetmek, idare etmek
okti: viraj, dönemeç, çevir (emir kipi)
oktira: yedek
oktironi: deÄŸiÅŸtirilecek, deÄŸiÅŸtirilmesi gereken
oktiru: deÄŸiÅŸtirmek, takas etmek
oktu: çevirmek, döndürmek
ok'amçu: kamçılamak
ok’ank’alu: titremek
ok'ank'u: çıtlatmak, tıklatmak (kapı vb)
ok’an3’ure: salıncak
ok’an3’uroni: sallanan, sallanıcaklı, sallanma işine yarayan
ok’an3’uru: sallanmak, salıncakta sallanmak
ok'ap'et'anu: sertleÅŸtirmek, sertleÅŸmek
ok'ap'et'u: sertleÅŸmek
ok'arbu: yok etmek, yok olmak
ok'arfu: çivilemek
ok’ark’alu: gıdaklamak
ok'aroba: iyileştirme, sağlık
ok'arobaşi mağalidoguroni: sağlık yüksek okulu
ok'aru: iyileÅŸmek
ok'at'ast'rofu: kazaya kalmak
ok’atu: katmak, karışmak, katılmak
ok’atuşi: malzeme, katılması gereken, katma işine yarayan
ok’idu: inşa etmek, kurmak (ev)
ok’iduşi: inşa edilmesi gereken, kurulması gereken
ok’imbinu: iliklemek
ok’imu: biriktirmek
ok’inu/ok’ik’onu: çapalama işlemi ile tarladaki bitkileri seyreltme işlemi, bitki temizleme ve seyreltme vb işlemleri yapmak
ok’irç’olu: keselemek
ok’ik’ilu: patates, soğan vb sebzelerin durduğu yerde sürüm veya tomurcuk atması, tohumun yeşermesi
ok’iru: bağlamak
((g)amak’iru: bağlamak
tok’i kogomak’iri/ipi bağla
tok’is kogamavik’iri/ipe dolandım)
(gelak’iru: yandan bağlamak, bağlamak
go3’ak’iri kogelamik’iri/peştemalı bana bağla/peştemalımı bağla)
(gejak’iru: üzerinden bağlamak
t’ik’inaş jin ar mutxani kogelak’iri/sepetin üstüne (üzerine) herhangi bir şey bağla)
(elak’iru: yandan bağlamak
t’ik’inas akiri (yanişen) keluk’iri do komendiği/sepeti yandan bağla ve götür)
(dolok’iru: dibini bağlamak, bağlamak
ok’an3’uronis tok’i dolok’iri/salıncağa ip bağla)
(gok’iru: bağlamak
şali kogek’iri/şal tak (bağla))
(goşak’iru: ortadan bağlamak, orta yerden bağlamak
puci nap’iris kogeşak’iri/ineği ekineğe bağla)
(mek’iru: bağlamak
puci konok’iru/ineği bağla)
(molak’iru: kapalı yere bağlamak, bağlamak
geni bak’is komolak’irerenan/danayı ahıra bağlamışlar)
(mok’iru: bağlamak
dişka mok’irerenan/odunu bağlamışlar)
(mojok’iru: üstünde bağlamak, üstüne bağlamak
k’uk’umas komejak’iri/gügüme bağla (gügümün üzerine bağla))
(go3’ak’iru/go3’ik’iru: önden bağlamak, ön tarafından bağlamak, tülbent (peştamal) bağlamak
go3’ak’iri koge3’ak’iri/peştamal(ını) tak (bağla))
(ok’ok’iru: birbirine bağlamak
nok’epe kok’ok’iri/ipleri birbirine bağla)
ok'isk'anu: kıskanmak
ok'itxa: danışma
ok’itxu: okumak, sormak
ok'itu: parmaklamak
ok’izale: kaşıklık
ok’limu: bulaşmak, bulaştırmak
ok'oambaru: biribirinden haber almak, haberleÅŸmek
ok'obÄŸala: topluluk, ahali, cemaat
ok’obğeri: biriktirilmiş, bir araya getirilmiş, topluca, toplu şekilde
ok’obğu: biriktirmek, bir araya getirmek
ok’obu: kavga etmek
ok’odginu/ok’odgitu: yüzleştirmek, bir arada durmak, bir arada bulunmak, bir arada var olmak, karşılıklı durmak
ok’odvu: gözleri kapamak
(mojodvu: üzerine koymak, üzerine bağlamak (kaymak vb), üzerine örtmek mjas mojonome komojodu/sütü kaymak bağladı)
(ok’odvu: biribirine örtmek, karşılıklı örtmek, gözlerini kapamak
toli kok’odvu do liru/gözünü kapadı ve uyukladı (uyudu))
ok'oxtala: toplantı
ok'oxtu: biraraya gelmek, uymak (cansız varlık vb), buluşmak
ok’oxu: bozmak
ok'oxva: arıza
ok'oxvala: bozgun
ok'oxveri: bozuk, bozulmuÅŸ
ok'oxvoba: bozukluk, arızalı olma
ok’oik’atenan: karşılıklı bir araya geliyorlar (gelirler), karşılıklı birbirlerine eşlik ediyorlar (ederler)
ok'ok'ateri: beraber(ce), birlikte
ok’ok’edinu: kaga etmek, dövüşmek
ok’ok’orobu: bir araya getirmek, toplamak
ok’olorapu: kolaylaştırtmak
ok’olaru: kolaylaştırmak
ok'ellekt'ifu: kollektif olmak, hepberaber dayanışma içinde çalışmak
ok’omalu/ok’oğu: biriktirmek, bir araya getirmek (para biriktirmek)
ok’ombinu: iliklemek, kapatmak (gömlek düğmesini vb)
ok’omç’k’u: beraberce/birbirine bitişik şekilde beraberce, birlikte beraberce gitmek, kendi kafasına göre gitmek
ok’onağuru: bayılmak
ok'onağureri: baygın
ok’onç’u: birbirine çekmek, yanına çekmek, birbirine yaklaştırmak, birbirine yakınlaştırmak, yaklaştırmak, yakınlaştırmak
ok’ondrik’eri: bükük, ikibüklüm
ok’ondrik’u: karşılıklı bükmek, karşılıklı bükülmek, bükmek, bükülmek
ok’orçoni: sergi bezi, serilmesi gereken, serilme işine yarayan
ok’orçu: karşılıklı sermek, karşılıklı yanyana vb şekilde sermek, sermek
ok’orobu: toplamak, biriktirmek
(ok’orobu: biriktirmek, toplamak, bir araya getirmek
mşkes eşaxterenan do txiri dok’oroberenan/mşkeye çıkmışlar ve fındık toplamışlar)
(amak’orobu: içeride bir araya getirmek bir araya toplamak
dişka mç’ipe mç’ipe dopçiti do oxoris amap’k’orobi/odunu ince ince parçalara ayırdım (böldüm) ve eve doldurdum)
(gelak’orobu: aşağıda toplamak, yerde toplamak, yerde biriktirmek (fındık vb), ardı sıra toplamak
nap’iris txiri kogelak’orobi/ekinekte fındık topla)
(geşak’orobu: orta yerde toplamak, ortasında toplamak, ortasında biriktirmek, aşağıda toplamak, yerde toplamak (fındık vb)
çayis txiri kogeşak’orobi/çayda (çayın arasında) fındık topla)
(gejak’orobu: üzerinden toplamak, üzerinden almak, üzerinden biriktirmek (fındık vb)
qurz’eni kogejak’orobi/üzüm topla (üzerinden ala ala üzüm toplayıver)
(dok’orobu: biriktirmek, yerden bir şey toplamak
kotumepek punçxape ar k’ai dok’orobes/tavuklar ekmek kırıntılarını bir güzel birikirdiler (yediler))
(dolok’orobu: çukur yerde toplamak, derin bir yerde(n) toplamak, derin bir yerde biriktirmek
kvape k’uyiş tude kodolop’k’robi/taşları kuyunun altında biriktirdim)
(keşak’orobu: arada biriktimek, kapalı bir yerde bir araya getirmek, tamamını almak, ardına hiçbir şey bırakmamak
em na ren k’ak’alişi mteli xolo keşak’oroberenan do mutu skani va naşkverenan/o mevcut olan cevizin tamamını toplamışlar ve hiçbir şey bırakmamışlar)
(e3’ak’orobu: alttan toplamak, aşağıdan toplamak, aşağıdan biriktirmek
txiri patxi do e3’amik’orobi/fındığı silkele ve önümde(n) topla)
(gok’orobu: toplamak, toplanmış br şeyi tekrar toplamak
txiri arçkva xolo gok’orobi/fındığı tekrar (bir sefer daha) topla
berepek dişka gok’orobes/çocuklar fındık topladılar)
(golak’orobu: yandan toplamak, paralel istikamette toplamak, toplamak, ardı sıra toplamak
dolokunepe golak’orobu/elbiseleri topladı)
(kelak’orobu: yukarıdan toplamak, toplamak
dişka kelak’oroberenan/odunu toplamışlar)
(goşak’orobu: arada toparlamak, bir istikamette toparlamak, yandan toparlamak, bir yerde toparlamak
lazut’i(s) goşak’orobes/mısır topladılar)
(go3’ak’orobu: önünde toplamak, altında toplamak
limxana kogo3’amik’orobi/önümdeki eğrelti otunu topla)
(mek’orobu: herhangi bir yerde rastgele toplamak, toplamak
k’ak’ali komek’oroberenan/ceviz toplamışlar)
(meşak’orobu: kapalı bir yrede toplamak, kapalı bir yerde biriktirmerk, gizli bir yerde toplamak, gizli br yerde biriktirmek, gizli bir yerde toplamak, yer yer toplamak, yere yere biriktirmek, arada biriktirmek, arada toplamak, toplamak, kapalı bir yerdeki bir şeyi toplama haliyle almak
çayepe kinari kinari komeşak’orobi/çayları kenar(ını) kenar(ını) topla
odas uşkirepe komeş’ak’orobes/odaya elma doldurdular (biriktirdiler)
odaşi uşkirepe ar k’ai komeş’ak’oroberenan/odadaki elmaları bir güzel almışlar (alıp götürmüşler))
(mejak’orobu: tümsek bir yerde toplamak, tümsek bir yerde biriktirmek, rampa yerde toplamak, rampa bir yerde biriktirmek, yüksek bir yerde üzerinden toplamak, yüksek bir yerde üzerinden biriktirmek, yüksek bir yerde üzerinden almak
tumbis nez’epe komejak’orobi/rampada cevizleri topla)
(ok’ok’orobu: bir araya getirmek, biriktirmek
tipi kok’ok’orobi/otu bir araya getir/ot topla (bir araya getirme haliyle))
ok’orteri: pay edilmiş, paylanmış, bölünmüş
ok'ortu: bölmek, paylamak, pay etmek
ok’oro3xu: sayı saymak, saymak
ok’ostiku: yırtılmak, yırtıp parçalamak, beraberce yırtıp parçalamak
ok'osu: birbirine sürmek veya sürtmek
ok’osvaru: karşılıklı dizmek, dizmek, saymak
ok’otku: karşılıklı akitleşmek, anlaşmak, karşılıklı sözleşmek, teyitleşmek
ok’ozderi: sıkıca bağlanmış, sıkılmış (boğaz vb), tasarruflu
ok'ozdu: sıkmak, boğazını sıkmak, tasarruf etmek
ok’o3’k’apu: ayırtmak, söktürmek
ok’o3’k’u: bölünmek, biribirinden ayrılmak, ayırmak
ok’rebule: ocak taşı, merkez
ok’riç’u/oxriç’u: keselemek
ok'rit'ik'u: kritik yapmak, eleÅŸtirmek
ok’ruxu: hastanın inlemesi, hastanın acı çekmesi inlemek
ok'ualifika3iu: özellikli olmak
ok’um3xu: eklemek, ilave etmek
ok'um3vale: ek, ilave edilen, çömenilen yer
ok’und(on)u: boka bürünmek, boklanmak
ok'unk'ulu: kendi kendine şikayet ederek veya serzenişte bulunma vaziyetinde söylenmek
ok’un3xu: dikkat çekmek, dikkat etmek
ok'urump'u: tomurcukla(n)mak
ok’usu: inlemek
ok’ut’alu: derinleşmek
ok’vaçxe: daha sonra
ok’vaç’k’vidu: çarpışmak
ok’vagu: karşılaşmak
ok’vak’idu: kavga etmek
ok’vandinapu: dilendirtmek, istettirmek
ok’vandu: dilenmek, istemek
ok’vate: makas, kesme işine yarayan
ok’vatu: kesmek
(amak’vatu: yukarıya doğru kesmek, kesivermek
nap’iris dişka kamek’vates/ekinekte (dışarıda) odun kestiler)
(gamak’vatu: kesivermek
dişka gamak’vates/odun kestiler)
ok’vatuşi: kesilmesi gereken, kesme işine yarayan, kesilecek
ok'vinçe: bir tür atmaca avlama yapılandırması
ok'vint'el(an)u: sarılamak, sarılaşmak
ok'viru: hayıflanmak, hayrete düşmek
olabunu: musallat olmak, illet olmak
olagu: oluruna getirmek, halletmek, işi gerçekleştirmek, hayvanları doyurmak, hayvanları sağmak, çocukları doyurmak
olağunu: çiğnemek
olalu: afkurmak, havlamak
olandu: gölgele(n)mek
olap'u: lapala(ÅŸ)mak
olasiru: bilevlemek, sivriletmek
olaÅŸaru: kuduzlanmak
ole: penis, yetiÅŸkin penisi
olebu: kirlenmek, kirletmek
oleşti: penis kafası, baştan savmak, defetmek vb anlamlarda kullanılan argo bir sözcük
olimcu: geceye kalmak, gecelemek
oliru: uyuklamak, oturduÄŸu yerde uyuya kalmak
oloqu: yalamak (insan)
olosku: yalamak
ololi: baykuÅŸ
olu: gitmek
(amamalu: içeri girebilmek
ont’ules amamalu/bahçeye girebildim
odas amamalen i va miçkin/odaya girebilir miyim bilmiyorum)
(gamamalu: dışarı çıkabilmek, üretmek, üretim
gale va gamamalu/dışarı çıkamadım (kabız oldum mıçamadım)
an3’i oxen3aleşi oqopinot dido gamamaluşi voret/bu sene ülke olarak çok üretmemiz lazım)
(gelamalu: aşağıya indirmak, aşağıya inmek
3’ale va gelamalu/aşağıya inemedim)
(keşamalu: yukarı çıkmak, yukarı çıkarmak
andğa dido dulya miğut’es do emuşeni mşkes va keşamales/bugün çok işimiz vardı ve onun için mşkeye çıkamadık)
(dolomalu: girmek (dere vb), derin bir yere gitmek, derin bir yere girmek, çukur bir yere girmek, alt bir yer(d)e girmek, alt bir yerde girdirmek, alt bir yere inmek, alt bir yere indirmek, kapalı bir yere sokmak (el vb)
ç’uk’is xe mo dolumer/kazana elini indirme (sokma)
ğali ek’o irderet’u ki va dolomales/dere o kadar büyümüştü ki içine giremedik)
(yemalu: yukarı çık(art)mak yukarı taşı(t)mak, yukarı tırmanmak
ncas va yemalu/ağaca çıkamadım)
(eşamalu: yukarı doğru çıkarmak
oğmale eşamalu va giçkin i?/yük çıkarmayı (yukarı doğru) bilmiyor musun?) (elamalu: yukarı doğru çıkarmak, yukarı çıkmak
dişka elamaluşi ren/odunların yukarı çıkarılması lazım)
(e3’amalu: önüne düşmek, önüne çıkmak, önüne rastgelmek
gzas mevit’işi ke3’amalu/yolda giderken önüme çıktı (düştü/yüzyüze karşılaştım)
(gomalu: gezdirmek
xopas dido va gogalu na em oras ek mot mendaxti?/hopa’da fazla gezemediysen o zaman neden gittin oraya?)
(go3’amalu: almak (süt vb), önünden almak, geri almak, önünden bir anda geçmek
mja go3’amaluşi voret/süt almamız lazım)
(mok’amalu: karşıdan karşıya geçmek, karşı tarafa geçmek
ğali ek’o dirderet’u ki mşkeşen keriçxanaşa va komok’amales/dere o kadar büyümüştü ki, mşkeden kireçhaneye geçemedik)
(ok’omalu: birikitirmek (para vb), bir araya getirmek
geç’areriş ok’omalu va giçkin i?/para birikitrmeyi bilmiyor musun?)
omakvale: yumurtalık, yumurtlama yeri
omak'asu: makaslamak
omalu: getirmek, götürmek
omamkvu: bürünmek, yaşlanıp güçten dermandan düşmek, çaptan düşmek, bulanmak (sidiğe vb sıvıya), çullanmak (yemeğe vb)
omancu: sahip olmak
omardu: teşekkür etmek
omat'u: değmek, çarpmak, isabet etmek
ombolanu: bollanmak
omcveÅŸu: eskimek
omçxvanu: kalınlaşmak, büyütmek (insan büyütmek)
omçxvapu: hararet basmak, sıcak basmak, ısınmak
omçinoce: damızlık
omçinocu: hamile olmak (hayvan)
omçinu: göndermek (haber göndermek vb), havale etmek (haber)
omçiru: genişlemek, geniş alana yayılmak vb
omç’e: çöp
omç’imale: (mç’imaşi) yağmurluk
omç’imu: yağmur yağmak
omç'(in)u: derdi olmak, hastalığa veya musibete sahip olmak, herhangi bir zoru veya problemi olmak
omç'itanu: kızarmak, kırmızılaşmak
omç'k'eşu: çoban (gibi) olmak, çobanlaşmak
omelu: düşmek
omemnunu: memnun olmak
omencelu: güçlenmek, kuvvetlenmek
omendranu: uzaklaÅŸmak
omeraÄŸu: meraklanmak
omet'u: bahÅŸetmek, esirge(me)mek
omgaru: aÄŸlamak
omgvanu: ÅŸiÅŸmanlamak, tavlanmak
omolu: bellemek, bellenmiş toprak parçalarını çapalamak
omondinu: meyvanın aşırı olgunlaşması, armut vb meyvanın içinin ciğerleşmesi veya kahverengileşmesi
omonk’anu: ağırlaşmak
omgarapu: aÄŸlatmak
omgar(in)u: aÄŸlamak
omgvanapu: şişmanlattırmak
omgvanu: ÅŸiÅŸmanlamak, kilo almak
omÄŸiru: bulanmak
omğor(in)u: bağırmak (hayvanın bağırması)
omxapule: matkap, burgu
omxasinu: (gemxasinu) ortalığı ayağa kaldırmak, ortalığı velveleye vermek
omxucu: omuz vermek, destek olmak, destek vermek
omjore: güney, güneş alan mevki, güneş alan yer
omjore(nu)ri: güneyli
omjore(nu)roba: güneylilik
omjoreyulva: güneydoğu
omjoreyulvanuri: güneydoğulu
omjoru: güneşlenmek
omkoru: esnemek
omkvu: öğütmek
omk'asu: kapalı bir nesneye veya bir yere sıkıştırarak yüklemek ya da doldurmak (sepet vb)
omk’itu: titizlenmek
omk'olanu: acılaştırmak
omk’ulaneri: kısaltılmış
omk’ulanu: küçülmek, kısalmak, kısaltmak
omk'ulanoba: küçül(t)me işlemi
omodu: giyinmek veya giymek (ayakkabı vb)
omogapu: kazandırtmak
omogu: kazanmak
omonç’u: meyvanın dalında olgunlaşması
omonç'vu: kuluçka olmak, kuluçkalaşmak
omonk'anu: ağırlaşmak
omonoÄŸu: morlamak, morlaÅŸmak
omorçu: filizlemek, sürümlemek
omordu: kalkınmak, gelişmek, büyü(t)mek
omotu: örtmek
ompinale: serme yeri, serme mevkii, sergi
ompinu: sermek (yere sermek)
ompulu: kamufle etmek, gizlemek
omralu: üremek, çoğalmak
omsirsu: (msirsuş oğodu) egzema omak, egzeması olmak
omskvanu: güzelleşmek
omşkironu: acıkmak
omtilanu: gerçekleşmek, sahi zannetmek
omtu: yağmak (kar, dolu vb yağması)
omt’inu: kaçmak, kaçırmak
omt’inuşi: kaçırılacak, kaçırılması gereken
omt’varale: küllük
omudu: ümitlenmek
omumulu: kendi kendine sitem eder vaziyette bir şeyler söylenmek
omurgu: yumak ÅŸeklini almak, yumaklaÅŸmak
omzgudu: otların yeşermesi, bitkilemek
omzik'u: mikmek, mikişmek, çiftleşmek
omzinu: artma, arttırmak
om3xvu: ilave etmek, eklemek
om3ikanu: kısıtlamak
om3kvinapu: övündürtmek
om3kvu: övmek, övünmek, met etmek
om3'k'upu: kararmak, hava kararması
om3'ole: baca
onadu/madu/nadu: daral gelmek, sıkılmak
onagu/nag(in)u/mag(in)u: karşılaşmak, karşı karşıya gelmek, rastla(ş)mak
onagnu: anlamak
onanç’u: yaklaşmak, yakınlaşmak
onandu: tembit etmek, ısmarlamak
onargu: yaramak, faideli olmak
onaxoni: yıkanılacak
onaxu: yıkamak (elbise yıkamak vb)
onaxuşi: yıkanılacak, yıkanması gereken, çamaşır
onanç'u: yaklaşmak
onandvu: tembih etmek, ısmarlamak
onant'ru: yetinme(k), razı gelmek
onargu: faydalanmak, yaramak
onarÄŸu: dertlenmek
oncaxu: bir nesneye vurma eylemiyle ses çıkarmak, ses getirerek vurmak, ses getirerek dövmek (sesteÅŸ) 
oncubalu: kapışıvermek, kapışmak
oncumale: tuzluk
oncumoru: tuzlamak
oncgimu: gereksiz yere tartışmak, gereksiz yere dalaşmak vb
oncğimu: buruşmak, buruşturmak, ezmek, ezilerek paramparça olmak, ayakla ezmek, elle veya elin avuç içiyle ezmek, ayak topuklarıyla ezmek, ezerek ufak ufak parçalara ayırmak
oncğonu: göndermek
(gelancğonu: asağı doğru göndermek
mkiri kogelamincğoni/bana un gönder)
(ge3’ancğonu: bir yere giderken birisinin önüne eşlik etmek
qonaşa mevulur, 3’oxle ge3’amancğoni/uzaktaki tarlaya gidiyorum, düş önüme (önüme katıl))
(eşancğonu: yukarıya doğru göndermek, paralel istikamette göndermek
qonaşa oç’k’omale keşamincğoni/uzaktaki tarlaya bana yemek çıkart (gönder))
(mok’oncğonu: göndermek, paralel istikamette göndermek, yandan göndermek
noğaşen mç’k’idi komok’oncğonu/çarşıdan ekmek gönderdi
melendo komok’oncğoni/karşıdan gönder
noğaşen şekeri komok’amincğoni/çarşıdan bana şeker gönder)
oncğoro: ayıp, utanç
oncğoroş oçkinu: utanma bilmek, utanmak
oncğoroş oqopinu: utanmak, mahçup olmak
oncğor(in)u: utanmak, hayıflanmak
oncirale: yatakhane, oda
oncire: yatak
onciru: uyumak, yatmak
(amanciru: içeride uyumak, sırt üstü uyumak
odas amancireren/odanın içinde uyumuş)
(gamanciru: dışa doğru uyumak, geç saate kadar uzunca süre uyumak
çocuk dışarıda uyuyor/berek gale gamacans
) (gelanciru: yanında, yan tarafta uyumak
doloxe kogelancireren/içeride uyumuş (uzanmış))
(ge3’anciru: altına uyumak, alt tarafına uyumak, örtülü bir şeyin altında uyumak
txalarik otveş tude koge3’ancireren/kertenkele saçağın altında uyumuş (uyuyakalmış))
(gejanciru: üzerin(d)e uyumak, üst tarafında uyumak
coğorik tipiş jin kogejincireren/köpek otun üstünde uyumuş)
(golonciru: ardı sıra uyumak, peş peşe halde uyumak
3’i3’ilapek golinsvarerenan do kogolincirerenan/yılanlar peşi sıra dizilmişler bu şekilde uyumuşlar)
(goşanciru: arada uyumak, ortasında uyumak, ortada uyumak
mtutik lazut’iş ortas kogoşincireren/ayı mısırın ortasında uyumuş)
(go3’anciru: ön tarafına uyumak, ön tarafında uyumak
coğorik nek’nas kogo3’uncireren/coğorik nek’naş 3’oxle go3’acans/köpek kapının önün(d)e uyumuş)
oncğore: ayıp
oncğoroşi oqopinu: ayıbına gitmek, utanmak
oncÄŸoru: utanmak
oncirale: yatakhane, oda, yatma yeri
oncire: yatak, döşek
oncumonu: tuzlamak (balık vb)
oncvale: (tipepuna) otlak, otluk
oncvinu: otla(t)mak
onçaxu: çalkalamak, kibrit çakmak vb
onçaxule: yayık
onçaminapu: kaşındırtmak
onçaminu: kaşınmak
onçamure: değirmen taşı, dibek taşı
onçxalu: saçmalamak, çxa çxa ses çıkarmak (dere akış sesi vb), silkelemek (ağaç vb), sırıkla veya çubukla ağaca vurma suretiyle silkelemek
onçxvaru: dağıtmak, kırıp dökmek, darmadağan etmek (ağız, burun vb)
onçvinu: göndermek, gönderilmek, sürgün edilmek, zorla kovulmak, istemeye istemeye gönderilmek
onçviru: yüzmek
onç’elu: umurunda olmak, enterese etmek, özlemek
onç'qolu: yaralamak
onç'imoşu: gerilmek (insanın gerilmesi), işi ağırdan almak, şaşırmak, debelenmek (insan)
onç’inu: işi gerekszi yere uzatmak, ağırdan almak, oyalamak, savsaklamak
o(n)ç'işu: koşuşmak, ardından koşmak, ardından yetişmek, kovalamak
onç’u: yakınlaştırmak, kendine/herhangi bir yöne doğru doğru çekmek, payına düşmek (anç’u), payına kalmak (anç’u)
(amonç’u: bir nesneyi içeri bir yere uzatmak, içeriye doğru yaklaştırmak, yaklaştırmak, içeri(de) yaklaş(tır)mak, içeriye girmek (kafasını sokarak içeri girmek vb), iteleyip yaklaştırmak
troni amonç’i/sandalyeyi yaklaştır
odas mo aminç’er/odaya girme/odaya kafanı sokma)
(gamonç’u: bir nesneyi dışarıya doğru uzatmak, dışarıya doğru yaklaştırmak, dışarı yaklaştırmak, dışarı uzatmak, dışarı çıkartmak
nena mo gamonç’ap/dilini dışarı çıkartma)
(gyanç’u: çömelmek
gyanç’u do dok’orobu/çömelip topladı)
(dolonç’u: derin bir yere, içeriye doğru salıvermek, içeriye doğru indirmek
k’uyis tok’i kodolonç’es/kuyuya ipi indirdiler)
(yonç’u: yukarıya doğru çekmek, yukarıya doğru aktarmak
tok’iten k’umi kyonç’i/iplen kumu yukarıya çek)
(eşanç’u: tırmanmak, zirveye doğru çıkmak, zirveye doğru ulaşmak, aşağıdan yukarıya çekmek, aşağıdan yukarıya doğru kaldırmak (baş vb), yukarıya doğru aktarmak
ti keşanç’u/kafasını kaldırdı
rak’anok’vaçxeşakis keşinç’es/rakanok’vaçxeye kadar tırmandılar)
(elanç’u: yukarıya doğru yaklaşmak, yana doğru yaklaşmak, ileriye doğru az miktarda gitmek veya yaklaşmak
ar ç’it’a kelanç’i/biraz git öteye)
(goşinç’u/goşanç’u: ara ara veya seyrek seyrek yüksek bir yerde meyvanın yetişmesi veya olgunlaşması
qurz’eni eşo aşo kogoşinç’eren/üzüm öyle böyle seyrek seyrek olgunlaşmış)
(monç’u: yeyişmek (meyva), olgunlaşmak (meyva)
uşkiri va imonç’eren/elma olgunlaşmamış)
(mek’anç’u/mok’anç’u: yanına yaklaşmak, arkaya yaklaşmak, öte tarafa gitmek veya uzaklaşmak
ar ç’it’a komek’anç’i/biraz git o tarafa/biraz yaklaş o tarafa
ar m3ika mok’aminç’i/birazcık yaklaş bana)
(ok’onç’u: yan yana yaklaştırmak, beraberce yaklaştırmak, bir tarafa toplamak veya biriktirmek, bir tarafa yaklaştırmak
dişka kok’onç’es/odunu yaklaştırdılar/odunu bir araya getirdiler
ar svas kok’onç’i/bir tarafa yaklaştır/bir tarafa topla)
(gelonç’u: yukarıdan aşağıya doğru indirmek, yukarıdan aşağıya uzatmak, yukarıdan aşağıya doğru salıvermek
troni kogelonç’i/sandalyeyi yaklaştır
qa kogelonç’i/dalı indir)
(gyonç’u: aşağıya doğru indirmek, aşağıda doğru sarkıtmak, surat asmak
tok’i kogyonç’es/ipi indirdirdiler
bere mutepeşis am m3ika vuqurişi ordoşen p’ici kogyonç’es/çocuklarına birazcık bağırdığımda hemen surat astılar)
(ge3’anç’u: ön tarafından indirmek, üsten aşağıya indirmek, dizlerinin üstüne çömelmek
mo ge3’anç’er/çömelme)
(dolonç’u: içine batırmak, içine indirmek, içine sarkıtmak, kapalı veya derin bir yere indirmek, kapalı veya derin bir yere elini sokmak
k’uyis k’et’i kodolonç’u/kuyuya çubuk soktu/kuyuya çubuk sarkıttı)
(yenç’u: yukarıya çıkarmak, yukarıya çekmek
berepek yinç’enan ginç’enan, esteri antepes va dvaç’k’indenan i?/çocuklar iniyorlar çıkıyorlar, bunlar yorulmak nedir bilmezler mi (bunlar yorulmuyorlar mı)?)
(meşanç’u: bir kenara veya bir yere oturmak, bir kenara veya bir yere girmek, araya girmek, araya sokulmak, araya oturmak, araya sığmak, araya sıkışmak
berepek gelaxunanis xet’esşi ar çkvaneri berek komoxtu do entepes komeşvanç’u/çocuklar bankta otururken başka bir çocuk geldi ve aralarına girdi (oturdu))
onç’valu: tükürmek, inekleri yemleme sağma vb işlemler
onç’varu: keserek temizlemek (tarla vb), budamak/kesmek (diken vb)
ondaru: darlatmak
ondğeri: öğlen
ondğeris: öğlenleyin, öğlende
ondğeriş gverdi(s): öğlen ortası(nda)
ondÄŸulu: erimek, eritmek
ondri3'u: işi ağırdan almak, uyku sonrası gerilmek, gerinmek, kasılmak
ondruk'u: bükmek, bükülmek
ondure: sağır
onduroba: sağırlık
onduru: sağır olmak
ondvalu: telkin etmek, gönül almak
ondvinu: yakmak (lamba vb), tutuÅŸturmak (ateÅŸ, sigara)
onforma3iu: bilgi vermek, açıklama yapmak
ongap(in)u: benze(t)mek
ongoru: yerde yuvarlanmak, yerde uzanıp çeşitli hareketler yapmak
ongrimonu: yuvarlamak
ongure: kiriÅŸ
onik'alu: türlemek
onkinu: salllamak (balta vb), tarla, bağ, bahçe işlerini yaparken elindeki nesneyle yere veya başka bir nesneye vurmak
onkore: esnek
onkoru: esnemek
onkviru: keyif bağışlamak/laf öğütmek (nenaş onkviru)/laf bombardımanına tutmak
onk’anu: sallamak
(amonk’anu/gamonk’anu: sallamak
mundeşakis amonk’anup gamonk’anup, esteri va dogaç’k’indur i?/ne zamana kadar sallayıp sallayıp duruyorsun, yorulmadın mı?)
(gonk’anu: sallamak, hızlanmak, hareketlenmek
ek kodoxedi, m3udişişi biga mo gonk’anup/otur orada, boşu boşuna çubuk (değnek) sallama
ar m3ika guyink’ani/birazcık silkelen (hızlan/kendine gel))
(gok’an3’uru: sallanmak
mo goyik’an3’ur, memskvaneri (ment’k’aberi) goxti/sallanma, güzelce (doğru dürüst) gez)
onk’ap’(in)u: koşmak, dalmak (insan boğazına vb)
(gamonk’ap’u: dışarı atlamak, dışarı fırlamak, hızlıca içeri girmek, hızlıca dalmak/hızlıca atlayıvermek (boğaz vb), bir şeyi başkasından almak veya kapmak
oxorişen gamunk’ap’u/evden dışarı fırladı (çıktı/atladı))
(gonk’ap’u: koşmak, koşuvermek, koşuşturmak
mo gonk’ap’ur/koşma)
(gelonk’ap’u: hızlca aşağıya doğru koşmak, rampa aşağı koşmak
emus jindolek’elen kogeovunk’ap’i/ona yukarı taraftan koştum/ona doğru yukarıdan koştum
3’ale 3’k’aqeniapeşa gelunk’ap’i do ar qvali keşamiği/aşağıya doğru 3’k’aqenialara koş (aşağıya 3’k’aqenialara çabucak gitte) ve bana peynir çıkar (getir))
(amonk’ap’u/gamonk’ap’u: içeri atlamak, içeri hızlıca girmek (oda vb), hızlıca kapmak, çabucak koşmak, hızlı şekilde koşmak, aniden elinden kapmak
odas kamunk’ap’u/odaya hızlıca girdi
am berepek kiyana uz’iramu renan i, em muç’oşi kuvali şeni amink’ap’es eşo!/bu çocuklar dünya görmemişleri mi, o ne biçim ekmek için koşuverdiler öyle! berepek ç’umanişen serişakis amunk’ap’es gamunk’ap’es do osteruten ar k’ayi diz’ğes/çocuklar sabahtan akşama kadar koştular koşuşturdular ve oynamakla (oyuna bir güzel doydular) bir güzel doydular
mu gağodu esteri kuvali mot gamamink’ap’up/allah aşkına ne oldu sana böyle, ekmeğimi neden almaya (kapmaya) çalışıyorsun)
(ge3’unk’ap’u: öne doğru atlamak, öne doğru hamle yapmak, öne doğru hızlıca atlamak
ge3’unk’ap’i do k’ap’ineri komoxti/öne doğru bir hamle yap ve hızlıca gel)
(gejank’ap’u: hızlıca koşmak, aniden üzerine atlamak
ordoşen komoxtu do oç’k’omale kogejank’ap’u/çabucak (erkenden) geldi ve yemeği kaptı)
(go3’onk’ap’u: ön taraftan hızlıca dalmak, ön taraftan atlamak, ön taraftan almak, ön taraftan kapmak
ek’o zori kogo3’avunk’ap’i ki man ti va miçkin mu na mağodu!/o kadar zor kaçtım ki (ön tarafından ayrıldım ki) bana ne olduğunu ben de bilmiyorum!)
(mok’ank’ap’u: yana veya arka taraftan koşmak, yan taraftan atlamak (koşmak, koşuşmak)
k’ap’ineri mok’unk’api/hızlıca koş
k’ap’ineri mok’amink’ap’i/beni hızlıca takip et/bana doğru hızlıca koş)
(golonk’ap’u: yandan veya paralel istikamette koşmak, ardı sıra koşmak veya koşuşmak
berepek gale kogolunk’apes/çocuklar dışarıda (dışarıya) koştular (koşuştular))
(mojonk’ap’u: üzerinden koşmak, üzerinden atlamak
jin mejo3xont’u do mojamink’ap’u/üste sıçradı ver üzerime doğru uçtu (koştu)/yukarı sıçradı ve üzerimden atladı)
onk'ilu: kapatmak, kitlemek
(onk’ilu: kapatmak
nek’na menk’ili/kapıyı kapa)
(mek’ilu: geçmek
k’ulanik ekole mek’ilu: kız o tarafa geçti)
(molank’ilu: içeri kapatmak, kapalı yere bağlamak, kapalı yere kapatmak
bak’is puci komolonk’ilerenan/ahıra ineği bağlamışlar)
onk'ip'azu: kabız olmak, kabızlaşmak
onk'raxu: (ink’arixiş oğodu, ink’arixiş oqopinu) nefret etmek
onantxu: çarpmak
onodge: dik ÅŸekilde
ononu: arzu etmek, istemek
ontalu: yün veya pamuğu döverek liflerini ayırmak, hallaçlamak
ont’alu: yanlışlıkla karıştırmak, araya katmak, gözünden kaçma suretiyle farkına varamamak, dalgınlık suretiyle anlayamamak
ont’k’abu: damağını şapurdatmak, istif etmek, katlamak, yapıştırmak/şapurdatmak (dil vb), güzelce yordamında iş yapmak
ontxapu: itelettirmek, emir vaki kılmak
ontxişu: işi zoraki yapıverme, ağırdan almak
ontxomuru: irin baÄŸlamak
ontxoru: kusmak
ontxu: itmek, çarpmak, itelemek
ontkirapu: soldurtmak
ontkiru: solmak, rengi bezi gitmek
ont’k’ob(in)u: gizlemek, saklanmak
ont'r(in)u: sığmak, sığdırmak
ont'ru3u: toprak kayması
ont’ule: tarla (evin yakınındaki tarla)
onuzure: çimen
onziku: sıyırmak (gömlek vb)
onvalu: şimşek çakmak
onz’gipu: sıkıştırmak, tıkıştırmak
(onz’gipu: sıkıştırmak, tıkış(tır)mak, kapamak (delik vb)
ğormapes konunz’gipi/delikleri kapa)
(amanz’gipu: kapalı bir yerde sıkıştırmak, yüksek bir yerde sıkıştırmak
peşkoşi ğormas amunz’gipi/sobanın deliğini sıkıştır)
(gamanz’gipu: kuvvetlice sıkıştırmak, dışarı doğru sıkıştırmak
ğormapes k’ayi kogamunz’gipi/delikleri iyicene kapa (ört/sıkıştır))
(gonz’gipu: etraflıca sarmak, etraflıca sıkıştırmak
nek’naş tude k’ayi kogonz’gipi/kapının altını iyicene sıkıştır)
(gelanz’gipu: içine sıkıştırmak, içine katlamak
parça geluvinz’gipi/parça sıkıştırdım (ona)
(geşanz’gipu: içine doğru kapalı bir nesneye sıkıştırmak veya katlamak
berek mt’k’alepunas kogeşanz’gipu/çocuk ormanda sıkıştı)
(dolonz’gipu: derin bir yerde sıkıştırmak, çukur bir yerde sıkıştırmak, deliğe sıkıştırmak veya örtmek
mskibuşi ğurni kodolonz’gipi/değirmen taşını sıkıştır)
(eşanz’gipu: arada bir yerde sıkışmak, örtülü bir yerde sıkışmak veya sıkıştırmak
kotumek omakvales keşanz’giperen/yavuk yumurtalıkta sıkışmış)
(elanz’gipu: yandan sıkışmak, yan taraftan sıkışmak, herhangi bir taraftan sıkışmak veya kapamak
bere mu gağodu, ak muşeni elinz’giper!/çocuk ne oldu sana buraya niye sıkışıyorsun!) (gyonz’gipu: tıkamak, sokmak
k’arvanis k’et’i kogyonz’gipes/peteğe çubuk soktular (sıkıştırdılar)
(goşanz’gipu: araya sıkıştırmak, araya tıkamak
xe nek’nas geşaminz’gipu/elim kapıya sıkıştı)
(menz’gipu: sıkış(tır)mak, tıkamak
mo menz’gipup/sıkıştırma)
(meşanz’gipu: araya sıkış(tır)mak, sıkıştırmak
xe komeşaminz’gipu/elim sıkıştı)
(mejanz’gipu: üst yerde sıkış(tır)mak, üzerinden sıkış(tır)mak
ç’eris mejanz’gipes/çatıda sıkıştılar)
(nonz’gipu: yandan sıkıştırmak, tıkamak
ğormas mo nonz’gipup/deliği tıkama)
(monz’gipu: sıkıştırmak, üzerinden kapamak, üzerinden örtmek (gügüm vb)
k’uk’umas k’apaği komonz’gipi/gügümün kapağını ört)
(molanz’gipu: kapalı bir yerde sıkıştırmak, kapatmak, tıkamak
berepe odas komolonz’gipes/çocukları odaya sıkıştırdılar (tık(a)dılar))
(mok’anz’gipu: yan yana yakın bir yerde sıkışmak, arka tarafa sıkışmak
mo mok’unz’giper/sıkışma)
(moşanz’gipu: dar bir yerde sıkış(tır)mak, araya bir yere sıkış(tır)mak veya atmak (ateşe odun veya sobaya odun vb)
daçxiris dişka mo meşonz’gipap/ateşe odun atma (sıkıştırma))
on3axu: yapışmak, yapıştırmak
(gon3axu: yapışmak, yapıştırmak, tokat atmak
eşo k’ai kogon3axu/öyle iyi yapıştırdı
beres ar k’ai kogon3axu/çocuğa bir iyi yapıştırdı/çocuğa bir güzel tokat attı)
(gelan3axu: yapıştırmak, yandan yapışmak, paralel istikamette yapıştırmak
let’as but’k’a kogelan3axeren/toprağa yaprak yapışmış)
(dolon3axu: içine doğru yapıştırmak, yapıştırmak
k’ut’is kodolon3axerenan/kutuya yapıştırmışlar)
(ok’on3axu: birbirine yapışmak, birbirine yapıştırmak, karşılıklı yapıştırmak, bebaberce yapıştırmak, birlikte yapıştırmak
artikartis dolokites do kok’on3axes/birbirlerine sarıldılar ve yapışıverdiler)
on3ale: sallama iÅŸine yarayan
on3alu: sallamak, biçmek (kesip uçurma suretiyle biçmek)
on3xoni: tavan
on3irale: elek
on3ire: elek
on3iroba: eleminasyon
on3iru: elemek, süzmek
on3’qoru: sulanmak, sulandırmak, su katmak, su ilave etmek
on3’irale: süzgeç
on3’iru: eziyet çekmek, zulum görmek, acı çekmek, süzmek
on3’eli: beşik
on3’opulu: ikna etmek
on3'u: tutuÅŸturmak (ateÅŸ vb)
on3'uranu: onarmak, tamir etmek, düzeltmek
opaÄŸu: temizlemek
opamparu: ibikleme, ibikleÅŸmek
opampe: çavuşkuşu, ibibik
opant’u: (noşiş elastumu, nosiş oxostimu) bunamak, bunamak, aklını yitirmek
oparpalu: kelebekleÅŸmek
oparu: dağıtmak, pay etmek
opasu: fiyatlamak
opaşu: parçalamak, paramparça etmek
opatkalu: kanat çırpmak, çırpınmak
opatxu: silkelemek
(ejopatxu: üzerine doğru silkelemek
tis kejamapatxu/kafama doÄŸru silkeledi)
(eşapatxu: üzerine silkelemek, aşağıya doğru silkelemek
t’ik’ina keşapatxi/sepeti asağı doğru silkele)
opa3xalu: kıpırdamak, elini kolunu kıpırdatmak, yerde debelenip durmak, emeklemek, çırpınmak
opelu: bir işe yaramak, faydalı olmak
operpu: kabasını almak, kolaylamak
opintu: pisle(n)mek, kirlenmek
oplaşku: işe yaramaz hale gelmek, kullanılmaz hale gelmek
opsapu: iÅŸet(tir)mek
ops(im)u: iÅŸemek
opucu: (gopucu) inekleÅŸmek, inek gibi olmak
opuçinu: kulağa fısıldama haliyle konuşmak
opukiru: çiçek açmak, çiçekle(n)mek
opunçx(ol)u: kırıntılamak, ince ince parçalara ayırmak (ekmek vb)
opupulu: çıbanla(ş)mak
oputxu: uçmak
opurçolu: kulağına fısıldamak, kırıntılamak
opurçu: yemin etmek, söz vermek
oputx(in)u: uçmak, uçurtmak
(amaputxu: uçmak, uçuvermek
k’vinçik pencereşen amaputxu/kuş pencereden uçtu (kaçtı))
(gamaputxu: uçmak, uçuvermek
kotumek okotumaleşen kogamaputxu/tavuk kümesten uçtu)
(gelaputxu: yukarıdan aşağıya uçmak
t’orocik ç’erişen kogelaputxu/güvercin çatıdan uçtu)
(go3’aputxu: ön istikametten uçmak, yerden uçarak atlamak
but’k’ucik (3’oxle çkimişen) go3’amiputxu/arı önümden uçtu)
(geşaputxu: bir şeyin üzerine atlamak, uçmak
mamulik k’oçis kogeşaputxu/horoz adamın üzerine atladı)
(gejaputxu: bir şeyin üzerine atlamak, üzerinden atlamak
t’orocik txiris kogejaputxu/güvercin fındığa uçtu
k’vinçik ti çkimişen kogejamiputxu/kuş kafamın üzerinden uçtu)
(doloputxu: kapalı bir yere uçmak, derin biryere uçarak atlamak
parpalik 3’k’aris kodoloputxeren/kelebek suya uçmuş)
(yeputxu: yerden yukarıya doğru uçmak, kanatlanmak, uçmak, insanın aniden aşırı sinirlenmesi, uçma girişimi, kızmak, köpürmek, aşırı derecede kızmak
kotumek t’ik’şarişen keputxeren/tavuk çitten uçmuş (otlamış))
(eşaputxu: aşağıdan yukarıya doğru uçmak
but’k’ucik keşaputxeren/arı uçuvermiş (uçmuş))
(elaputxu: yandan uçmak, yanlamasına uçmak
mç’acik elaputxeren/sinek uçmuş)
(e3’aputxu: ön tarafından uçmak, ön taraftan uçmak, aşağıdan yukarıya doğru uçmak
mamulik e3’amiputxu/horoz bana ön tarafımdan uçtu (saldırdı))
(goşaputxu: araya doğru uçmak
mamulik ofut’es kogoşaputxu/horoz bahçenin içine doğru uçtu)
(go3’aputxu: önüne doğru uçmak, paralel istikamette uçmak
dğaleri rak’anok’vaçxes mevit’işi sifterik kogo3’amiputxu/gündüzleyin rakanokvaçxe’de giderken önümden atmaca uçtu)
(mejaputxu: kapalı bir yere doğru uçmak, üzerinden uçmak, tümsekten uçmak
kotumek getasules komejaputxu/tavuk bostana uçtu (atladı))
(mok’aputxu: yan taraftan uçmak, arka taraftan uçmak
meleni k’vinçik komok’aputxu/karşıki kuş uçtu (karşı tarafa doğru uçtu))
(mojaputxu: üzerinden uçmak
pxaçkupt’işi k’vinçik komojamiputxu/(tarla) kazarken üzerimden kuş uçtu)
oput’e: köy
oput’uri: köylü
opu3xolu: eÅŸelemek
op'aramitu: masal anlatmak
op'arp'alu: anlaşılmaz şekilde yükse sesle (p’ar p’ar) konuşmak (sesteş)
op'aruxu: esmerleşmek, aşırı esmerleşmek
op'aÅŸuru: masal anlatmak
op'at'k'alu: bir nesneye (sallama haliyle) vurma suretiyle pat pat ses çıkarmak
op'at'u: kötüleşmek, kötü olmak, bozuşmak
op’a3u: yere çömelmek, yerde oturmak, bir yerde avarece oturmak
op'ecu: katılaşmak, kalınlaşmak
op'era3ia: operasyon
op'era3ioba: operasyonluk
op'et'elu: melemek (dana vb) (sesteÅŸ)
op'et'k'elu: kelleşmek, saçsız kalmak, saçı dökülmek
op’içu: oruç tutmak
op’ilu: öldürmek
op'irinale: düdük
op’iru: ince tiz sesle bağırmak, p’ir p’ir bağırmak veya ses çıkarmak
op’in3’k’olu: ince ince ufacık parçalara ayırmak (odun vb)
op'lanu: planlamak
op’ro3u: meyva soymak
ora: zaman, vakit, süre
oragadu: darmadağan etmek, künfe yekün etmek, aşırı derecede dağıtmak
oraxatu: rahatlamak
orak’alu: zil sesi çıkarmak, zil çalmak
oramk’u: çerçevelemek, çerçeve haline dönüştürmek
oran3’k’ironi: çıngırak
oran3'k'iru: çıngırdamak
oraşi oqopinu: zamanı olmak, müsait olmak
orazu: razı olmak
orçu: sermek
orç'ak'u: sıkışmak, araya sıkışık halde ezilmek
(meşorç’ak’u: araya sıkıştırmak, araya sıkışmak
ğormas k’et’i komeşorç’ak’es/deliğe çubuk sıkıştırdılar)
ordu: büyü(t)mek
ordo: tez, acil
ordonurot: erken olarak, erken ÅŸeklinde
ordoÅŸen: acil olarak, tez elden, acele
ordapu: büyüttürtmek, geliştirtmek, yetiştirtmek
ordo: erken, tez
ordonali: erken oluÅŸmuÅŸ
ordu: büyümek, geliştirmek, yetiştirmek
orezilu: rezil olmak
orgu: dikmek, ekmek (meyva ekmek vb)
ork'ine: (dork’ineri) eksik
ork'inoba: eksiklik
orome: (k’ui) kuyu
orosari: 2 kg’lık bir ölçü
ortaxopa: hopa’da bir mahalle, ortahopa mahallesi
ortvali: battaniye, başlık, örtü
oruba: ırmak, küçük dere
orzo: sandalye, taht
osağiru: sağır olmak, sağırlaşmak
osaÄŸu: canlanmak
osalidaru: dayanışma yapmak
osap'aru: rengi bezi gitmek, uyuÅŸuklaÅŸma
osap'ru: sabretmek
osarxoÅŸu: sarhoÅŸ olmak, sarhoÅŸlaÅŸmak
osare: atlet
osaru: sarılaşmak
oseramonu: merasim düzenlemek, merasim tertip etmek
osimadu: düşünmek
osiminu: dinlemek
osincu: ok atmak, oklaÅŸmak
oskidu: yaÅŸamak, kalmak
oskinu: sessiz kokulu ÅŸekilde osurmak
oskiru: sönmek
oskitu: laf yetiştirmek için sessiz ve sakin şekilde gizli gizli gözlerinin ucuyla dinlemek, ajanlık faaliyetinde bulunmak
osku: yumurtlamak
oskumale: folluk
oso3ialu: sosyal olmak
osalu: sallamak
osaru: sarılamak, sarılaşmak
oseturi: osetce
osi: oset, oseti
oselapu: kaldırtmak
osincu: ok atmak, sınamak
oskedinu: geçinmek, yaşamak
ospiru: palavralar atmak, hiç duraksamadan hiç şaşırmadan konuşmak, konuşma haliyle yalakalık yapmak
osrimu: oynaÅŸmak, meÅŸk etmek
osrialu: yerde sürünmek
osteramoni: oynanılacak, oyuncak
oster(am)u: oynamak
ostibinapu: susturtmak
osterapu: oynattırmak
ostibu: susmak, sessiz kalmak
ostiku: yolmak, parçalamak
osto(mi)lu: atmak (kurÅŸun atmak vb)
ostvinu: ıslık çalmak
ostvu: kopmak, kaymak
osubukanu: hafifle(ÅŸ)mek
osumu: (osvu) sürmek
osuri: kıv evlat
osurp'at'oni: hanımefendi
osuv(er)u: yol yordam göstermek
osvare: sayma yeri, dizme yeri
osvaru: saymak, dizmek
(amasvaru/gamasvaru: dizmek, sıralamak, teferruatlıca anlatmak, aktarmak (laf vb), sır vermek
mutu va ptkvişakis mteli xolo kogamamisvaru/bir şey demeye kalmadan her şeyi bana açıkladı
mteli xolo dişkape gale amasvarerenan/bütün odunları dışarya dizmişler)
(gosvaru: dizmek
mteli xolo kogosvarerenan/tamamını dizmişler)
(gelasvaru: üst üste dizmek, yan yana ardı sıra dizmek
berepek gale kogelinsvarerenan/çocuklar dışarı ardı sıra dizilmişler)
(keşasvaru: dizmek, bir araya getirmek, bir araya toplamak, teferruatlıca aktarmak, teferruatlıca aktarmak
diÅŸka keÅŸasvarerenan/odunu dizmiÅŸler
m3udişişi mo keşamisvarup/bana boşuna açıklama yapma)
(gejasvaru: üzerine dizmek
març’a steri dişka kogejasvarerenan/ardı sıra dizilmiş odun birikintisi şeklinde odunları üst üste dizmişler)
(dolosvaru: derin bir yerde dizmek, çukur yere (yerde) dizmek
ğaliş p’icis dişka kodolosvarerenan/dere kenarın(d)a odun dizmişler
yaşik’is dolokunepe kodolosvarerenan/sandığa elbiseleri dizmişler)
(eşasvaru: dizmek, biraraya toplamak, teferruatlıca açıklama yapmak
mu bğodaminon ma, m3udişişi mo eşamisvarup/ne yapacağım ben, boşu boşuna bana anlatma (bana açıklama yapma))
(elasvaru: üst üste dizmek, yan yana dizmek
em beres mundes na bu3xa uk’vat’an xe elasvareri gulun/o çocuğun ne zaman tırnaklarını kesseler tırnaklarını avucuna değdirmeden gezer (parmaklarını kullanamaz))
(e3’asvaru: örtülü bir yerin altında dizmek
3’ap’aş tude tuğulape e3’asvares/damlanın altına (çatının altına) tuğlaları dizdiler)
(gosvaru: etrafını çevirmek, dikçe durumda dizmek
oxorişi gomorgva ncalepete kogosvares/evin etrafını ağaçlarla çevirdiler)
(golasvaru: yan yana dizmek, sırasıyle dizmek
diÅŸka akiri kogolasvarerenan/odunu yandan dizmiÅŸler)
(goşasvaru: yan yana dizmek, ardısıra dizmek
getasules k’et’epe kogoşosvarerenan/bostana çubukları saplamışlar)
(mesvaru: yan yana dizmek, sırasıyla dizmek
kva komesvarasunon/taÅŸ dizecek)
(mosvaru: seçmek (içine doğru seçmek)
mu isvari do brinci 3xuni?/ne seçtin de prinç ayıkladın?) (molasvaru: biriktirip kapalı bir yere koymak veya dizmek/biriktirmek (ot vb)
bak’is tipi komolosvarerenan/ahıra otu doldurmuşlar (dizmişler))
(mok’asvaru: arkasına dizmek
k’ap’ulaşk’ele tipi komok’osvarerenan/arka tarafa ot dizmişler)
(mojosvaru: üzerine dizme, dolu bir şeyin iç tarafından üzerine dizmek
t’ik’inas tipi komojosvarerenan/sepetin üzerine ot dizmişler)
(ok’osvaru: bir arada dizmek, beraber dizmek
kvape kok’osvarerenan/taşları dizmişler)
osvu: sürmek, el değdirmek
oşalu: kötülemek, kötü referans vermek
oşangulu: şakülleşmek
oşatxu: silkelemek (çalı cırpı vb), kıpırdatma haliyle ıslaklığını almak veya sallamak (çalı çırpı vb)
oşexvarçalu: havuz şeklini almak
oÅŸenu: ÅŸenlenmek, ÅŸenletmek
oÅŸetxu: ayaz vurmak
oşi: yüz (yüz sayısı)
oÅŸibale: pantolonda kemerlik
oÅŸignu: iÅŸitmek
oşikyaru: kıymete binmek, yok derecede az olmak/bulunmak, ulaşılamamak, ulaşılamayacak hale gelmek vb
oşik’inu: hıçkırmak
oÅŸinaxu: saklamak
oşinu: anmak, hatırlamak
oşirapu: aşındırtmak
oşiralu: şırıldamak, şırıl şırıl ses çıkarmak (sesteş)
oşirşoleri: karmakarışık
oÅŸirÅŸolu: sistemi bozmak, karmakarıştırmak, dağıtmak, istifini bozmak 
oşiru: aşınmak, şırıldamak, yormak, erimek
oşişolu: elleyip bozmak, elleyip karıştırmak, karıştırmak, dağıtmak, birbirine geçmek, karmançorman etmek
oşit'inu: (oçindinu) hapşırmak
oşkaşi: ortanın
oÅŸkena: orta, meydan, alan, saha
oÅŸkenani: ortanca
oşkenas gamaqonu: ortaya çıkarmak, ortaya koymak
oÅŸkena seri: ortanca akÅŸam
oÅŸkenapu: ortalatmak
oÅŸkenu: ortalamak
oÅŸku: yutmak
oÅŸkurinu: korkmak, korkutmak
oÅŸkuroni: korkulacak
oşkurinoni: korkunç, tehlikeli
oÅŸkvidu: boÄŸmak, boÄŸulmak
oşk’enda: orta, ortalama
oÅŸk'enduri: ortadaki, orta halli
oşletinu: kandırmak, kurtarmak
oÅŸlu: esirgemek
oÅŸmaru: iÅŸaret etmek
oşmeşi: bıyık
oşolapu: ıslattırmak
oşolu: ıslatmak
oÅŸu: iÅŸlemek
oşumale: içecek
oşumoni: kızılacak, kızmaile alakalı, içilecek, içme ile alakalı, içilmesi gereken
oşumu: sinirlenmek, kızmak
oÅŸurati: can yeri, kritik yer
oşurona: öteki dünya, ölüler memleketi
oÅŸuru: koklamak
oşvapu: içtirtmek, işlettirmek
oşvelapu: yardım ettirmek
oşvelu: yardım etmek
oşvu: örmek, içmek (su vb)
oşu: içmek (su vb)
oş3'ana: yüzyıl, asır
oş3’aneri: yüz yılık, yüz yaşında
oş3'anura: yüzyıl, yüzyıllarca
otamamu: tamamlamak
otanaÅŸi: fener
otanixu: ıssızlaşmak, sessiz sakin bir yer haline gelmek
otanu: aydınla(n)mak, aydınlanma(k), gün doğumu
otasu: ekin ekmek
ote: pencere
otexu: gurbetçi olma(k) (gurbette yaşamak), gurbetçilik yapmak
otescilu: tescil etmek, tescillemek
oteÅŸkilu: teÅŸkil etmek, oluÅŸturmak
otxari: kare
otxialu: fokurdamak
otxo: dört
otxonari: dikdörtgen
otxooşi: dörtyüz
otxozu: taramak, kovmak
otxu: yün ipi yapmak
otirale: taşınma işine yarayan
otirapu: taşıttırmak
otirtinu: titremek
otiru: taşımak, sürünmek/sürüklemek (yerde sürünmek veya sürüklenmek)
(amatiru: içeriye doğru sürüklemek, içeri doğru almak, içeri doğru taşımak
dişkape doloxe kamatiru/odunları içeri aldı (sürükledi/taşıdı))
(gamatiru: dışarıya doğru sürüklemek, dışarıya doğru almak, dışarıya doğru taşımak
çayiş bezepe gale kogamatiru/çay sergilerini dışarıya sürükledi (taşıdı/aldı))
(gelatiru: aşağıya doğru sürüklemek, aşağıya doğru taşımak
andğa nonç’onaşen dişkape kogelatiru/bügün nonç’onadan odunları aşağı doğru sürükledi (taşıdı/indirdi))
(dolotiru: aşağıya doğru sürüklemek, aşağıya doğru taşımak, derin bir yerden başka bir yere nakletmek, derin bir yerden başka bir yere taşımak (sürüklemek/çekmek)
paxuratişen kyutuğepe kodolotires/paxuratiden kütükleri çektiler (taşıdılar))
(eşatiru: aşağıdan yukarıya çıkarmak, derin bir çukurdan veya bir yerden yukarıya çıkarmak, yukarıya doğru sürüklemek
ar giçkit’at’ik’on, bere muepete ğalişen na keşatires!/bir bilseydin çocuğu nelerle dereden çıkardıklarını!)
(elatiru: aşağıdan yukarıya sürüklemek, aşağıdan yukarıya aktarmak, aşağıdan yukarıya çekmek, aşağıdan yukarıya taşımak
kyutuği jindole elatiru/kütüğü yukarıya sürükledi (çıkardı/taşıdı))
(e3’atiru: yerde sürterek sürüklemek
terluği e3’atirups do gulun/terliği yere sürtüyor ve öylelikle geziyor)
(gotiru: gezdirmek, götürmek, sürüklemek, taşımak
bere mo gotirup/çocuğu sürükleme (gezdirme))
(goÅŸatiru: boÅŸ boÅŸ avarece dolaÅŸmak
m3udiÅŸiÅŸi mo goÅŸitiyer/boÅŸu boÅŸuna dolaÅŸma
mutu skani va qverenan do ar xvala ekole akole goşitirerenan/hiçbirşey yapmamışlar ve sadece orada burada sürtmüşler
goşatirute mutu skani va gaqven/avarece dolaşmakla hiçbir şeye sahip olamazsın)
(meşatiru: ara bir yere girmek, ara bir yerde sürüklemek, bir yere doğru sürüklemek, sürüklemek, bir ara yere sokmak, bir ara yere sürüklemek
coğorik gyak’nu do modvalu bagenis komeşatiru/köpek ayakkabıyı aldı (ısırdı) ve mereğe sürükledi (götürdü))
(motiru: yerde sürüklemek, sürüklemek, getirmek
dişka mot motiri?/odunu niçin getirdin (sürükledin)?
(mok’atiru: yandan/arkadan sürüklemek veya getirmek
gyak’ni do jimok’aşen 3xik’i komok’atiri/tut (al) ve evin arkasından çalı getir (sürükle))
(moşatiru: kapalı bir yerden çıkarmak, kapalı bir yerden sürüklemek, kapalı bir yerden getirmek
germaşen dişka komeşatiri/dağdan odun çıkar (getir))
(ok’otiru: yerde sürüklemek, sürükleyip bir araya getirmek
bezepe 3’in3’i do ar svas kok’otiri/bezleri çek ve bir yere topla (getir/sürükle))
otiruşi: taşınma işine yarayan, taşınması gereken
otitxu: seyrekleşmek, sıvı şekline bürünmek
otitizu: titizlenmek
otku: söylemek, demek
otkuşi: söylenilecek, söylenmesi gereken
otkvapu: söylettirmek
otole: gözlük
otragu: örterekten gizlemek, saklamak
otvu: örtmek
(gejatvu: üzerine örtmek
beres otvale kogejotvi/çocuğun üzerine battaniye ört)
(mejotvu: üzerine örtmek
k’oçis yorğani komejotvi/adama yorgan ört)
(motvu: örtmek
ç’eris k’eremidi komotverenan/çatıya kiremit örtmüşler)
(mojotvu: üzerine örtmek
çayiş jin bezi komojotvi do va xomas/(taze yoplanmış yeşil çayın) çayın üzerine bez ört ve kurumasın)
(ok’otvu: yan yana örtmek, üst üste örtmek
txiri kok’otvi/(bezin üzerine serilmiş) fındığı ört)
ot’ağanapu: kavurtmak
ot’ağanu: kavurmak, kızartmak (balık vb)
ot’axale: murç
ot’axapu: kırdırtmak
ot’axu: kırmak, kırılmak
ot’axuşi: kırma/kırılma ile alakalı, kırılacak, kırılması gereken
ot'ak'u: ağzını buruşturmak
ot’alaxu: çamurla(n)mak
ot’k’omile: atma işine yarayan, cephane
ot’k’omilu: atmak, sallamak, savurlamak, bir kenara başıboş halde bırakmak
ot’k’ominale: atma işlerinin yapıldığı yer, cephanelik
ot'k'orinu: osurmak
ot'ra3'u: sıvı şeklinde sıçmak
ot’rik’e: bıldırcın
ot'roxu: kır(ıl)mak
ot'ut'onu: butlamak
ot’u3anu: ısıtmak, sıcaklaştırmak
ot’va3apu: çatlattırmak
ot’va3u: çatlamak, çatlatmak, patlamak
ovalu: sallamak (el, dil vb)
ovro: sekiz
ovrooşi: sekizyüz
ovroÅŸilya: sekizbin
ovromilyoni: sekizmilyon
ovulu: örneklemek, örnek vermek
oyanu: geç kalmak, gecikmek
oyaralu: yarala(n)mak
oyasaxu: yasaklamak
ozdu: çekmek
(gelazdu: aşağıya indirmek (cansız/pantolon vb)
ÅŸarvali gelizdi/pantolonu(nu) indir
ijdoni gelizdi/donunu indir)
(ke3’azdu: yukarıya kalmak, yukarıya kaldırmak (pantolan vb), isyan etmek
dudi ke3’azdu/kafasını kaldırdı/isyan etti)
(yezdimu: almak (yerden yukarı doğru kalmak), tempo attırmak (ayakla)
k’uçxe yizdi/tempo arttır)
(eşazdu: yukarı çekmek
lambas eşuzdi/lambayı yak)
(elazdu: yukarıya çekmek
onluği kelizdi/önlüğü yukarıya çek)
(e3’azdu: yukarıya kaldırmak
toma e3’amazdu/saçım diklendi)
(golonzdu: uzatmak, yanlamamasına uzatmak
k’uçxe mo golonzdip/ayağını uzatma)
(golozdu: kapatmak, kesmek (musluk vb), çevirmek (musluk vb), örtmek (perde vb)
perde golozdi/perdeyi ört
musluği mo golozdup/musluğu kapatma (çevirme))
(mok’ozdu: aşağıya doğru çekmek (ip vb)
gyak’ni do mok’uzdi/tut ve çek (onu))
(ok’ozdu: sıkmak, kuvvetlice beraber halde sıkmak, sıkışmak, sıkıştırmak
qalis kok’ozdes/boğazını sıktılar
qurz’eni ok’ozdi do don3iri/üzümü sık ve süz)
(ge3’azdu: aşağıya indirmek (bir hedefi vb)
qa ge3’uzdi do çk’omi/dalı aşağıya indir de ye)
(geşazdu: (bir aradan) aşağıya doğru indirmek
qa geşazdi/dalı indir)
(dolozdu: aşağıya indirmek (lamba vb)
lambas doluzdi/lambayı kapa/lambanın düğmesini aşağıya doğru indir)
(yezdimu: almak, kaldırmak (yukarıya doğru)
pi3ari yezdi/tahtayı kaldır)
(keşazdu: yukarıya çıkarma/yukarıya çekmek (lamba vb)
lambas keşazdi/lambanın fitilini yukarıya çek)
(elazdu: yukarıya çekmek
ijdoni elazdi/donunu yukarıya çek
(e3’azdu: bir şeyi yukarıya doğru kaldırmak
ti e3’azderen/başını kaldırmış)
(golazdu: yana doğru çekmek, yana doğru kapatmak (pencere vb)
pencere golozdi/pencereyi kapa)
(go3’azdu: ön taraftan çekmek, ön tarafından kaldırmak, ön tarafından çekilmek, ön tarafından kapatmak
nek’na go3’amizdi/önümdeki kapıyı kapat)
(mok’azdu: yandan veya arkadan kapatmak, yandan veya arkadan örtmek/çekmek
nek’na mok’ozdi/kapıyı kapa (ört))
(moşazdu: dışarı doğru çekmek, dışarı doğru açmak
çekmece moşazdi/çekmeceyi aç (çıkar))
ozenginu: zenginleÅŸmek
ozimale: cetvel
ozimoni: ölçme işine yarayan, ölçülmesi gereken
ozimu: ölçmek
oziyanu: ziyan olmak
ozmonu: düşünmek
ozu: ezmek
ozop'onu: demek
oz’abunu: hastalanmak
oz'angu: gagalamak
oz’gumale: (çeçme) tuvalet
oz'gu: sıçmak
oz'ÄŸapule: doyuracak (lokma vb), doyulan yer
oz'ÄŸu: doymak
oz'inu: mevcut olmak, üzerinde durmak
oz’irapu: göründürmek, göstermek
oz’ir(am)u: görmek, görünmek
oz’iz’ginu: titremek
oz’i3inoni: gülünç, komik
oz’i3(in)u: gülmek
o3adu: test etmek, sınamak, denemek
o3edale: deneme yeri, denethane
o3xank’u: gagalamak
o3xap’u: sıçratmak (su/çamur vb)
o3xip’olu: cimciklemek
o3xoci: tarak
o3xone: tavan arası, çatı arası
o3xont’u: sıçramak, zıplamak, hoplamak, atlamak, dalmak
(ama3xont’u: içeriye doğru sıçramak, aniden birdenbire var olmak, aniden birdenbire oluvermek, aniden birdenbire bitivermek
mç’acik nek’na va gom3’k’işakis ama3xont’u/sinek kapıyı açmamı beklemeden sıçrayıverdi)
(gama3xont’u: dışarıya doğru sıçramak
k’oçik nek’na va gom3’k’işakis gale kogama3xont’u/adam kağıyı açmamı beklemeden dışarı doğru sıçrayıverdi (atıldı))
(gela3xont’u: aşağıya doğru bir hedefe sıçramak
ofut’eşa jilendo kogela3xont’u/bahçeye üst taraftan sıçradı)
(geşa3xont’u: yukarıdan aşağıya doğru sıçramak, yukarıdan aşağıya doğru araya sıçramak
maqaqepek kogeşa3xont’es/su kurbağalar aşağıya doğru sıçradılar)
(eşa3xont’u: yukarıya doğru sıçramak
maqaqik ğalişen keşa3xont’u/su kurbağası dereden yukarıya doğru sıçrayıverdi)
(dolo3xont’u: yukarıdan aşağıya doğru kapalı bir yere doğru su topluluğuna veya su birikintisine atlamak veya sıçramak
berek ğalis kodolo3xont’u/çocuk dereye atlama suretiyle dalıverdi)
(e3’a3’xont’u: bir şeyin altından yukarıya doğru zıplamak veya sıçramak
ncas e3’a3xont’u do qape kogoşatxu/ağacın altından ağaca sıçradı ve dalları silkeledi)
(ye3xont’u: yukarıya doğru şiddetli bir biçimde atlamak, yukarıdan aşağıya şiddetli bir biçimde zıplamak, yukarıdan aşağıya şiddetli bir biçimde saldırmak
berek ye3xont’u do gen3xodoreşi lamba kogot’axu/çocuk sıçradı ve tavandaki lambayı kırdı)
(go3’a3’xont’u: öne doğru atlamak, öne doğru zıplamak
seri nonç’onas mevit’işi mk’yapuk kogo3’ami3xont’u/gece nonç’ona’da giderken çakal önüme doğru sıçra(yıver)dı (düşüverdi/önüme çıktı))
(me3xont’u: zıplamak
tumbişen mep3xont’i/rampadan atladım)
(meşa3xont’u: araya atlamak, kapalı bir yere (yerde) araya atlamak veya zıplamak
kotumek okotumales komeşa3xont’u/tavuk kümese atladı (kümese) uçtu)
(meja3xont’u: üzerinden atlamak, bir engelden atlamak
tumbişen komeja3xont’u/rampadan (setten) atladı)
(mok’a3xont’u: karşıdan karşıya atlamak, yandan atlamak, yan istikametten atlamak
k’oçepek ak ğalişk’elen komok’a3xont’es/adamlar buraya dere tarafından sıçradılar)
o3xont’(in)u: sıçramak, zıplamak
o3xonu: taramak
o3xop’u: kesilmiş dal budak vb şeyleri gövdelerinden ayırmak (ağaç, dal vb)
o3xot'u: ayıklamak (balık vb)
o3xuk'u: pörsümek, buruşmak
o3xunu: ayıklamak, seçmek
o3xunuşi: ayıklanacak, ayıklanması gereken
o3igu: saplamak, batırmak
(gama3igu: saplamak, saplayıvermek, takmak veya dizmek (fındık vb)
txirepe gama3igi/ fındıkları sapla (diz/tak))
(gelo3igu: yanına saplamak, üzerine saplamak, üzerine takmak (gül vb)
ceketis vardi gelo3igu/cekete gül taktı)
(dolo3igu: batırmak, derince saplamak, saplamak
k’oçis xami dolo3iges/adama bıçak sapladılar)
(ela3igu: yanına saplamak, yan tarafına saplamak, yan tarafa dikmek
lobias xaşari kela3igi/fasülyeye sırık dik)
(go3igu: saplamak
getasules kogo3iges/bostana sapladılar (diktiler))
(goÅŸa3igu: araya sapla(n)mak, araya dikmek
ğoberişi şkas koguşi3iges/çeperin arasına sıkıştılar (saplandılar))
(me3igu/no3igu: saplamak
me3igale kono3igi/kancalı iğneyi (ona) tak)
(meÅŸa3igu: araya saplamak, araya dikmek
k’et’i komeşo3iges/çubuk sapladılar (sıkıştırdılar))
o3ingolu: meyvanın bolca mevcut olması
o3onu: iplik vb nesneye dizmek
o3’alu: yüz yüze karşılaşmak
o3'ap’u: damlamak
o3’qvu: (go3’qvu, a3’qvu) dokunmak (ilaç, yemek vb)
o3'ilaxu: sıkma suretiyle suyunu almak (çamaşır, meyva vb), yoğurmak (meyva , çamaşır vb)
o3’ilaşe: meyva toplama cihazı
o3’ilu: dalından koparmak suretiyle toplamak (meyva, çay vb)
(go3’ilu: toplamak, bir cisim üzerindeki ürünü koparma şeklinde toplamak
m3xuli kogo3’ili/armut topla)
(gela3’ilu: yandan toplamak, paralel istikamette toplamak, toplamak
nap’iri kogela3’ili/paralel istikamette topla/ekineği topla)
(geşa3’ilu: toplamak, üsten/üstünden toplamak, üzerinden ara ara veya seyrek seyrek toplamak
çayi kogoşa3’iles/çayı topladılar/çayı üsten üsten topladılar)
(dolo3’ilu: çukur bir yerde toplamak, derince toplamak, derince koparmak (maydanoz vb), toplamak
ç’iç’ami dido derini kodolo3’ilerenan/maydanozu çok derin toplamışlar (koparmışlar))
(meşa3’ilu: içinden toplamak, yer yer toplamak, toplamak
txiri kome3’iles/fıdığı topladılar)
(mok’o3’ilu: arka taraftan toplamak, yan taraftan toplamak, toplamak
k’ap’ulaşk’ele komok’o3’iles/arka taraftan topladılar)
(ok’o3’ilu: karşılıklı toplamak, karşı karşıya toplamak, beraberce veya bir arada toplamak, toplamak
ont’uleşi lazut’i ok’o3’iles/tarlanın mısırını (hep beraber) topladılar)
(gola3’ilu: ardı sıra toplamak, paralel istikamette toplamak, toplamak
berepek em gemti setişi çayi mç’ipaşaşi kogola3’iles/çocuklar o bayır setin çayını güzelcene topladılar)
o3’iluşi: toplanılacak, toplanması gereken
o3’inu: tartmak
o3’ipolu: ince ince parçalara ayırmak
o3'ira: gösteri
o3’in3’u: tutup çekmek (yukarıdan aşağıya), asılmak, kendine doğru çekmek (aşağıya doğru)
o3'iru: çığlık atmak, göstermek
o3'k'are: lavabo, çeşme
o3’k’edu: bakmak
(ama3’k’edu: içeri bakmak, içeri bakınmak, içeri aralayıp kaçamak bakmak veya bakmak (kapıdan vb), gözleriyle süzmek
nek’na gon3’k’es do ama3’k’edes/kapıyı açtılar ve gizlice baktılar/kapıyı açtılar ve baktılar)
(gama3’k’edu: dışarı bakmak
berek pencereşen kogamin3’k’edu/çocuk pencereden bakındı/çocuk pencereden dışarı baktı)
(go3’k’edu: bakmak, yukarıya bakmak
pencereşen gama3’k’edes/pencereden baktılar
ncalepes kogo3’k’edes/ağaçlara baktılar)
(gela3’k’edu: yukarıdan aşağıya bakmak
jindolen gela3’k’edes/yukarıdan baktılar)
(gyo3’k’edu: aşağıya bakmak, tepeden tırnağa boylu boyunca bakmak, tepeden tırnağa boylu boyunca süzmek, çocuklara bakmak, çocuklara bakıcılık yapmak, bakarak kontrol etmek (yemek vb)
gyaris kogyo3’k’edes/yemeğe baktılar/yemeği kontrol ettiler)
(keşa3’k’edu: yukarıya bakmak
rak’anis keşi3’k’edes/tepeye baktılar (bakındılar))
(e3’a3’k’edu: aşağıdan bakmak, çabucak yukarıya bakmak, bir nesnenin cismin altından yukarıya bakmak, bir hedefe bakmak
pencereşen vo3’k’ert’işi e3’ami3’k’edes/pencereden bakarken bana aşağıdan yukarıya doğru baktılar)
(dolo3’k’edu: bakmak, kapalı bir yere veya derin bir yere bakmak, kapalı bir yerin içine bakmak, kapalı bir şeyi açıp bakmak (dolap vb)
berepek tuvaletişi k’uyis kodolo3’k’ederenan/çocuklar tuvalet kuyusuna bakmışlar)
(ejo3’k’edu: üzerinden bakmak, üstünden bakmak
dişkas ejo3’k’edes/odunun üzerine baktılar/üst taraftan odunun üzerine baktılar)
(eşa3’k’edu: araya veya arasından bakmak, aşağıdan yukarıya bakmak, aşağıdan yukarıya bir hedefe doğru bakmak
ç’eris eşa3’k’edes/çatıya baktılar)
(ela3’k’edu: bakmak, yukarıya bakmak, yukarıya çıkıp bakmak
hele ar k’ela3’k’edi, mu ikips?/hele bir bak bakalım ne yapıyor?) (keşa3’k’edu: yukarı bakmak, yukarı bakınıvermek, yukarı bakarak, yukarıyı süzmek, bir şeye alt taraftan bakarak gözucuyla süzmek
berek tudendo keşi3’k’edu/çocuk alt taraftan bakınıverdi (baktı))
(go3’k’edu: bakmak, açıp bakmak, açıp kontrol etmek
luqus kogo3’k’edi/lahanaya bak/lahanayı kontrol etmek)
(goşan3’k’edu: toplu veya birikmiş bir nesnelere bakmak veya bakınıvermek, çepeçevre bakınıvermek, etrafını süzmek, etrafına bir seferde öylesine bakmak
mt’k’as amaxtaşi ipti ar k’ai kogoşin3’kedi, pat’işi skindina va na çkva mutu va rt’as/ormana girerken ilk başta bir bakınıver, kötü hayvan veya başka bir şey olmasın)
(go3’o3’k’edu: ön tarafına bakmak, bakınıvermek, irdelemek, bakıp incelemek
ar mitxanik nit’uşi tudendo kogo3o3’k’edu/bir adam giderken ön tarafdan baktı
dovordi dogomçxvani, a3’i koge3’i3’k’edişi va memik’ardep/seni büyüttüm yetiştirdim şimdi büyüyüp yetişince (ayakların üzerinde palazlandıktan sonra) beni beğenmiyorsun)
(menda3’k’edu: bakmak, bakınıvermek
ar menda3’k’edi hele, mu gorups/bir bak hele, ne arıyor)
(ok’o3’k’edu: karşılıklı bakmak, bir arada bakmak, bir arada bakınmak
ok’i3’k’edes do entepes iz’i3es/hepbirlikte onlara baktılar ve güldüler)
o3'k'omilu: bakmak, bakınmak
o3’k’u: sökmek
o3’k’unu: ağrımak
o3'opxu: derlemek, herhangi bir göreve seç(il)mek veya atanmak vb (örnek: çkva mu ginon, dudmamxunale dogi3’opxerenan ya!!!/daha ne istiyorsun seni başkan seçmişler/kabul etmişler/yapmışlar ya!!!)
o3’ude: raf
o3’u3’onu: emmek

Please reload

Lazuri Doviguram

bottom of page